6•Özür dilerim Changbin...

517 52 102
                                    

Abi valla buraya bidaha bişi yazmıycam ddnslmssm ne yazıyım ki

Felix

2 gün sonra

Felix:
"Başka arkadaş da edinmen lazım."

Changbin:
"Niye ya? Ben seninle iyiyim işte."

Felix:
"Ya en azından bir tane edinsen. Tamam illa onunla benim gibi olamazsın ama yine de güzel olur senin için."

Changbin:
"Ama ben sadece senin olmak istiyorum."

Gece geç saatlerde ortak bahçede karşılıklı oturmuş sohbet ediyorduk. Dediği şey ile bakışlarımı kaçırıp yutkundum.

2 gündür şu hissi yaşıyorum. Lanet olsun Changbin,bana öyle bakma.

Changbin:
"Y-yani sadece senin olmak istiyorum derken,arkadaş olarak sadece seninle kalmak istiyorum anlamında."

Arkadaş kelimesinden nefret etmeye başladım.

Felix:
"Of tamam zorlamak istemiyorum seni ama bak şuraya yazıyorum,ister istemez bir arkadaş ediniceksin. Ölene kadar benimle kalamazsın. Sadece bu yaz burdayım,sonra ülkeme geri dönücem."

Changbin:
"Gitmesen."

Felix:
"Nereye?"

Changbin:
"Ülkene geri dönmesen."

Alayla güldüm.

Felix:
"Ailem,işim ve arkadaşlarım. Onlar ne olucak?"

Bir şey demeden kafasını eğdi. Oturduğumun çimenlerde hareket edip yanına kaydım. Bir elimi yanağına götürüp bana bakmasını sağladım.

Felix:
"Ama her ne olursa olsun,ülkeme geri dönersem,uzun bir süre ayrı kalsak bile ben her zaman yanındayım. Canın sıkıltığında görüntülü ara ya da mesaj at,ara beni. Önemli bir şey olduğu zaman senin için buraya gelirim. Endişelenme,seni bırakmıycam."

Dudağını büzüp dizlerime yattı. Vücuduma dönüp karnıma sarıldı. Karnıma gelen sıcak nefes ve yaz gecesinin esintisi güzel hissettirmişti. Kafamı geriye atıp gözlerimi kapadım ve bir elimle Changbin'in şapkasını çıkarıp,saçlarını okşamaya başladım.

Changbin:
"Saçlarımı-"

Felix:
"Sus."

Sesi çıkmayınca göremiyceği bir şekilde gülümsedim. Saçlarını okşamaya devam ederken hafif esnemesini duyunca ona baktım. Hala karnıma sarılıyordu.

Felix:
"Uykun mu geldi?"

Hafifçe onaylayan bir mırıltı çıkardı.

Felix:
"Gel evine kadar yardım ediyim o zaman."

Changbin:
"Eve gitmek istemiyorum."

Felix:
"Yine dayak yersen?"

Changbin:
"Yerim,geçer. Ama şu an eve gitmek istemiyorum..."

Cümlesinin devamını getirmek için olduğu yerde doğrulup gözlerimin içine baktı.

Changbin:
"Seninle uyuyabilir miyim? Bir önceki gibi kaçmıycam,söz."

Ellerim niye titriyor ki? Felix kendine hakim ol.

Uzun süre cevap vermeyince kaşlarını çattı ve ayağa kalktı.

Changbin:
"Anladım,bir öncekinde kaçtığım için artık beni istemiyorsun. Evimde uyurum ben."

Şapkasını çimenlerden alıp arkasını döndü. Gidicekken ayağa kalkıp önüne geçtim.

Felix:
"Benimle uyumak istiyorsan,benimle uyuycaksın. Geri dönüşü yok."

Gülümseyip kafasını salladı. Kolundan tutup eve sürükledim.

Changbin:
"Yavaş!"

Felix:
"Bağırma ayı."

Changbin:
"Ayı? Aşk olsun Felix."

Olsun tabii. Aşk olsun,sevgi olsun. Ah ne saçmalıyorum ben.

Felix:
"Hadi boş yapma geç."

Evin kapısını açıp içeri ittim hafifçe. Kolunu ovuşturup yukarı çıktı. Ben de mutfaktan su alıp peşinden gittim. Yukarı çıktığımda Changbin'in başından beri nefret ile baktığı Hyunjin'i gördüm.

Changbin:
"Ne işin var burda?"

Hyunjin:
"Size sormalı,yine odana gidiyorsunuz?"

Felix:
"Hyunjin! Kendine gel."

Changbin:
"Niye hep böylesin ki?"

Kaşlarımı çattım.

Ne demek şimdi o?

Hyunjin:
"Hep nasılım? Şerefsiz mi? Changbin beni tanıyamadın sen. O şeyleri sana yapan ben değildim. Kaç kez anlattım sana."

Changbin:
"Gözümle gördüm. İnanır mıyım?"

Hyunjin derin bir iç çektiğinde Jeongin geldi.

Jeongin:
"Noluyor?"

Changbin alayla güldü.

Changbin:
"Bize diyene bak. Hyunjin sen Jeongin'in odasından çıkmadın mı?"

Felix:
"Jeongin?"

Jeongin:
"Hyung hayır,hepiniz şu an her şeyi yanlış anlıyorsunuz. Hyunjin hyungun sevgilisinin doğum günü için hediye hazırlıyoruz."

Changbin:
"O kız değil mi? Sevgilin?...Jeongin inanma,bu herifin kızlardan hoşlandığı falan yok."

Hyunjin:
"Üstüme gelme artık. Dayanamıyorum sana,lütfen suçsuz birini suçlama artık. Hep bu yüzden kaybettin tüm dostlarını. En önemlisi beni kaybettin. Ve hala...off sana laf anlatarak kendimi yoruyorum sadece."

Hyunjin üzgün bir şekilde aşağı indiğinde Jeongin de yanına gitti. Biz de odama geçtik. O yatağa oturduğunda karşısına dikilmiş ve çatık kaşlarım ile ona bakıyordum.

Changbin:
"Hiç bakma,şu an anlatamıycam."

Sakin ve sessizce söylediğinde yatağa dizlerimin üstünde çıktım ve Changbin'in ceketini çıkardım. Yorgundu.

Felix:
"Uzan,çoraplarını da çıkarıyım mı?"

Changbin:
"Olur."

Uzandığında ben de çoraplarını çıkardım. Gözleri yavaş yavaş kapanıyordu. Ben de hırkamla çorabımı çıkarıp yanına yattım. Belime elini koyduğunda gülümsedim ve telefonumu aldım elime.

Felix
İşi hallettim.
Başka isteğin var mı?
Varsa söyle çünkü son görevim olucak.
Seninle bir daha çalışmıycam.

***
Sadece haftasonu son bir görevin var.
Eğer ona geç kalırsan...
Sevdiğin iki adamı da ölü olarak bil.
(Görüldü)

İç çekip telefonu bıraktım komidine ve eli hala belimde olan Changbin'e dönüp sarıldım. Çoktan uyumuştu bile. Uyurken biraz yüzünü inceledim ve büyük ihtimalle hissedemiyceği bir öpücük kondurdum dudağının yanına.

Özür dilerim Changbin... Sana bunları yaptığım,yapacağım için özür dilerim.

Gözümden akıcak olan yaşları zor tutarak yavaşça uykuya daldım.

Bölüm biraz kısa oldu kusura bakmayın çünkü bugün baya işlerim var,dışarıda ve dün de bölüm atamadığım için kısa da olsa bir bölüm atmak istedim.

Sizi seviyorum♡

Philophobia~ChanglixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin