•••~•••
Kollarımı başımın altına koyarken rahat olmak için yerimde iyice hareket ettim. Ama bir işe yaramamıştı. Sert süngerden dolayı oflayarak doğruldum. Benim doğrulmamla hücrede beraber kaldığım adamın gözü bana dönmüştü. Sonra işine geri dönmüştü.
Dün gardiyanlar ben ve diğer mahkûmları tek tek bir odaya sokup çırılçıplak soymuşlardı. Hayatımda en aşağılandığım zaman dilimi olabilirdi.
Eşyalarıma da baktıktan sonra herhangi bir problem görmedikleri için kıyafetlerimi ve eşyalarımı geri vermişlerdi. Bana ayrılan hücre A bloğundaydı. Beni oraya götüren gardiyanın dediğine göre Jeon Jungkook denilen adam oranın söz sahibisiymiş. Ve yine dediğine göre her bloğun bir söz sahibi denilecek adamı varmış.
Ki bunlar umurumda değildi. Sadece bu aptal yerden çıkmak istiyorum. Dün geldiğimden beri bana verilen hücreden çıkmamıştım. Oda arkadaşımla konuşmaya çalışsamda sorularıma tek bir yanıt dahi vermemişti. Sessiz biriydi. Gerçekten sessiz biriydi. Bazen odada tek kaldığımı düşünüyordum. Konuşmamasıyla birlikte hiçbir ses çıkarmıyordu. Uyurken de uyanıkken de. Belki de dilsizdi.
Omuz silkip yatağımdan indim. Üstüme çeki düzen verip hücreden dışarı çıktım. Benim hücrem ikinci katta olduğu için merdivenlerden aşağı indim. Herkes ya masada oturuyordu ya da kendi hücresinde. Ama herkes toplu bir şekildeydi. Çoktan ayrışmışlardı yani.
Kahve makinasına ilerleyip kendime kahve yaptım. Beni farkedenler ilk bir kaç saniye bana baksa da konuşmaya devam etmişlerdi. Onları umursamadan kahvemi içip çöpe attım.
Gelen anons ile havalandırma saatinin geldiğini anlamıştım. Biraz da olsa hava almanın iyi geleceğini bildiğim için merdivenlerden çıkıp hücreme girdim.
Siyah çantamdan ince siyah örgülü hırkamı alıp üstüme giydim. Kalan sol kolumu geçirecekken arkama baktım. Oda arkadaşım aynı sessizlikle kitabını okuyordu. Onu es geçip odadan çıktım. Merdivenlerden aşağı inecekken omzuma değen parmak ile irkildim. Arkamı döndüğümde siyah kısa saçları ve bronz tenine yakışan ela gözleri ile bana bakan adamla kaşlarımı çattım. Benimle aynı yaşta gibi duruyordu ya da daha genç.
"Buyur?" Genç adam sert tepkime gülerek karşılık verdi. "Merhaba Lee Jihwoon ben. Havalandırma saatinde sana eşlik etmek için geldim. Yani istersen eğer?" Ela gözleri bana hevesle bakarken başımı sallayıp dudağımı yaladım. Karşımdaki adamın gözleri saliselik olarak oraya inip tekrar gözlerime çıkmıştı.
Her ne kadar refleks gibi dursa da karşımda ki gencin gözlerinde bir ışık patlaması gördüğüme yemin edebilirdim. Yine de bir anlam yüklememeye çalışarak merdivenlerden indim. O da peşimden gelirken üstümde gezinen delici bakışı hissedebiliyordum. Kafamı kaldırdığımda hislerimin beni yanıltmadığını anlamıştım.
Koyu kahveler ben ve yanımda ki adam arasında mekik dikiyordu. En sonunda gözlerini çekip ayağa kalktığında siyah bol tişörtünün altında ki siyah kargo pantolonu ile oldukça sportif duruyordu. Sağ parmaklarında ve kolunda bulunan dövmelerle ise gerçekten havalı duruyordu. Onu süzmeyi bırakıp yanımda yürüyen adama baktım. Koyu kahvelerin neden ikimize baktığını merak ediyordum ama biraz daha sabretmem gerekiyordu. En azından bloktan çıkmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
779•Yoonmin
AcciónHapishanenin sevildiği kadar nefret edilen eşcinsel Yoongi'si ve homofobik olan Jimin'i.