0.4 • can i touch?

2.4K 165 438
                                    

"Isabel, artık uyanmazsan suratına tokadı yapıştıracağım." Uykumu bölen sesin sahibini bile bir anlığına tanıyamazken birinin beni sürekli olarak dürttüğünün yeni farkına varabilmiştim.

Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda, kendimi gözlerimi kapattığım yerde bulamamıştım. Koridorda değildim, buraya nasıl gelmiştim?

Yattığım rahatsız ve sert sırada dirseklerimin üstünde doğrulurken, önümdeki masaya oturmuş olan Harry bana sinirle bakıyordu. "Sonunda uyandın. Bir an komaya girdiğini düşünmedim değil."

"Ben.." dedim uykulu sesimle. "Burada uyumadım ki, nasıl buraya geldim?"

Harry güler gibi bir ses çıkardı. Ama dün, ilk kez konuştuğumuz zamanlardaki gibi beni aşağılar şekilde davranmıyordu ve bu iyiydi. "Seni buraya ben getirdim, süper zeka."

"Nasıl?" dedim hala kendime gelemediğimi belli eden bir tonda.

"Taşıdım, Isabel. Işınlanacak halin yok ya," diyerek gözlerini devirdi.

Sanırım ters tarafından kalkmıştı, çünkü çok tahammülsüz davranıyordu. Kim bilir, belki de kişiliği böyleydi. Onu, bu konu hakkında kesin bir kanaat getirebilecek kadar tanımıyordum.

En azından şimdilik.

"Neden taşıdın?" dedim bu sefer de. Yeşil gözleri yeşil gözlerime kilitlendi. "Koridordaki herkesin bakışları altında uyumayı mı tercih ederdin?"

"Ben uyuyakalmışım ama," dedim bir elimle alnımı ovarken. "Sen neden uyandın?" Bana garip bir ifadeyle baktı. Bu kadar çok soru sormamdan rahatsız oluyor muydu acaba? "Ben zaten çok uyumam."

"Neden?" dedim yine bir soru yönelterek. "Boş ver," dedi gözlerini kaçırıp.

Bu çocuğun gerçekten büyük sırları vardı ve içimden bir ses tüm bu sırlarını çözmek istediğimi haykırıyordu.

"Sen neden gitmedin peki?" dedim sorularımı cevaplamasını fırsat bilerek. Çoğu zaman sorularıma karşılık oralı bile olmuyor, belirsiz cevaplar veriyordu. Fırsatını bulmuşken sormalıydım.

"Sen bu şekilde," dedi ve gözleri bacaklarıma indi. "Sere serpe, savunmasız bir şekilde uyurken seni bırakıp gitmeli miydim?"

Neyden bahsettiğini benim de gözlerim bacaklarıma inene kadar anlamamıştım. Bacaklarıma kayan gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Biraz daha hareket etsem zaten kısa olan eteğim altındakileri kapatmaktan çok sergileyecekti!

Hemen doğruldum ve eteğimi düzelttim. Yanaklarım yanmaya başlamışken Harry'e bakamıyordum. Ama Harry'den bir gülme sesi geldiğinde, utancımı unutup hemen ona bakmıştım. Çünkü ilk defa Harry'nin güldüğünü doğru düzgün görecektim!

Yüzünde bir gülümseme varken yüzünü inceledim gözlerimi kısarak. Harry bu tavrıma karşılık daha çok güldü. Gözlerimin yanaklarına kaymasıyla birlikte gözlerim kocaman açıldı. "Gamzen var!"

"Evet, var." dedi Harry derin bir nefes alarak. "Neden bu kadar şaşırdın?"

"Dokunabilir miyim?" dedim en ikna edici bakışlarımdan atmaya çalışarak. Bu sefer gözlerini kısarak bakma sırası ondaydı. Çok şaşırılacak bir şey mi söylemiştim?

"Neden sürekli bir yerlerime dokunmak istiyorsun?" Harry kuşkucu bir ses tonuyla sorduğunda kaşlarımı çatarak ona baktım.

"Dokunmak yasak mı?" dediğimde yüzünde muzip bir ifade oluştu. "Sana değil."

he loves control | harry stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin