34

983 88 111
                                    

Yazdığım en uzun bölüm oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın❤️

Keyifli okumalar

...

Kth-

"Taehyung piçi kopya versene!"

Önümdeki sorulara canım sıkılarak göz gezdirdim. Önceden çok ders çalışan ve iyi notlara sahip olan biriydim fakat bu Jungkook'un hayatıma girmesiyle değişmişti. Şimdi de derslerim en iyi üniversiteleri tutturacak kadar iyiydi tabiki ama eskisi gibi ders isteğim yoktu. Şu sıra tüm isteğim sadece Jungkook diyebilirdim sanırım.

"Hoseok sabahtan beri A diye gösteriyorum baksana lan!" diye sessizce fısıldadığımda telefonuyla ilgilenen hocaya göz gezdirdim. Hoseok istediğini anlayıp bana öpücük atıp döndüğünde ben de tekrar sınav kağıdıma odaklanmıştım.

Son sorularımı yapmaya devam ederken aklım Jungkook da kalmıştı. Okula girmeden önce biraz huzursuz hissetmişti ama neden olduğunu anlamamamıştım. Hemen sorularımı bitirip onun yanına gitmek, kollarımı bedenine sarmak, saçlarını koklamak istiyordum.

"Namjoon doğru olduğuna emin misin bak?" diye soran Jimin'i duyunca kafamı sınav kağıdımdan kaldırdım ve öğretmeni kontrol ederek arkama baktım. Jimin ve Namjoon kopya işini geçmiş artık soruyu tartışıyorlardı.

"Doğru o ben de öyle buldum." diye fısıldadım ve etrafa göz gezdirdim. Bogum sınava odaklanmış ve hızlı hızlı çözüyordu. Oldum olası ders çalışmayı sevmese de babasından gördüğü şiddetten dolayı dersleri iyi olmak zorundaydı.

Babası yani müdürümüzden nefret ediyordum. Ailelerim de babası ve annesi ile çok yakın arkadaştı ve Bogum'un annesi öldüğünde annem onun da annesi olmuştu. Biraz da bu yüzden beraber büyümüştük. Sürekli babasından şiddet görmesi onu çok kötü etkiliyordu bunun farkındaydım. Göz göze geldiğimiz an gülümsemiş ve bana parmağıyla iyi işareti yapmıştı.

Ön sırada Nayeon'un olmadığını gördüğümde bugün onu okulda gördüm mü diye düşündüm ama aklıma gelmedi. Normalde pek sınav kaçırmazdı. Öğretmenin "Son 30 dakikanız!" diye bağırdığını duyduğumda etraftan gözlerimi çekerek tekrar sınavıma döndüm.

Yaklaşık beş dakika sonra kapının hayvan gibi tıklatılmasıyla dikkatimi kağıttan çekerek kapıya baktım. Hocanın "Gel." demesiyle içeri nefes nefese ve ağlayarak giren Dahyun'u görünce mideme kramp girmişti. Bir şey oldu diye düşünmüştüm, anlıyordum hemen bir şey olmuştu.

Önden Dahyun ve arkasından Jungkook'un diğer erkek arkadaşları girince içimi kaplayan korkuyla onlara baktım. Hepsi buradaysa Jungkook neredeydi?

Dahyunla göz göze geldiğimizde "Hocam Taehyung'a çok acilen ihtiyacımız var." demişti, direk ayaklanmıştım. Hocanın ve arkadaşlarımın dediklerini duymadan sınav kağıdını masanın üstüne koydum ve "Bitirdim." diyerek hızlıca koridora çıktım.

Arkamdan Dahyun ve diğerleri geldiğinde "Noldu? Jungkook nerede?" diye sordum. Dahyun'un tekrar gözleri dolduğunda Bambam "Senin şu kız arkadaşın, Jungkook'un ailesiyle alakalı şeylerini söyledi." dediğinde kaşlarımı çatarak "Hangi kız arkadaşım? Ailesi hakkında ne söyledi? Tanrı aşkına Jungkook nerede?" diye bağırdım. Sakin olamadım, açık açık anlatmıyorlardı.

Bu sefer Mark öne çıkarak "Nayeon, Jungkook'un annesinin onu bırakıp gittiğini ve ailesinden kimsenin kalmadığını söyledi. Herkes öğrendi, biz de yeni öğrendik." dediğinde Jackson kafasını hızlı hızlı salladı.

"Siktir siktir sikir." dedim. "Jungkook nerede şu an? Bir şey söyleyin artık!"

Dahyun kafasını iki yana sallayarak "Bilmiyoruz. Koştu gitti." dediğinde sinirlenip öne çıkarak "Peşinden neden gitmediniz?!" diye bağırdım. Kafam yerinde değildi ki. Ne yapacağımı şaşırmıştım.

Explosion  //Taekook// ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin