1.5 • our milestone

487 39 16
                                    

🎧: After The Storm - Kali Uchis ft. Tyler the Creator, Bootsy Collins

🪽

fikirlerinizi, duygularınızı belirten yorum ve yazma isteği veren oylarınıza ihtiyacım var. 🩵

🪽

Yıllardır gözlerimi her türlü gerçeğe kapatıp bir sanrılar aleminde yaşadığımı yeni yeni fark ediyordum ve bu yaşadığım zihinsel değişim beni ürkütüyordu. Hayatı çok basit ve tekdüze sanardım çünkü bana öğretilen kuralların sonucu buydu. Kuralları çiğnemezsem sıradan ve kolay bir hayatım olurdu ama gerçek hisseder miydim? Hayır. Hissetmezdim ve hiçbir zaman hissetmemiştim de. Yaptıklarımdan hiç pişmanlık duymuyordum ama kurallardan yalnızca birini çiğnememle trenin rayından bu denli çıkacağını tahmin bile edemezdim.

Ders başlayınca üzerimden giden bakışlar bu durumla birlikte tekrar bana yönelmişti, titreyen ellerimi saklamaya çalışarak hızlıca ayağa kalktım. Aslında gitmek istemiyordum, babamın müdürle arası iyiydi ve büyük ihtimalle odasına gittiğimde babamı da orada görecektim. Buna hâlâ tam olarak hazır hissetmesem de yüzleşme kaçınılmazdı ve okulda daha fazla dikkat çekmek istemiyordum.

Öğretmen bana başıyla sınıfın kapısını gösterdiğinde tepki vermeden hızlı adımlarla kapıya yöneldim. İnsanların meraklı ve yargılayıcı bakışları tenimi yakıyor gibi hissediyordum. Sınıflarındaki sessiz ve her zaman pastel pembe giyinmesinden başka hiçbir özelliği bulunmayan görünmez kızın bir anda bu kadar göz önüne gelişi onları hayli şaşırtıyor olmalıydı. Hakkımda neler düşünüp arkamdan neler konuştuklarını düşünmek bile istemiyordum. Kızlar tuvaletinde duyduğum bol hakaretli ve aşağılama dolu konuşmaların öznesi olacağım gerçeği beni çok rahatsız ediyordu.

Nöbetçi öğrencinin ardından yürümeye başladım. Hava soğuktu ancak stresten dolayı avuçlarım terlemişti, merdivenlere ulaştığımda ellerimi sert bir tavırla pantolonuma sildim. Kafamın içinde o kadar fazla şey vardı ki birini seçip ona odaklanamadığım için hiçbir şey düşünmüyormuş gibiydim. Bir yandan böyle olması benim için daha iyiydi, bu durumu paranoyak yanımın durmadan konuşmasına yeğlerdim.

Müdür odasının kapısına geldiğimde kendime düşünme fırsatı vermeden derin bir nefes aldım ve kapıyı çaldım. İçeriden gelen, "Gir." komutuyla birlikte titreyen elimle kapıyı açtım ve içeri girdim.

Odaya girdiğimde gözlerim direkt Müdürle kesişti, konumu görüş açıma girdiği için babamın masanın önündeki koltuklardan birinde oturduğunu görebiliyordum ama spesifik olarak ona bakmıyordum. Göz göze gelmek istemiyordum çünkü ağlayabilirdim veya şimdilik istemediğim bir tepki verebilirdim.

"Isabel," dedi Müdürümüz yumuşak bir ses tonuyla. "Otur şöyle." Eliyle babamın karşısında kalan koltuğu gösterdiğinde kafamı belli belirsiz sallayıp koltuğa yöneldim. Yan gözle o tarafa baktığımda babamın ciddi bir surat ifadesiyle üzerimdeki kıyafetleri süzdüğünü görmüştüm. Belki başka bir baba kızının giydiği rengi bu kadar umursamazdı ancak bizim ilişkimiz farklıydı, o şu an gözündeki Isabel'in aslında değiştiğini anlamıştı.

Küçük kızının büyümeye başladığını gerçekten idrak ettiği ilk anlardan birindeydik sanırsam.

"Baba! Bu elbise çok, çok güzel!" diye konuştum babama coşku dolu sesimle. Gideceğimiz bir iş etkinliği için kıyafet almaya çıkmıştık. Babam elinde tuttuğu siyah ve çok güzel bir elbiseyi gösteriyordu bana ama benim istediğim renk bu değildi. "Ama," dedim küçük elimle elbisenin payetlerine dokunurken. "Pembe rengi var mıdır?"

he loves control | harry stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin