~6~

179 14 22
                                    

Gecis bölümü gibi oldu..

•••~•••

Yemekhanede oturmuş tabağımla bakışıyordum. İştahım bu sıralar hiç yoktu ki bu benim için şaşırtıcı bir durumdu. Ben her zaman yemeğe düşkün bir insandım.

Ama hapishaneye geldiğimden beri ne düzenim ne de iştahım kalmıştı. Ayrıca her saniye diken üstünde idim. O günden sonra Taş Kafa'nın bana tekrar bulaşmasını bekliyordum. Ama ürkütücü bir şekilde hiçbir ses yoktu.

Yoongi'ye beni kurtardığı için teşekkür etmek istesem de ne havalandırma saatinde ne de kütüphane saatinde benimle ilgilenmişti. Yüzümde yara izleri olmasa dünün rüya olacağını düşünürdüm.

Ama hayır yüzümde yara izleri vardı ve dün gerçekti. O benimle göz temasına bile girmeyince benimde onunla diyaloğa girmem saçma olur diye düşünmüştüm.

Dün Taş Kafa beni benzettiğinde taze yaralarımla yatmıştım. Uyandığımda yastığımın üstünde kurumuş kan damlaları vardı. Yüzümün o halini gören Chris direkt kolumdan tutup revire götürmüştü.

Yüzümü temizleyip iltihaplardan arındırmışlardı. Bir burnumun üstüne bir de çeneme yara bandı takıp çıkmıştım Chris ile. Oradan direkt yemekhaneye gelmiştik. Ve aynı masaya oturmuştuk. Chris'in arkadaşları nasıl olduğum ile ilgili konuşuyorlardı.

Aralarından adı Jisung olan hep konuşmuş ve hiç susmamıştı. O hâlâ konuşurken ben de yiyemeceğim tabağı itekleyip arkama yaslandım. Jisung hevesle ilgilenmediğim olayları anlatırken Minho elini onun ağzına götürüp susturmuştu.

Jisung çatık kaşları ile ona bakınca onların o haline ne kadar gülmek istesem de ayaklandım. Hepsine selam verip yanlarından geçtim. Onlardan uzaklaşırken hâlâ Jisung ve Minho'nun tartışmasını duyuyordum.

Yorgun bir şekilde ayaklarımı sürüyerek bloğa ilerledim. Kendi hücreme gitmek için merdivenlerden çıkarken arkamdan adımın seslenilmesiyle durdum. Arkama döndüğümde siması tanıdık gelen adama baktım.

Ben merdivenlerden inerken o da etrafına bakarak yanıma geldi. Gözü sonunda bana değerken gülümsedi. Dibime kadar girmesiyle refleks olarak geri çekildim ama o yine de girip yavaşça kulağıma eğildi ve fısıltı ile konuştu.

"Suga seni çağırıyor Jimin." Dedikten sonra geri cekildi ve ekledi. "Kütüphane de."

Anlamaz gözlerle ona bakarken yüzünün tanıdık gelmesi ile aydınlanma yaşadım. Yoongi'nin yanındakilerden biri olmalıydı. Adı Kihyun olmalıydı. Dediklerine karşılık olarak başımı salladım sırıtarak.

"Bilmem hatırlar mısınız? Hiçbir zaman Yoongi'nin ayağına gitmeyeceğim demiştim." Yoongi'ye ismiyle seslenince bana bakan adamın kaşları catılmıştı. Yine de bir şey demeyerek başını salladı.

"Bunu diyeceğini bildiği için sana bir şart sundu." Dediği ile gülümsemem genişlerken merakım arttı. O da cümlesine devam etti.

779•YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin