37

798 85 240
                                    

Selamlar🙋🏻‍♀️

Oy vermeyi ve yorum atmayı unutmayın sizleri çok çok çoo...k seviyorum<33..

Keyifli okumalar

...

Kth-

Sessizlik.

Uzunca bir sessizlik oldu.

İnsanı delirten, meraktan çatlatan türden. Sinirlerim kat ve kat artmaya devam ediyordu. Kirli ve nem kokan deponun içinde herkes Mark'ın ağzından çıkacak şeyleri merak ediyordu.

Ortada tahta sandalyede oturuyor ve sürekli bir şey söylemek için ağzını açıp tereddütle geri kapıyordu.

Az önceki tavırlarından sonra zaten yeterince sinir olduğum insanlar listesinde ismini başa yazdırmıştı. Mark'ı bu zamana kadar sessiz, sakin olarak biliyordum. Tehlikeli gözükmüyor diyordum hep kendi kendime. Meğer bizim tehlikemize giden anahtarmış.

Sabrımın son damlaları ile sesimi yükselterek "Konuşacak mısın artık?" dedim sinirle.  Bana uzun uzun bakıp sırıttı. Gözleri bir şey söylüyor gibiydi ama anlamıyordum. Karmakarışık bir çocuktu. Mimikleri  bir şey söylüyor ama asla anlaşılmıyordu.

Sonunda sessizliğini bozacak şekilde boğazını temizledi ve bana bakarak " Sana gıcık oluyorum." dedi.

Kendimi sakin tutmaya çalışarak ağzımı açmıştım ki o sırada Bogum konuştu. " Biz de sana ayılıp bayımlıyoruz merak etme. Bizim süremiz var, bekleyecek sabrımız da var. İster konuşursun, ister sabaha kadar burada koyun koyuna bekleriz."

Bu sefer gözlerini benden çekip Bogum'a çevirdiğinde o konuşurken dudakları genişledi. Dedikleri sıfır etki yaratıyordu ve çocuk sinirimizi bozacak şekilde sırıtıp duruyordu.

Elini çenesine koyup düşünüyormuş gibi yaptı ve "İkinci seçeneği daha çok sevdim." dedi.

Bogum, Mark'a doğru ilerledi sakince ve okul kravatından kendine çekerek yüzlerini yaklaştırdı. "Dalganı sikmemi istemiyorsan konuş."

Benim ise tek düşündüğüm şey Jungkook'tu . Nasıl hissediyordu, ne düşünüyordu?

Bir okulda aylarca dışlanıp, ezik muamelesi görüyorsunuz, daha sonra birileri ile arkadaş oluyorsunuz bunun için çok fazla seviniyorsunuz. Sonra ise o ilk arkadaşlarınızdan birisi sizin arkanızdan hayatınızı riske atacak bir iş çeviriyor. Ne hissedebilirsiniz ki?

Gözleri dolmuştu bunu yan profilinden gördüm. Elleriyle oynuyordu. Stresten veya korkup, heyecanlandığı zaman yapıyordu bunu. Minik adımlarla ilerledi ve izin ister gibi Bogum'un omzuna dokundu.

Bogum, kahvelerini Jungkook'a çevirerek kafasını hafifçe salladı ve sinirle Mark'ın kravatını düzelterek geri çekildi.

Yoongi ve Jimin yan yana küçük deponun içinde olanları izliyor Hoseok stresle bir oraya bir buraya yürüyordu.

Namjoon aramızda en olgun kişi olarak Mark'a karşı ne olursa olsun saygılı davranmaya çalışıyor ve Seokjin pek konuşmamayı tercih ediyordu.

Ben, ben ise öyle karışık hissediyordum ki nasılım bilmiyordum bile. Bildiğim tek şey ne kadar sinirli olduğumdu.

Jungkook, Mark'ın yanına gittiğinde derin bir nefes vererek önüne çöktü. Mark ise bu sefer samimi olduğu anlaşılan bir ifade ile hafif bir şekilde gülümsedi ve rahat tavrını bırakarak yerinde dikleşti.

"Mark, sana değer verdiğimi biliyorsun ve şu an burada olmanın sebebi benim."

Jungkook'un konuşmaya başlaması ile deponun en uzak köşesinde olduğum için neler dediğini duymak için Yoongi ve Jimin'in yanına geçtim. Şimdi hem Mark'ın hem Jungkook'un yan profilini görüyor dikkatle onları dinleyip, izliyordum.

Explosion  //Taekook// ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin