Boğaçhan ve babası Uraz Bey'in asıl geliş sebebi başkaydı. Yiğit oğluna güzeller güzeli bir bey kızı arıyordu Uraz Bey. Dillere destan maharetleriyle Karaca Hatun'dan başkasını layık göremezdi. Birkaç gün misafir kalıp iyice tanımak istiyorlardı Karaca kızı. Bugün de geldiklerinin ertesi günüydü.
İlteriş Bey'in otağından alplerin nasıl çalıştığına bakmak için çıkıyorlardı. En önde İlteriş Bey, yanında Uraz Bey. Arkalarından Boğaçhan ve Karaca Hatun ilerliyordu. Boğaçhan heyecandan ellerine hakim olamazken Karaca Hatun onun bu telaşesinden bihaber gülümsedi. Ne zamandır sormak istediği sualini sorarken Boğaçhan gülümsemenin etkisindeydi hala.
-Kaç vakittir sormak isterim.
-Buyurasın Karaca Hatun.
Boğaçhan heyecanla bekledi. Karaca Hatun, Boğaçhan'ın belindeki pusatın kınına dokundu.
-Pusatınızın kınında "Gökçe" yazar.
Boğaçhan yanlış anlaşılmanın verdigi endişeyle Karaca kızın sözünü kesti.
-Gökçe pusatımın adıdır.
-Ben de sevdiğinizin ismini yazdınız sandım.
Diyerek güldü. Boğaçhan hayranca bakışlarını esirgemeden karşılık verdi:
-Elbet onu da yazarız.
Boğaçhan'ın imasını anlamamıştı Karaca kız. Gülümsemeye devam ediyordu. Aklının ucuna bile getiremiyordu buraya onu görmek için geldiklerini. Neticede nişanlısını henüz toprağa vermişti. Yüreğinin yarasını dışarıdan görebilirler sanıyordu. Oysa bu acı yalnızca kendisine aitti. Bir de yitip giden Kutay Alp'in boynu bükük anasına.
Biraz sessizlikten sonra Boğaçhan sordu bu defa:
-Baciyanların başı siz misiniz Karaca Hatun?
-Öyledir. Benim.
-Ne zamandır size tabiiler?
-Vakti zamanında anam sağken o vardı. Obanın başhatunuydu. Sonra ablam evlenmeden geçti baciyanların başına. Çok kalmadı lakin epey talim ettiler.
İlteriş Bey bir an dönüp arkada konuşarak yürüyen gençlere baktı. Kızı bilmese de o anlamıştı neden geldiklerini. Bilselerdi ki kızı her gece ağlayıp yas tutmakta, bu şekilde gelmezlerdi obalarına. Yine de Uraz Bey'in hatrına sesini çıkarmadı. Pek tabii kızının acısı tazeydi ve elbet son söz kızına aitti.
-Öyle mi, siz peki...
Deyince Boğaçhan, Karaca Hatun başını salladı.
-Siz düşünüyor musunuz evlenmeyi?
Şaşkınca kaşlarını çattı. Bu suali önde bey babaları varken sorması akıl alır gibi değildi. Kendince öfkelendi. Cevap vermek istemedi anlamsız sualine. Başını çevirince İlteriş Bey'le göz göze geldiler. Gözlerini kırpıp tebessüm etti İlteriş Bey. Kızını kurtarmak adına o yanıtladı Boğaçhan'ı.
-Karaca kızıma obada ihtiyaç vardır.
Kestirip atmıştı Boğaçhan'ın sorusunu. Bir an Uraz Bey dönüp baktı yanındaki adama. Oğlunun yoklamak için sorduğu suale İlteriş Bey'in cevap vermesi gururuna dokunmuştu. Dayanamayıp konuştu:
-Karaca Hatun da ablası gibi yuvasını kuracaktır elbet bir gün.
-Öyle tabii lakin o gün bugün değildir Uraz Bey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pars İle Karaca
Historical Fictionİki düşman beylik... Bir yiğit komutan Pars Kağan. Bir güzel bey kızı Karaca Hatun. Aşk ve ihanet, savaş ve barış... Bu hikaye tamamen kurgudur.