vii.

766 85 121
                                    

"je suis dans une obscurité lumineuse"

20 Haziran 2019
Saat 08:11

Belini saran siyah sert kumaş, parlak gümüş gözler ve dudaklarına kapanan sıcak dudaklar... Dirseklerini tutan soğuk ellerin hissinin sıcaklığı ile şaşıran kısa beden ve beyazlı olanın heyecandan titremesini şirin bulan siyah saçlı genç.

Birbirine karışan sıcak nefeslerle belindeki kumaşın daha da sıkıldığını hissetti, Atsushi. Sanki birbirine karışan nefesler, iç içe girmiş dudaklar yetmiyormuş gibiydi, içinden bir şeyler Akutagawa'yı daha da derininde istiyordu...

Titreyen ellerini ince bele yerleştirdi, onu istiyordu. Daha çok, daha yakınında, daha sıcak ve daha derininde.

Hızla nefes alarak gözlerini açtı, Atsushi. Karşısındaki beyaz tavanı görünce hızla doğruldu. "Yine aynı rüya..." diye mırıldandı kendi kendine. "Gerçekten her gün bunu mu göreceğim?" Parmaklarını yamuk kâküllerinin arasından geçirerek gözlerini devirdi. Görevin ve açlığın dikkatini dağıtması nedeniyle Liman Mafyasındaki son gecesinde yaşananlara kafa yormamıştı ama Ajans'a girdiğinden beri... Her gece rüyasında öpüştükleri zamanı görüyordu. 

Ajansta işe başlayalı neredeyse iki hafta olmuştu. Buna hâlâ şaşırıyordu çünkü Dazai ve Kunikida ile karşılaştığı ilk gün, o ambarda Dazai'nin onu öldüreceğini düşünmüştü. O uzun boylu herif onu karanlık bir ambara götürmüş ve kitap okumaya başlamıştı. Atsushi'nin o an düşündüğü tek şey... Dazai'nin, dışarıdan sakin görünen bir psikopat olabileceğiydi. Neyse ki ajansa kabul edilmiş ve görevin ilk kısmını başarıyla sonlandırmıştı. 

Menekşe rengi gözlerini baş ucundaki saatte gezdirip yataktan kalktı, Mafya henüz ona ulaşmamıştı, öğrendiği şeyleri onlara nasıl aktaracağı hakkında en ufak bir fikri yoktu. Şimdilik sadece Ajansta dikkat çekmemek için uğraşıyor, onlarla arkadaşlık kuruyor ve Mafyanın karanlık koridorları ile Ajansın güneş ışığı alan bürosunu karşılaştırmamaya çalışıyordu. 

"Oi, Atsushi-kun! Uyandın mı?" Kırmak istercesine kapı çalan Dazai'nin tiz sesi evin içine doldu. "Uyuyor olsam bile... Bu sesten sonra uyanırdım." Omzundan düşen pantolon askısını düzelterek kapıyı açtı. Dazai'nin kapıya indirmek için kaldırdığı yumruğu havada kalırken, sabah ışıkları kahveli adamın gülen yüzüne vuruyordu. 

"Günaydın, Dazai-san."

"Günaydın, Nakajima Atsushi-kun. Hazırsan acele edelim, bana ısmarlayacağın etli çörekler bitebilir." Beyaz saçlı çocuğu omzundan tutarak çekiştirirken, asla ilgi çekici olmayan random şeylerden heyecanla konuşmaya başlamıştı.

Hiç susmayan ve sürekli gülen surata baktı, Atsushi. Dazai ile ilk tanıştıkları gün de net bir şekilde gördüğü 'intihar merakı' mafya dosyalarında da yazıyordu. O zamanlar bunun ciddi bir şey olduğunu ve Dazai'nin gerçekten karanlık birisi olduğunu düşünmüş ve bu adamdan biraz korkmuştu ama... Ajansa girdiğinden beri şaşkındı. Nasıl olur da ölmek için bu kadar meraklı birisi böyle hayat dolu gözükebilirdi? Uzun, cılız ve sağlıksız görünen bedene baktı, hiperaktif bir titremeye sahip olduğunu görebiliyordu. Gerçi... Ajans üyelerinin hepsinde bu titreme vardı. Tanizaki kardeşlerin birbirine karşı olan bir titreşimleri, Kunikida'nın aşırı gergin bir titremesi, Yosano denilen kadının gözlerine yansıyan sadist titreme ve Kenji'nin aşırı neşesinin verdiği titreme... Hepsinin işinde iyi olduğu zaman içinde görebiliyor ve hepsine yakın olmak, onlara sokulmak için uğraşıyordu. Ne kadar samimi ilişkiler, o kadar fazla bilgi demekti. 

Ajans üyeleri gözünün önüne geldiğinde ister istemez vücudu buz gibi oldu. Özellikle o dedektifi düşününce tüyleri diken diken oluyor, korkudan altına kaçıracak kadar geriliyordu. Edogawa Ranpo... Onun nasıl tek bir bakışta davayı çözebildiğine tanık olmasa, böyle birinin varlığını kabullenmesi zaman alırdı. Onun yeşil gözleri ile denk düşmemek için ekstra çaba sarf ediyor, eğer Mafya üyesi olduğu anlaşılırsa ona yapacakları işkenceleri hayal dahi edemiyordu. Ne kadar tehlikeli olabileceklerini bilmediği insanların arasında tıkılı kalmıştı, göreve başlamadan önceki geceye dönmek... Ve hep orada kalmak istiyordu. 

Mars | Shin SoukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin