yirmi birinci bölüm bile hazır :D her şeyi yazdım yine de yavaş yavaş atmayı planlıyorum, final kaçta olur emin değilim
iyi okumalar <3
~Birazdan haftanın son dersine girecektim ve yoğun bir hafta olduğundan dolayı fakülteden birkaç kişi ile dışarıda takılmaya gidecektik. Jungkook da olsa ne güzel olurdu diye düşünemden edememiştim, çünkü onlar Jungkook'un da tanıdığı kişilerdi. Aynı bölümü okuyorduk, Jungkook okulunu dondurmadan önce. İngiliz dili ve edebiyatı öğrencileriydik. Jungkook ikinci senesinde okulu yarım dönem dondurmuştu, daha da uzatacak mıydı yoksa devam edecek miydi bir fikrim yoktu.
Peki Jungkook okulunu neden mi dondurmuştu? Babasıyla hala iletişim halindeydi, ve bunu ondan babası istemişti. Açık konuşmak gerekirse üniversitenin ilk senesinin sonlarına doğru Jungkook'un zor bir dönemden geçtiği belli oluyordu. Kendini derslerine vermeyi geçin ne için yaşamak zorunda olduğunu düşündüğü oldukça açıktı. O zamanlar ona yakınlaşmaya çalışsam bile beni yakınına bile yaklaştırmıyordu.
Her daim yalnız kalmak istiyordu. Babası da toparlanabilmesi için ona böyle bir fikirle gelmişti. Bana sorarsanız saçmalığın daniskasıydı bu fikir. Onu daha da içine kapatacaktı. Fakat kimse bana fikrimi sormamıştı.
Jungkook okulunu dondurduktan sonra derslerim ne zaman bitse onun yanına giderdim. O şekilde yakınlaşmaya başlamıştık. Neredeyse altı ay olmuştu. Okula gitmediği sürece kendine bir uğraş bulması gerekiyordu, yoksa kesinlikle kafayı yerdi. Kim olsa yerdi.
Bir gün Görme Engelliler Eğitim Derneği'nin önünden geçerken bir ilana rastlamıştım. Bu dernek; görme engeli olan insanların yabancı dil, matematik, fen bilimleri gibi alanlarda yüksek seviyeli eğitim almasını sağlıyordu. Ve ilanda yazdığına göre orta seviyedeki çocuk kitaplarını İngilizceye çevirip sesli kitap haline getirebilecek birini arıyorlardı. Görür görmez ilanın fotoğrafını çekip Jungkook'a göndermiştim.
Tam onluk bir işti bu! Ona attığım mesajda eğer bu fırsatı kaçırırsa derhal okula dönmesini sağlayacağıma dair tehditler de yer alıyordu. Bunun üzerine Jungkook çocuk kitaplarını Koreceden İngilizceye çevirip seslendirmeye başlamıştı. Hem evinden yapabiliyordu hem zamanını değerlendirmiş oluyordu hem de bu işi sevdiğini söylüyordu. Başka insanlara yardım etmeyi seviyordu.
Son dersi de atlattıktan sonra kendimi fakültenin bahçesine atmış ve arkadaşlarımı beklemeye başlamıştım. Telefonumu çıkarıp Jungkook ile olan son yazışmalarımızı tekrar okumuştum. Ona benimle gelmesini söylemiştim fakat o çevirmesi gereken kitaplar olduğunu, son teslim tarihinin yaklaştığını söylemişti. Bu işi yaptığını görmeyi ne kadar sevsem de bir çevre edinmesini istiyordum.
"Hana!" Adımın seslenilmesiyle sesin geldiği yere dönmüştüm. Kim Taehyung uzaktan bana el sallıyor ve bana doğru geliyordu.
Yanıma geldiğinde "Diğerleri henüz gelmedi mi?" demişti. Olumsuz anlamında başımı sallamıştım. Ve gelen kişileri gördüğümde gülümseyerek konuşmuştum. "Yoongi ve Soojin geliyor."
İkili yanımıza geldiğinde Taehyung, Yoongi'nin omzuna yumruğunu geçirmişti, bu onun selamlama biçimiydi. Bunun üzerine "Sana da merhaba Taehyung." demişti Yoongi.
Sırayla Jiah, Hoseok, Namjoon, Jin ve Jimin'in de gelmesiyle hep birlikte fakülteden ayrılmıştık. Tüm buluşma boyunca Jungkook'un da burada olmasını istemiştim. O hayatı boyunca böyle bir ortamda bulunmamıştı. Jungkook'un bu zamana kadar sahip olduğu tek şey yalnızlıktı. Onu bu çukurdan çekip çıkaracaktım.
Saat akşam altıyı gösterdiğinde daha fazla dayanamamıştım ve bir işimin çıktığını, erkenden kalkmam gerektiğini söyleyip yanlarından ayrılmıştım. Otobüs beklemek istemediğimden tüm cüzdanımı boşaltacak olsam da taksiye binmek gibi bir gaflette bulunmuştum. Tam Jungkook'un evinin önünde indiğimde hızlıca apartman zillerinden Jungkook'unkini bulup çalmaya başlamıştım.
Açmıyordu. Açmayınca telefonumu çıkarıp onu aramıştım. Telefonunu da açmamıştı. Acaba uyuyor mu diye düşünmeye başlamıştım ve bir süre sonra bunda karar kılmıştım. Apartmanın bahçesinden çıktığımda tam karşıdan gelen gri hırkalı Jungkook'u görmüştüm. Yerdeki bakışlarını kaldırdığında beni görmüştü. Gözlerini açmasından beni görmesine şaşırdığını anlamıştım. Yanıma geldiğinde şaşkın suratını koruyordu.
"Hana? Arkadaşlarınla olacağını sanıyordum."
Omuz silkmiştim. "Onlarlaydım zaten. Yorgun olduğum için erken ayrıldım. Sen ne yapıyordun?"
"Derneğe gittim. Daha önce bir iki kere gittiğimi fark edince ziyaret edeyim dedim. Bir dahaki sefere birlikte gidelim." demişti heyecanlı çıkan sesiyle.
"Olur. Gidelim." deyip başımı salladıktan sonra devam etmiştim. "O halde senin de benimle bir yere gelmen gerekiyor."
Kaşlarını kaldırmıştı. "Nereye?"
"Bugün Taehyunglarla buluştum. Sen de onları tanıyorsun. Gerçekten iyi insanlar Jungkook. Bir dahakine birlikte gidelim. Güzel vakit geçiririz."
Bakışlarını havaya doğru kaldırmış, bana bakmıyordu. "Olabilir. Bakarız."
"Bakarız ne demek Jungkook? Geleceksin. Seçme hakkın yok."
Gülümsemişti. Bir şeyler düşünüyor gibi duruyordu. Kafasından türlü düşünceler geçtiği halde onları okuyamamak beni daha da meraklandırıyordu.
"Ne düşünüyorsun?"
"İyi ki geldiğini." demişti parlak gözlerini gözlerime sabitleyerek.
"Ben de bir şey sanmıştım. Buluşmadan erken ayrılınca geleyim dedim."
"Hayır Hana. Hayatıma iyi ki geldiğini." Gülümsemesi daha da büyümüştü. Ne diyeceğimi bilemez halde ona bakarken iki eliyle yanaklarımı kavramıştı.
"Sana karşı ne hissettiğimi çözeceğimi söylemiştim, hatırlıyor musun?"
Başımı aşağı yukarı sallamıştım.
"Sanırım çözmek üzereyim."
İyi bir hissiyat kapım çalıyordu, geliştikçe gelişen zihnimin duvarları sesinin coşkulandırdığı her bir kelime ile zayıflıyordu. Bırakmak istemiyordum elini, adımı haykıran sesini. Bu muydu zayıflatan beni? Suda dağılan bir mürekkep gibi soluklaşan irademin sebebi miydi bu adam, ben berrak bir suysam o muydu kara renge sahip olan mürekkep miydi? Onun seanslara girdiği doktor kadın öyle demişti, insanlar öyle demişti. Dağılan taraf sen olacaksın demişlerdi. Şu zamana kadar insanların konuştuklarından hayır görmemiştim, onların söylediklerinin beni doğru yere ulaştırdığı olmamıştı.
O halde bu adamın peşinden gitsem sorun olmazdı değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
healing | jungkook
Fanfiction"O çocuk hasta. Onu iyileştiremezsin, seni de hasta etmeden önce ondan uzaklaşmanı tavsiye ederim. Ya kendini kurtarırsın ya da onun seni yakmasına izin verirsin. Bu hikayede ikinizin kurtuluşuyla biten bir son yok." [21052021] @therubysjane