iii.

979 104 242
                                    

"pourquoi me détestes-tu"

18 Şubat 2019
Saat 12:59

Dolu gözlerini gökyüzüne kaldırdı Atsushi, ağlamaması gerekiyordu. Üstünde bulunduğu çatıya esen rüzgar sertti, yamuk kesilmiş saçlarını uçuruyor ve tenini acıtıyordu. Titreyen çenesini görmezlikten gelip parlak gözlerini Yokohama'nın eşsiz manzarasına dikti. 

Şu an Liman Mafyasının o yan yana üç binasının ortasındakindeydi. Ana bina. Patron, mafya liderleri, en güvenilir çalışanlar ve en tehlikeli olanlar her zaman bu binadaydı. Atsushi de bu binadaydı. Bu binadan çıkması yasaktı. O, Liman Mafyasına aitti... Böyle demişti Mori. Onun emirlerini yerine getirmezse sonuçları çok büyük olurdu, bunu deneyimlemişti. Histerik bir gülüş firar etti dudaklarından, burada olmayı istemiyordu. Yetimhanede olmayı da istemiyordu. Buradaki hiç kimse onu sevmiyordu, o güzel kızıl saçlı kadın, yaşlı, Hirotsu isimli adam, şapkalı, turuncu saçlı üstü, neredeyse yaşıtı olan maskeli kız, limonlu adam, o sarışın güzel kız ve yara bantlı çocuk, hatta Akutagawa bile... Akutagawa o gece onu yetimhaneden kurtarmaya gelmişti, tüm bu casusluk işinde ona ortaklık edecek kişi oydu; nasıl olurdu da onu sevmezdi? 

Beyaz yanaklarına birkaç damla yaş süzüldü, gittiği hiçbir yerde sevilmemeye alışkındı ama... Buraya kendi rızasıyla bile gelmemişti. Birkaç hıçkırık çıktı dudaklarından, bacaklarını sarkıttığı boşluğa baktı. "Umarım.." dedi. "Umarım... Ölüm bana uygun bir yerdir..." Kalçalarını hafifçe hareketlendirdi, aşağı atlayacaktı. Mori'nin onu istemediği bir şekilde kullanmasına ve daha fazla işkence etmesine izin veremezdi. Ölmeliydi. 

"Oradan atlamayı aklından bile geçirme, Jinko."

Kalın ses kulaklarına dolduğunda parlak gözleri şaşkınlıkla açıldı. Korkunun verdiği yutkunma ihtiyacıyla boğazı kurudu. "A-Akutagawa..."

"Ne o? Çatıdan mı atlayacaktın?" Her zamanki siyah paltosu, siyah-beyaz saçları ve buz gibi soğuk gümüş gözleri ile ona yaklaşıyordu. "Evet dersem ne değişecek?" Atsushi'nin sesi acı doluydu, bu Akutagawa'nın birkaç saniyeliğine beyaz saçlı çocuğa acımasına neden oldu. "Eğer oradan atlayacak olsaydın seni kurtarırdım, sonra da boğazını sıkıp ben öldürürdüm."

Alay eder gibi bir gülüş döküldü beyaz saçlı çocuğun dudaklarından. "Akutagawa... Sana bir şey sorabilir miyim?"

"Hayır."

"Beni... Neden buraya getirdiniz? Neden beni seçtiniz?" Siyah saçlı çocuk birkaç adım arkasında ona bakmadan kaşlarını havaya kaldırdı. Elleri cebinde, öylece ayakta dikiliyordu. Atsushi, sorusuna bir cevap gelmeyeceğini iyi biliyordu. Buraya getirildiğinden beri tek bir sorusuna bile cevap alamamıştı. Uzun bir sessizlikten sonra tekrar önüne döndü ve "Cevap vermeyeceğini biliyordum." diye mırıldandı. 

"Jinko, benden sadece tek bir soruya cevap alabilirsin. O yüzden sorunu iyi düşün." Gri gözlü çocuğun sesi sakindi, birkaç kez öksürmüş ama duruşunu bozmamıştı. Duyduğu şeyle gereksiz bir heyecana kapılan Atsushi hızla ona döndü. "Ne sorarsam sorayım, cevap verecek misin?"

"Bu bir soru ve buna cevap verirsem, elindeki şansı kaybedersin." İçten içe eğlenen ifadesiyle dalga geçti Akutagawa.

Ne sormalıyım?.. Beyninden hızla birçok soru geçiyor ama Atsushi en çok hangisini merak ettiğini bilmiyordu. Hayatı boyunca ilk kez... İlk kez birisi bir sorusuna cevap vereceğini söylemişti ve bu şansı kaybetmek istemiyordu. Neden beni seçtiniz diye sorabilirdi. Neden oraya gitmem gerekiyor diye sorabilirdi, hayatım neden bu kadar boktan diye de sorabilirdi... Soracağı çok fazla soru vardı ama sadece birine cevap alacaktı. Karar vermek... Zordu. Kafasını Akutagawa'ya çevirdiğinde gri gözlerin onu izlediğini fark etti. Tam o an... Cevabını almak istediği tek bir soru olduğunu fark etti...

Mars | Shin SoukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin