|| Nine ||

87 20 64
                                    

Buranın nasıl sürprizlerle dolu olduğunu tekrardan anladı ateşin çocuğu...

°°°°

"Ancak prens jaemin'in başına tuhaf bir olay geldi. Bir akşam üstü ormanda yürürken bir gence rastladı. Gencin siyah saçları, beyaz teni ve uzun tırtıklı bir kuyruğu vardı. Anlaşılan o ki, ilk görüşte aşk prens jaemin'i bulmuş ve ona ruh eşini de getirmişti..."

"Ruh eşi olayını hala çözmüş değilim joong~"

Seonghwa'nın deyişiyle ikili kıkırtılara gömüldü ve biraz gülüştükten sonra hongjoong elini uzun olanın omzuna koydu. "Merak etme çözersin, çözmene yardımcı olurum~". Sonrasında genç tekrardan iç çekip sözüne devam etti.

"Nerede kalmıştım?...Evet, ancak bu genç jaemin dahil herkes için tehlikeliydi. Çünkü, aslında o büyük tehlikeli bir canavardı. Ancak prens jaemin bunu umursamadı. Ve ilişki dedikleri bu menfaat içerikli cilveleşme, bir süre sonra zehirli bir bağa dönüştü. Jaemin her gece canavar aşkıyla birlikte wonderland'i dolaşıyor ve tüm halkın rüyalarını çalıp kâbuslar dağıtmaya devam ediyorlardı."

Hongjoong'um yüzü iyice düşerken, seonghwa sadece onu izliyor, anlattıklarına kulak veriyordu.

"En son bir gün, prens jaemin gücünü ikizi ve babası üstünde kullanmaya karar verdi. Onların kâbusu öyle güçlü ve öyle korkunç olacaktı ki, kendini öldüren o suikastçı gibi onlar da kendilerini öldürmek isteyeceklerdi."

Hongjoong bir an yutkundu. Sanki o anı yaşıyormuş gibi tıkanmıştı. Geçmiş onu sebepsizce boğuyordu. Anlatılan o karanlık günlere geri dönmekten, birgün güneşi tekrar görememekten feci korkuyordu.

Zorda olsa sözüne devam etti;

"Akşam yemeğinde jaemin ilk defa konuşmuştu. Muhafızlarına dönüp; "Kralınızın kim olacağına iyi bakın."  Demiş ve sinsice kıkırdayıp sandalyesini geriye fırlatmıştı. Bir anda ellerini kaldırmış, kahkahayla gücünü çağırdığında yemek salonunun etrafını kapkara bir kum fırtınası kaplamış ve sonsuz gecenin başlangıcı olan mavi ay göğe yükselmişti. Yemek salonunda olan herkes çığlık çığlığa canlarını kurtarmaya çalışırken ise, bir anda tüm duvar yıkılmıştı. Gelen lee jeno'ydu, prens jaemin'in ruh eşi ve wonderland halkına anlatılan o korkunç hikâyenin baş karakteri..."

Seonghwa korku dolu gözlerle hongjoong'u dinlerken ikisi de biraz sessizlemişti. Hongjoong tekrardan derin bir nefes almış ve hikâyeye devam etmişti.

"O kum fırtınasının getirdiği kâbuslarla birlikte, hem prens hyunjin hem de kral doyoung orada ölmüştü. Artık kesin olarak tahtın yeni vârisi ayın ve kâbusun prensi jaemin'di. Artık kral o idi ve tüm wonderland halkı feryatlar eşliğinde ayaklarına kapanacaktı."

Hongjoong yavaşça seonghwa'nın elini kavramış ve yön değiştirerek koca bodrumun kapalı olan ahşap kapısına doğru yürümüştü. Ancak kapının önünde durup tekrardan seonghwa'ya dönmüş ve; "Bundan sonra anlatacaklarımı anlattıktan sonra bu odaya gireceğiz tamam mı?" Diye sormuştu. Seonghwa ise başını sallamakla yetinmiş ve mavi saçlı genci taklit ederek kapıya sırtını yaslayıp yere oturmuştu.

"Kral Jaemin'in devri başladığında, jeno'da otomatik olarak kral olmuş ve bunu fırsta bilerek jaemin'le evlenmişti sonsuz gecenin altında. Birbirlerinin dudaklarını lanetli ay ışığı altında mühürlemiş ve zorla getirilen halkın korku dolu gözleri eşliğinde yeminlerini etmişlerdi."

Bir anda hongjoong eldivenini çıkarmış ve çıplak elini zemine değdirerek anlattığı o düğün merasimini bir video kaydı gibi oynatmıştı.

Wonderland || Seongjoong Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin