Karaca kızın
gönül yarası...🥀Otağın kapısındaki alplere seslendi Karaca Hatun:
-Şifacı nerede kalmıştır?
Alplerden biri bakışlarını bey kızına çevirmeden cevap verdi:
-Diğer yaralılara bakmaktadır.
Karaca Hatun hıçkırıklar içinde ağlarken ellerindeki kanı eteğine sildi. Yiğidinin kanıydı bu kan. Ticaret yolunda Genceroğullarının hain pususuna yakalanmış, ölüm döşeğinde yatmaktaydı.
-İçeride bekleyesiniz. Şifacıyı getireceğim.
Diyerek koşmaya başladı Karaca Hatun. Her adımda yerdeki tozu toprağı havaya kaldırıyordu. Nişanlısının kanı, eteğinde kurumuştu. Tıpkı süzülen göz yaşlarının yanaklarında kuruması gibi...
Yine de açmamıştı gözünü yiğit Kutay Alp.
İki oba arasında ipler iyice gerildiğinden artık ticaret yoluna gidenlere de pusu kuruyorlardı. Bu nasıl kalleşlik, dedi Karaca Hatun içinden. Bu nasıl acımasızlık...Yine de bilirdi ki ne derse desin Kutay Alp'in şifa bulmasını sağlamayacak.
Nihayetinde şifahaneye vardı. Altı yiğit savaşçı kanlar içinde uzanmışlardı yataklara. Şifacı birinin yarasını dağlarken acı içinde haykırdı delikanlı. Karaca Hatun ağlaya sızlaya yaklaştı şifacının yanına. Öylesine utanıyordu ki konuşmaya. Burada alpler acı çekerken, şifacı yana yakıla onları tedavi ederken, kendi nişanlısı için bu yiğitleri başı boş bırakmaya gönlü el vermiyordu. Yutkuna yutkuna mahcup bir şekilde dikildi şifacının yanında.
-Buyurasın Karaca kızım.
Dedi şifacı bağırarak. Yaralıların inlemelerinden sesi duyulmuyordu neredeyse.
Karaca Hatun:
-Affedesin beni Şahin bey. Yiğidim Kutay otağımda can vermekte. Ne olur bir hal çare söyle.
Şifacı Şahin, önceden anlamıştı Kutay Alp'in dayanamayacağını. O sebeple vakit kaybetmemek adına diğer alpleri iyileştirmeye çalışıyordu. En azından Kutay Alp'in ağrısı dinsin diye tarif etti bey kızına:
-Karaca kızım, gidesin ormandan Koyungözü toplayasın. Yiğidinin ağrısını dindirelim. Yarası iltihap kapmış.
Karaca Hatun sorgulamadan şifahaneden çıktı. Durmadan aklında tekrar ediyordu otu: Koyungözü, koyungözü...
Sanki bilmiyor muydu koyungözünü. Daha evvel defalarca kez toplamıştı.
Bey kızı olduğundan tahsilliydi. Yıllarca şifacı Şahin'in yanında ders görmüştü. Tüm otları, faydalarıyla bilirdi.
Koşmaya başladı yeniden. Tam Kutay Alp'e yattığı otağın başına geldiğinde; gireyim mi, yoksa direk ormana mı gideyim, diye düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pars İle Karaca
Historische Romaneİki düşman beylik... Bir yiğit komutan Pars Kağan. Bir güzel bey kızı Karaca Hatun. Aşk ve ihanet, savaş ve barış... Bu hikaye tamamen kurgudur.