Bir hışımla yatağından kalktı çığlık atarak. Nefes nefese etrafa bakıyor, nerede olduğunu aklınca saptamaya çalışıyordu. Ancak sarılmış bit şekilde uyuyan woosan ikilisi ve yatağının yanındaki yatakta yatan mavi saçlı genci görünce anladı. Kâbus görmüştü...
Kâbuslar yine peşini bırakmamıştı park seonghwa'nın. Yüreğinde taşıdığı cehennemin ateşinde cayır cayır yanmıştı.
"Seonghwa?"
Duyduğu uykulu ses ile kafasını yanındaki yatağa çevirdi genç. Ciğerleri hala aldığı nefesi kabul etmezken, mavi saçlı çocuk uykulu gözlerini ovuşturdu ve "Kâbus mu gördün?" Dedi. Siyah saçlı oğlan yavaşça kafasını salladığında hongjoong seonghwa'nın yanına oturdu ve siyah saçlının terden alnına yapışan tutamlarını özenle düzeltti.
Seonghwa ise alnında gezen zarif parmakların verdiği tuhaf hissiyat ile gözlerini kapattı ve nefeslerini düzenlemeye odaklandı.
"Tekrar uyuyabilecek misin?"
Siyah saçlı oğlan emin değildi. Aynı kâbusu görmekten, aslında kâbus görmekten, ölesiye korkuyordu. Ve uyumak istemiyordu. Elini alnına götürüp sıvazladı ve iç çekip "Bilmiyorum. Uyumak istemiyorum..." Dedi.
"Ama yarın okulunda ilk günün olacak, dinlenmelisin..."
Hongjoong haklıydı. Ancak seonghwa'nın buna bir cevabı yoktu. Bu yüxden tekrardan iç çekti.
"Seninle uyursam, uyuyabilir misin?"
Mavi saçlı gencin sorusu ile seonghwa'nın bryninde bir çstışma başladı.
Ona deli gibi sarılmak istedği aşikârdı...
"Bilmiyorum... Belki-umm... Belki denersek görebiliriz."
Hongjoong kısa bir kıkırtı bıraktı dudakları arasından. Sonra da ince yorganın içine girip sırtını döndü.
"Şey.. sana sarılabilir miyim?"
Nereden geliyor bu özgüven? Diye düşündü seonghwa. Siyah saçlı çocuğun sorusuna karşılık hongjoong ise sadece onaylar biçimde mırıldanmıştı. Onayı alan diğer genç ise kollarını yavaşça mavi saçlı çocuğun ince beline sarmış ve yüzünü pijamasına gömmüştü.
Kim hongjoong çok güzel kokuyordu... Ev gibi sıcak, şefkatli, umut dolu, huzur dolu...
***
"Tanrı aşkına artık uyanın sizi döl kokan bok torbaları!"
Hongjoong yine her zaman olduğu gibi wooyoung ve san'ı uyandırmaya çalışıyordu. Savsak hareketlerle yataklarından kalkmaya çalışan ikili ise seonghwa'nın kıkırtılar boğulmasına sebep olmuştu.
"Elini götümden çek choi san!"
"Elime oturuyorsun Wooyoung, nasıl çekebilirim?!!"
Yaşanan karmaşadan sonunda kurtulduklarında seonghwa hongjoong'un omzuna dokunmuş ve mavi saçlı gencin ona dönmesini sağlamıştı.
"Şey... ben dün gece için teşekkür ederim."
Mavi saçlı gençbir anda gülümsemişti. Ama farkında değildi ki yanakları al al olmuştu. "Önemli değil, iyi uyuduysan sorun yok~" Evet, seonghwa harika bir uyku çekmiş ve enerjisini tam anlamıyla depolamıştı.
Ancak kim hongjoong'un deli gibi atan kalbi, beline sarılı koca kollar ve ensesini huylandıran saçlar ile gözüne gram uyku girmemişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wonderland || Seongjoong
FanfictionDünya ile tek bir bağlantısı olan cesaret nehri lethe'yi geçebilenler ve vicdanının parlattığı sarı yosunları takip edebilenler bulabilir Wonderland'i... [Ana Ship: Seongjoong] ©Rigel🌠