İNSANLIĞIN HATASI

49 29 9
                                    

Selam aleyküm, Cancağızlarım iyi geceler. Uzun zamandır burayı boş bıraktığım için hepinizden özür dilerim. Şimdi hikayeye geçelim

Yıl 2280

Upuzun Caddeleri , Gökdelenleri herkesi etkisi altına alan o muhteşem ışıklı dansları. Bundan iki yüz yıl önce karada oluşan trafiğin şimdilerde havada olması. Gökyüzünün alanı tümden uçan araçlarla kaplanması insanlığın ileri düzeyde geliştiğinin kanıtıdır. Şehrin meydanında dev ekranda birşeyler konuşan belediye başkanı sanki dedikleri boşa gidiyordu. Çoğu insan, görüldüğü gibi telaşlı adımlarla aceleci halleri her halükarda anlaşılıyordu. Bazı öğrencileri camdan baktıklarını görüyor ama okulda olacaklarına evlerinde derse katılıyorlar hologram sayesinde. Vaktini iyice değerlendirmenin farkında olan bileğinde çip olan genç, kafasını gökyüzüne baktığında içten içe ürkmeye başlamıştı. Zaten çevresindeki birçok kişi hızlı adımlarla evlerine girip dışarıdan kurtulmaya çalışıyorlardı. Bileğinde çip olan genç, arkasından atlı kovalar gibi evine gitmeye çabalıyordu. Evinin yolundan geçtiğinde hiçbir şeyi fark edemiyor ya da görmezden geliyordu. Gökyüzündeki bulutlar saf halinde olmaya başlayıp Kara renginide alıyordu. Şehir adeta kabusa dönmüştü. Uçan arabalar , araçlarındaki özel camları açıp Birazdan başlarına gelecek olan tehlikeye karşı önlemlerini alıyorlardı. Galiba insanlar artık işi rutine bağlamışlardı. Genel hatlarıyla Şehir şu durumdaydı. Kimileri restoranının kapısını kilitleyip bir an önce evine gitmek isterken başkaları ise evlerinin pencerelerinden evsizleri seyredip üzülüyorlardı. Diğerleri ise şimdiden şemsiyelerini ve pankartlarını açmış olup bir eylem hazırlığına girişmişler onların haberini yapanda Drone  tepelerinde gidip gelerek kameraya alıyordu. Gökyüzündeki bulutlar hareketlenmeye başladığında eylemci grupta hazırlanmaya başlayıp protestolarını yapacaklardı. Eylemcilerin kimisinde beyzbol sopası varken diğerlerinde küçük vida gibi demir parçası bulunuyordu. Elindekinin ne olduğunu tam bilmediğimi söylerken eylemci, elindekini vitrin camlarına, kamu araçlara zarar verdiğini gördüğümüzde ne yaradığını görmüştük. Şiddet ve zarar verici işlerde. Eylemci grup birden hareketlenerek her yeri yıkıp dökmeyi başlamışlar bir yandan da hükümete sesleniyorlardı. Eylemci Grup" Karbondioksiti kullanma İnsanları zehirleme , gezegene nefes aldır." Birkaç kişinin ellerinde açmış olduğu pankarta şunlar yazılıydı.

"CO2 Kullanma"
"Hiçbir canlıyı zehirlemeye
hakkın yok."
"Yuvamızın oksijene ihtiyacı var."

Eylemci grup, sırtlarına ağır bir yük bindirmiş biri gibi devrin , günün ve geleceğin derdini dertlenmişlerdi. Onlar orada eylem yapadursun. Bizim bileğinde çip olan genç, emin olmuş bir şekilde iyice yüreğine korku girmişti. O korkuyla aklında tek evinin yolu bulunuyordu. Hızlı adımlarını atarken tam karşısından gelen genç ve güzel hanımefendiyi göremeyip çarpışmışlardı. Şayet bu çarpışma 2021 yılında olsaydı. Romanlar , Diziler ve Filmlerde gördüğümüz aşk sahnesi olma ihtimali baya yüksek. Fakat şuan ne erkekte nede kızda belirgin bir aşk emsali yok. Çünkü yaşadıkları devir buna müsaade etmiyordu. 2280 yılı bu insanları büyütmüştü. Hiç kimse kendi canı için aşkı seçmezdi. Bileğinde çip olan genç, kıza bakış bile atmadan yoluna kaldığı yerden devam etti. Aynı şekilde kızda hiçbir şey olmamış gibi hızlıca evine gitmeye çabalıyordu. 2, 3 dakika yürüdükten sonra evine gelen bileğinde çip olan genç, hız kaybetmeden kapıyı kapatıp sürgüyüde çekerek hızlıca pencere kenarındaki koltuğuna geçip dışarıda olan biteni seyredecek hüzünle. Kara bulutlar tane tane düşmeye başlamışlardı. Telefonu çalmıştı. Bileğinde çip olan genç, çipine dokunup aramayı açtığında Annesinin hıphızlı konuşması başlamıştı. Anne" Merhopi , oğlum evdesin değil mi." Merhopi" koltuğunda esneyerek "he he." Diyerek aramayı sonlandırdı. Dışarıda korkunç bir şey oluyordu. Her ne kadar Merhopiye farklı bir olay gelmesede bizim için farklı sayılabilirdi. Yağan yağmurlar tek bir tanesi değdiği insanı eritmeye kesinlikle gücü vardı. Pencereden dışarıya bakıp gözlerinden yaş süzülüyor. Ne yazık ki iyi saklanamayan çoğu evsiz asitlerden kurtulamamış , evine yetişmeye çalışanlarda kaçamamıştı. Merhopi, yüzünden düşen bin parçayla camdan dışarıya bakıyor ama sanki bu hikayeyi okuyan kişiye diyecek birkaç sözü var gibi gözüküyordu. Dışarıda asit yağmuru yağmaya devam ederken evlerinde çaresizce bu anları izleyenler varken şehir neredeyse hayalete dönmüştü.

Merhopi" Benim Adım Merhopi , okuduğun bu hayat bizim her gün aynı şeyleri yaşamamız. Hala orada durup seyredecek misin yoksa bize mi katılacaksın. 2280'ni böyle yaşamak istemiyordum kışın gerçek bir yağmuru dinlemek yazın sıcak kumların üzerinde güneşlenip yüzmek. Ama geçmişteki atalarımız yani sizler bizden bunları çok gördünüz. Hala görmüyor musunuz. Bu bizim hikayemiz."

**************

Sevgili Okurlarım, yine bir kısa hikaye ve farklı bir hayat eee ne diyorsunuz hikaye hakkında düşüncelerinizi yorumda bekliyorum. Sizleri çok seviyorum 🙏💖💝🤗

Zamanı YakalamakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin