13

8.8K 759 599
                                    

19/05/2021
İyi okumalar🙋🏼‍♀️💗








Jisung apartmandan çıkar çıkmaz gözyaşlarının yanaklarından süzülmesine izin verdi. İyi dayanmıştı. Dudaklarını hıçkırmamak için birbirine bastırıp hızla mahallelerinden uzaklaştı. Nereye gideceğini bilmiyordu. Ne yapacağını bilmiyordu. İçinden bir parça kopmuş gibi hissediyordu. İçinde bazen hep bir boşluk hissederdi ama bu farklıydı. Kabul etmek istemese de o parçanın Minho olduğunu biliyordu. Keşke diye geçirdi içinden.

Keşke hiçbir şeyi öğrenmeseydim. Kulaklarımı kapatıp kendimi bu tatlı yalanlara inandırsaydım.

Han nehrine geldiğinde yere çömelip hıçkıra hıçkıra ağladı. Hava kararmış nehrin kenarında kimsecikler yoktu. Jisung'un dudakları arasından bir çığlık koptu. Omuzları sarsıldı, gözyaşları yanaklarından aktı. Vücudu saf acıyla doldu. Üzüntü kelimesi yetersiz kalırdı duygularına. Sadece acı vardı onun için. Kendini çimlere bırakıp soğuk rüzgarın teninden sertçe geçmesine izin verdi.

Üşüyordu. Ama onu üşüten rüzgar değildi. Her zaman orada olduğunu bildiği kalbini ısıtan sevgilisinin, ruh eşinin artık orada olmamasıydı. Jisung hala çok aşıktı. Ama öyle biriyle hayatını devam ettiremeyeceğinin de bilincindeydi. Jisung artık yapayalnızdı. Bu yalnızlığın geçmesini dileyerek sıkıca kendine sarıldı. Soğuk çimlerin üzerinde cenin pozisyonda yatıp acısının geçmesini bekledi. Bu acı kendini öldürüyordu. Ama geçmedi.

Jisung'un ağlamaktan nefesi kesildiğinde kulaklarına telefonunun sesi ulaştı. Belki Minho'dur diye bakmak istemese de telefonunu çıkartıp kulağına götürdü.

"Soobin?"

"Sungie? Uyuyor muydun? Amerikadan döndüğümüzü söylemek için aramıştım ama uyumaya devam et sen."

Jisung dudaklarını büzüp ağlamaklı sesiyle "Soobin-ah şu an sana çok ihtiyacım var. Beni eskiden hep geldiğimiz yerden alır mısın?" dedi. Soobin endişeyle "Han nehrinden dimi? Geliyorum Sung." dedi. Jisung daha da ağlayarak "E-evet, çabuk gel." dedi.

Telefonu kapamak için kulağından çekti. Kırmızı tuşa bastığında gözünün önüne kilit ekranı geldi. Jisung gördüğü fotoğrafla elini ağzına bastırdı. Sevgilisi ile birlikte olduğu bir fotoğraftı. Parmaklarını fotoğraftaki sevgilisinin üzerinde dolaştırdı. Dudaklarının arasından hıçkırıklar kaçtı. Özsaygısını yitirip Minhoşuna koşmamak için kendini zor tutuyordu. Telefonunu göğsüne bastırıp sıkıca gözlerini yumdu.

Sabah yine sevgilisinin kolları arasında kalp atışlarının düzenli sesiyle uyanacaktı. Kokusunu derince soluyacak ve güzel uyanmanın keyfini çıkaracaktı. Onun küçük hareketleriyle Minho uyanıp günaydın öpücüklerini çalacaktı. Yine mutlu olacaklardı.

Jisung kendini inandırmak istedi. Ama öyle bir şey olmayacaktı. Adını uzaktan işitince bulunduğu yerden ayağa kalktı. Sırtında çantasıyla etrafa bakınan arkadaşının yanına ilerledi. Soobin onu görür görmez yanına ilerleyip kollarının arasına aldı. Jisung nedensiz Minho'ya ihanet ediyormuş gibi hissetti. En çok ona sarılmaya ihtiyacı varken arkadaşı Soobin'e sarılıyordu. Biraz daha düşünürse kafayı sıyıracağını bildiğinden arkadaşının tişörtünü çekiştirip "Gidelim. Yeonjun'un saçlarımı okşamasına ihtiyacım var." diye mırıldandı.

Soobin arkadaşını arabaya oturtup kendi de sürücü koltuğuna geçti. Yola koyulduklarında sakinleştirici bir ses tonuyla "Jisung-ah neler olduğunu anlatmak ister misin?" diye sordu. Jisung dudakları büzülmesin diye birbirine bastırdı. Başını iki yana sallayıp bacaklarını kendine çekti. Soobin arkadaşının üzerine gitmeyip sıkıntıyla evine sürmeye devam etti.

Han Jisung berbat bir durumdaydı. Ağlamaktan yüzü gözü şişip kızarmıştı. Acıyla parıldayan gözleri kıpkırmızıydı. Saçı başı dağılmış yüzü ıslaktı. Dudaklarını ısırmaktan kanatmıştı. Rengi kaçmış her an bayılabilecekmiş gibi duruyordu. Soobin arkadaşını ilk defa böyle görmüştü. Onu bu kadar yıkabilecek olan şeyin Minho ile alakalı olduğunu anlamıştı. Soobin belki düşüncelerinden kurtulur umuduyla şarkı açtı. Jisung duyduğu şarkıyla nefes alamadığını hissetti. Söyleyenin yerine sevgilisinin sesi geldi. Jisung 'değiştir' diyemedi. Kendine ihanet edip dinen gözyaşlarına, konuşmak istemeyen diline kızdı. Sevgilisinin sesinin kulaklarından çınlamasına neden olan beynine lanet edip huzur dolan kalbine küstü. Acıyan gözlerini kapatıp iyi şeylere odaklanmaya çalıştı. Hepsi de sevgilisine çıktı.

Soobin geldiklerinde arkadaşını dürttü. Jisung bir şey demeden arabadan indi. Arkasından gelen Soobin'i beklemeyip iki katlı evin açık kapısında kendilerini endişeyle bekleyen pamuk şekerine koştu. Yeonjun kollarını iki yana açıp arkadaşının kollarının arasına girmesini bekledi. Jisung belki Minho gibi hissettirir diye sarıldı. Ama kendisi de biliyordu sevgilisinin yerini hiç kimse tutamaz.

Jisung tişörtünün çekiştirilmesiyle arkadaşından ayrıldı. 2 yaşındaki Hyuka merakla sincap gibi duran bedene baktı. Ne kadar Soobin babasına koşup sarılmak istese de karşısındaki bedenin daha fazla sarılmaya ihtiyacı olduğunu hissetti. Eğilmesi için çekiştirdi. Jisung ona uyup yere çömeldi. Kai küçük ellerini yanaklarına götürüp gözyaşlarını sildi. Kocaman bir sarılma verip "Ayama." diye fısıldadı. Jisung gülümseyip ilk defa gördüğü yiğeni yerine koyduğu çocuğu kollarının arasına aldı. Ayağa kalkıp kucağındaki çocukla içeri adımladı.

Soobin merakla bakan eşinin yanağını öperek "Ben de bilmiyorum. İsterse anlatır." dedi. Yeonjun kafasını sallayıp kapıyı kapadı. Eşiyle birlikte tanışmakta olan ikilinin yanına ilerledi. Jisung ağlamayı bırakmıştı. Kai ellerini iki yana açıp babasına "Baba! Şincab!" diye bağırdı. Soobin oğluna gülümseyip "Neden halen yatakta değilsin Choi Huening Kai?" diye sordu. Küçük Hyuka omuzlarını düşürüp hala kucağında oturduğu bedenin yanağını öptü.

"İyi geyceler şincab."

Jisung kucağından inip Yeonjun babasıyla birlikte merdivenlerden çıkan Kai'ye gülümseyip "Sana da iyi geceler Kai." dedi. Soobin arkadaşına su getirip karşısındaki koltuğa oturdu. Jisung verilen suyu içip parmaklarıyla oynadı. İkisi de Yeonjun'un gelmesini bekledi. Yeonjun kısa sürede aşağı inip arkadaşının yanına oturdu. Ellerini saçlarına atıp okşarken "Anlatmak ister misin Sungie?" diye sordu. Jisung ağlayarak arkadaşlarına her şeyi anlattı. İki arkadaşı da ona sımsıkı sarılsa da Minho'nun yerini tutamadı. Jisung Minho'yu aradı. Uyuması için Yeonjun zorla misafir odasına götürdü arkadaşını.

Ama Jisung uyuyamadı. Sevgilisinin kalp atışlarını duymadan uyuyamazdı ki o. Sıcaklığını hissetmesi gerekiyordu. Belinde dolanan nazik parmaklar neredeydi. Başını yasladığı inip kalkan göğüs gitmiş miydi? Çift kişilik yatakta tek kişilik yatakta yatıyorlamış gibi yatarlarken Jisung'a yatak dar geldi. Olması gereken yerde değilmiş gibiydi. Yatak sanki onu içine çekerek boğuyordu.

Jisunh o gece uyuyamadı. Sevgilisini aradı. Aynı Minho gibi. İkisi de sessiz gözyaşı döktüler. Kalplerinden vücutlarına doğru yayılan büyük bir acıyla sabaha kadar uyanık kaldılar. İkisi de tanrıya yalvardı.

Bu olayların hiç yaşanmamış olmasını dilediler.

Hareketlerimizin pişmanlıkla sonuçlanıp sonuçlanmayacağını bilemeyiz. Son pişmanlık da kim bilir belki çare eder belki etmez.
















20/05/2021
ÖPÜLDÜNÜZ
MWAH

jealous Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin