3

3.5K 287 152
                                    

Keyifli okumalar  😚

...

Jjk-

"Uyandı uyandı!" Diye bağırdı yanımdaki heyecanlı ses. Gözlerimi yavaşça açmaya çalışıyordum. Vücudumun her yerine iğne batıyordu resmen. Gözlerimi tamamen açınca, gördüğüm ilk şey beyaz bir  tavandı. "Öldüm de beyaz ışık mı lan bu?" diye geçirdim içimden. "Biliyordum uyanacağını" diyen sese doğru çevirmeye çalıştım kafamı. Ne olmuştu bana? Neden buradaydım? Neden canım çok acıyordu? Elimi sıkan Yoongi Hyung'a döndüm. "Çok korkuttun bizi Jungkook" dedi. Ne olduğunu anlamıyordum hala. "Ne oldu bana?"dedim kısık,çatlak bir sesle. "Jungkook patladın amına koyayım." dedi Jin Hyung.

Her zamanki gibi ortamı neşelendirmeye çalışıyordu. Biraz olayları anımsamıştım. Derste Minho ve tayfası benimle dalga geçmiş -her zamanki gibi- soruyu bildiğim için "tek bildiğin bu işte inek seni" demişlerdi. Bir süre sonra kendimi iyi hissetmeyerek dersten çıkmış ve annemi aramıştım. Belki bu sefer beni sevdiğini ve özlediğini söyler diye. Söylemedi. Yüzüme kapanan telefonla daha da parçalandım -mümkünmüş gibi- Sonrasında duyuru yapılacağı ve benim kendimi tuvalete kitleyip açılan kapı sesini duyana kadar ağlamam geldi aklıma.

Sesler duyunca kendimi susturmak zorunda kalmıştım. Kimsenin bir de bana "ağlak bebek" demesini istemiyordum. Önce su sesi duymuştum. Birininde benim gibi bahçeye inmeyip tuvalete kaçtığını anlamıştım. Sonra şarkı söyleyen kalın ama sesinin her tonundan huzurlu ve mutlu olduğu anlaşılan bir ses doldurmuştu kulaklarımı. Favori şarkılarımdan olan "Sweater Weather" mırıldanıyordu.

Zevkliymiş diye düşündüm içimden. Sonra kapıdan koşan ayak sesi duymuştum. İçerideki kişi de meraklanmış olacak ki kapıya doğru yürümüştü. Sonra sanırım bir şey olmamıştı ki ayak sesleri geri dönmüştü. Yaklaşık 1 dakika sonra bip bip sesleri duyuyordum düzenli aralıklarla. Ne olduğunu anlamadan "siktir" diye bir ses duydum ve gerisi sadece acı.

Kabinlerin birbirine girmesi, havada uçuşan mermerler ve cam kırıkları... Sonra birden yere çakılma hissi... Vücudumu saran istemsiz titreme... Kendimi durdurmaya çalışsam da olmuyordu. Bir tür kriz mi geçiriyordum bilmiyordum. Kafamı yavaşça yan tarafa çevirmiştim. Gördüğüm manzara daha da çok canımı yakmıştı. Karşımda okulun gözde öğrencilerinden Kim Taehyung vardı. Büyük ihtimal o beni tanımıyordu bile.

Kanlar içinde olan bedenine baktım. Aynı oranda hatta belki daha fazla kan da benim bedenimdeydi. Hafifçe dudaklarıma bir gülümseme yayılmıştı. Elimi ona uzatmaya çalışmıştım, belki tutabilirim diye. Ama o çoktan savaşı kaybedecek gibiydi, göz kapaklarını taşıyamamıştı ve yavaşça kapanmıştı. Korkuyordum. Ne olacaktı şimdi? Nereye gidiyordum? Yine yanlız mı olacaktım? Ölsem kimin umrunda olurdu? Büyük ihtimal kendimden çok sevdiğim iki salak arkadaşım dışında kimsenin. "Orada da yalnız mı olacağım?" diye sesli bir şekilde mırıldandım çoktan gözleri kapanmış Taehyung'a. Sonrasını bende bilmiyordum.

"Ne zamandır buradayım?" dedim Yoongi Hyung'a dönerek. Her zamanki gibi beni yanlız bırakmayan iki dostum Yoongi ve Jin hyung...

Benden bir yaş büyüktü ikiside, son sınıf öğrencileriydi. Bir gün bahçede Minho yine beni sıkıştırırken Jin hyung sinirlenmiş elindeki dondurmayı Minho'nun kafasına geçirmişti. Sonra korkup kaçmıştı ama yinede cesurca davranıp beni korumuştu.

Yoongi Hyung ise Jin Hyung'u kurtaracağım derken o da dövülmüştü. Beraber bir güzel dayak yemiştik anlayacağınız. Sonra kahkaha atararak yaralarımızı iyileştirmiştik birbirimizin. Hayatımda güvendiğim tek kişilerdi. Düşünsenize koskoca hayatınızda, dünyada sizi seven ve güvenen sadece 2 kişi var.

"Yaklaşık 4 gündür uyanmıyorsun Jungkook sürekli serum yedin" diyen Yoongi Hyung'u başımla onayladım. Sonra ikiside gelip bana sarılmıştı. "Sen olmazsan kim benimle yemek yiyecekti Jungkook? Çok korktum." diyen Jin Hyung'a dönerek "biraz daha sıkarsan ikinciye patlayacağım" dedim. İkiside hemen üstümden kalktılar. Canım acımsayadı onlara sonsuza kadar sarılabilirdim.

İçeri giren doktor "Uyanmışsınız bay Jeon" dediğinde hafifçe gülümsedim. "Arkadaşlarınız sizi çok merak etti, zor getirdik onları kendine" diye devam edince "İlahi doktor bey abartmayın çok da üzülmedik yani" dedi Jin Hyung dalga geçerek.

Ona kızgın bakışlarımı gönderdim ve o da dayanamayarak saçlarımı karıştırdı. "Birkaç gün yürüyemezsiniz yatakta kalın lütfen. Şu an değerleriniz hala düşük bir süre daha burada kalacaksınız Bay Jeon" diyen doktora başımı anladığımı göstererek onayladım. "İyi dinlenin" diyerek çıkmıştı odadan.

Daha fazla dayanamayarak çocuklara döndüm ve "O nasıl?" dedim. İkiside ne dediğimi anlamayarak boş bakışlarla baktılar -dediğim gibi salaklar işte- "Kim Taehyung sizin karşı sınıfınızda ki işte o nasıl?" Anladıklarını belirten yüz ifadelerine baktım merak ederek. "Onun durumu biraz daha iyi sanırım. Biliyorsun pek tanışmıyoruz, arkadaşları vardı zaten yanında ya da tüm okul mu demeliyim?" Diyerek güldü. "Siz eve gidin hadi gözleriniz mosmor olmuş beni beklemekten ben takılırım burada" dedim. "Yazık bunun olmayan beyni de uçmuş herhalde Yoongi" diyen Jin Hyung' a "yoruldunuz ya ondan öyle dedim hyung kızma" diyerek bebek bakışı attım. "Kızma lan benim bebeğime." diyerek yanaklarımı sıkan Yoongi Hyung'a öpücük attım. "Şımarma hemen pis." Dedi o da bana.

Bir kaç dakika sonra kapı çaldı. "Gel" diye bağıran Jin Hyung, kapıya doğru yöneldi. Sonra ise o tuvalette duyduğum mırıldanarak şarkı söyleyen sesi duydum. Ama daha farklı ve güzel bir şekilde. "Şeeey" demişti karşıdan gelen ses. "Jeon Jungkook uyandı dedilerde bir bakmaya geldim." 
.
.
.
Umarım beğenmişsinizdir hoşçakalınnnn🍒

Explosion  //Taekook// ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin