16

8.7K 767 1K
                                    

24/05/2021
İyi okumalaar🥴😽









Geçen bir haftada Minho Jisung'un hangi kafeye yardım ettiğini öğrenmişti. Derslerinin olmadığı vakitlerde kafe kapanana kadar gözden en uzak masada oturup sevgilisini bir yabancı gibi izliyordu. Jisung ilk başlarda rahatsız olup görmezden geldi. Ama sonra o da sürekli sevgilisini kontrol etti. Gün geçtikçe çöküyor gibiydi. Kafede olduğu vakit hiçbir şekilde kendisiyle konuşmuyor ya da yanındakilere korkutucu bakışlar atmıyordu. Sadece sevgilisini ve hareketlerini izliyordu. Beomgyu'nun dediğine göre mutfak tarafına geçince gözünü kapıdan ayırmıyordu.

Jisung yine mutfak tarafına geçip birazcık dolandı. Sevgilisini görebileceği bir yere geldiğinde hareketlerini izledi. Onun için çok endişeleniyordu. Hep Chan'a gelip almasını söylüyordu ama Chan ona kızıp bari seni görme şansını elinden alma diye azarlıyordu. Jisung dudaklarını ısırıp göz ucuyla telefonuna baktı. Bu sefer kimseyi aramayacaktı. Tezgaha utana sıkıla geçip "Wooyoung, Minho için bir şeyler yapabilir miyim? Tüm gününü burada geçiriyor ama ağzına sudan başka bir şey girmiyor." dedi. Wooyoung rahatlatıcı bir şekilde gülümseyip "Sen de buranın bir çalışanı sayılırsın Jisung. İstediğini yapabilirsin. Hele hele sevdiğin adam için mutfaktan bile çıkarım." dedi.

Jisung azıcık da olsa içten gülümseyip "O kadar da değil. Sadece sevg- öhm Minho'nun yemesi için birkaç şey yapacağım." dedi. Wooyoung yanında malzemelerine çıkartan Jisung'a merakla "Onu bu kadar seviyorsan neden aranızı düzeltmek için uğraşmıyorsun? Ya da onun uğraşlarını görmezden geliyorsun? San ile sürekli kavga ediyorum. Çoğu zaman kırılıyor. Bazen de aynı şekilde karşılık veriyor. Ama ikimiz de kaçmıyoruz. Birbirimizi dinleyip özürlerimizi diliyoruz." dedi. Jisung omuzlarını düşürüp "San asla senin güvenini kırmaz. Minho'ya hala çok güvenip inanıyorum ama yapmamam gerek. Kendime engel olmam gerek. Bana böyle şeyleri yapan biriyle tekrar birlikte olmam kendime saygısızlık olur." dedi.

Wooyoung homurdanıp "Onu kendinden çok seviyorsun. Ona aşıksın. Delillerin dili yok konuşamazlar. Ya yanlış anladıysan? Hep onu susturuyorsun. Bırak konuşsun çocuk." dedi. Jisung dudaklarını büzüp "Konuşursa dudaklarına atlarım ama. Hem Wooyoung bu beni ilk kıskanışı değil ki. Jongho ile olanları tekrar mı hatırlatayım?" dedi. Wooyoung arkadaşına kötü kötü bakıp "Bak seni de anlıyorum. Ne yapacağın hakkında bir fikrin yok, duyguların karmakarışık, kime inanacağını bilmiyorsun. Ama her şeyden kaçmak gerçekten çözüm değil Jisung-ah. Cesaretini topla ve azıcık da olsa adım at ona karşı. Hep geri kaçıyorsun. İnsanlar değişir. Fikirlerimiz değişir. Minho da senin için değişir. İnan bana yapar bunu. Onun yanında ol." dedi.

Jisung dolu gözlerini kırpıştırıp "Çok kötü şeyler dedim. Hastalıklı olduğunu iyileşmezse yanında kimsenin kalmayacağını söyledim. Nefret ettiğimi yüzüne bağırdım. Parmağıma taktığı yüzüğü çıkarıp fırlattım. Hasta olsa bile hep onunla kalabilirim. Nefret etmiyorum, hala çok aşığım. Yüzük de boynumda asılı. Kendime iyi gelecek olan şeyin onu kendimden uzaklaştırmak olduğunu sanıyordum. Benden ne kadar nefret ederse daha kolay olurdu her şey benim için. Ama Wooyoung neden her şeyden daha fazla acı çekiyorum? Nefes alışverişlerim ciğerlerime batıyor." dedi.

Wooyoung gözyaşlarını silmesi için arkadaşına peçete uzatarak "Aptal. Kendin için en iyisini sandığın şey en kötüsü çünkü. Kalıplaşmış yargılardan çık. Otur ve düşün sen ne istiyorsun? Sana daha iyi ne gelir? Genellemeleri katma. Sadece istediklerini yap." dedi. Jisung peçeteyi alıp gözyaşlarını sildi. Kendisine ilgiyle bakan arkadaşına kocaman sarılıp "Deneyeceğim." diye fısıldadı. Wooyoung arkadaşının sırtına patpatlayıp "Hayatının aşkını daha bekletme de hazırladığın şeyleri götür." dedi. Jisung gülerek arkadaşından ayrıldı. Hemen aynanın karşısına geçip tipine baktı. Üç haftadır yüzüne aynada ayrıntılı bakmamasının şokuyla yüzünü buruşturup "İğrenç görünüyorum." diye mırıldandı.

jealous Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin