14

2.3K 170 117
                                    


Keyifli okumalar...

...

Min Yoongi-

Bana atılan konuma geldiğimde içeri girmeden önce derin bir nefes aldım. Bakmaya kıyamadığım çocukla buluşuyordum. O kadar korkuyordum ki onu incitmekten, zarar vermekten.

İçeri girip kapıyı kapattığımda etrafa bir göz gezdirdim. Daha saniyesinde irislerimiz buluşmuştu. Ona bakmak bile beni fazlasıyla etkiliyordu. Masada oturmuş bilgisayara bir şeyler yazıyordu. Beni görünce dudaklarına minik bir gülümseme geldi ama çok geçmeden hemen sildi. Kızgındı bana biliyorum. Her şey o kadar güzeldi ki. Sanaldan konuşmaya başlamıştık, kim olduğumuzu bilmiyorduk. Uzun bir süre boyunca konuşmuştuk. Bazen okulda yaşadıklarını anlatıyordu bana, aynı okula gittiğimizi bilmeden. Kalbi kırılınca bana geliyordu, mutlu olunca bana yazıyordu. Sanal olsada onu çoğu insandan çok seviyordum. Kimliklerimiz hep gizli kalacaktı söz vermiştik. Aramızdaki bağın kopmasını istemiyorduk. Arkadaşlarımızdan bile x kişisi y kişisi diye bahsediyorduk. Bir gün oyun üzerinden iddiaya girdik ve kaybeden fotoğraf atacaktı. Ben kaybettim ve ona sonsuz güvendiğim için fotoğrafimı attım.

Çok sevinmişti çok çok çok. Nedenini sorduğumda bana fotoğrafını atmıştı ve bu okulda sürekli baktığım, kalbimi ezercesine güzel olan ve canımı yakan çocuktu. Onunla okulda hiç konuşmamıştık ama beni güzelliği ile büyülenmişti. Hemen buluşup konuşmak istedi. Asla cevap vermedim. Çünkü o fazla masum, doğal ,zeki, bebeksiydi. Ben ise ona zarar verirdim. Beni sorarsanız nasıl bir tipsin diye ben motorlara aşık, su niyetine alkol kullanan, sigara içip kafa dağıtan serseri tiplerdendim. İşte bu yüzden onun canını yakardım.

Yazmamamın sebebini merak etti. Bana fake hesabından istek atmış bende kabul etmiştim bilmeden. E orada da Jennie ile yakın olduğum fotoğrafları görünce sevgili olduğumuzu ve onu ciddiye almadığımı sandı tabi haklı olarak. Jennie benim diğer yarımdı aslında. Beraber büyümüştük. Kuzen değilde kardeş gibiydik. Çok benziyorduk hatta inanılmaz derecede. Ben neyden hoşlanırsam o da ondan hoşlanırdı bu da bizi yakın kılardı tabi. Ona açıklamak istedim ama belki o zaman bir umudu olurdu. Sevgili olmak isterdi. Yapmazdım. Onu bu dünyada her şeyden çok sevecek hale gelmiştim ve onun canını yakamazdım. Bu yüzden olmazdı.

Adımlarımı oturduğu masaya doğru yönlendirdim. Yanına gidince "Selam." dedi ufak bir gülümseme ile. O an sesi ile bütün vücudum rahatlamıştı. "Otursana" demişti eliyle karşısını göstererek. Kendime inat yanına oturdum. Tamam seviyordum ve zarar vermek istemiyordum ama kendime de acı çektirmek istemiyordum. O yüzden inadına yanına oturdum.

"Nasılsın? Nasıl gidiyor?" dediğinde hemen aklımdaki düşünceleri uzağa gönderip "iyiyim sen nasılsın?" dedim. Ne bu ciddiyet ya? Sanaldan ne güzel konuşuyorduk. Keşke böyle olmasaydı dedim içimden. "İyiii aynı işte. Başlayalım mı?" dedi. Hemen kafamı hızlı hızlı aşağı yukarı salladım. "Ben konumuzla alakalı bazı çıktılar aldım. İkimizinde okuması gerekiyor. Sadece önemli kısımlar merak etme. Yanına notlar aldım hatta daha anlaşılır olur." deyip bana fotokopileri uzattı. O an ne onu dinlemiştim ne de yaptıkları ile ilgilenmiştim. Tek ilgilendiğim şey yanımda duran kusursuz bedendi yemin ederim.

Bana fotokopileri uzatırken ellerine temas ederek almıştım. Bir an elleri titredi ve o dolgun dudaklarından derin bir nefes çıktı.
"Ta-tabi"deyip hemen çektim ellerimi. Ufak bir gülümseme ve tekrar önüne döndü. "Sen ilk kısmı not al o zaman bende bilgisaydan araştırayım." dediğinde kafamı salladım. Önüme döndüm ve yapmam gereken kısmı yapmaya başladım.

Yaklaşık yarım saat çalıştıktan sonra kafamı kaldırıp içeceğini yudumlayan güzel bedene baktım. Beni izliyordu. Benim ona baktığımı görünce hemen önüne döndü. Sırıttım. Önümden içeceğimi alıp yudumlarken söylediği şeyle bedenim kaskatı kesilmişti.

Explosion  //Taekook// ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin