5.Bölüm

34 1 0
                                    

Herkese selaam
Dostlarım hatalarım var biliyorum özür dileriim.

Hepinize keyifli okumalar..

🍑
Gözyaşlarını başka bir güne sakla.

Bu gün bu cümle ile başladım yatağımdan alarmın çalmasıyla kalktım. Saat sabahın yedisiydi. Bu gün içimde dünden kalan heyecan vardı.

Hazırlanmaya başlamadan önce aynada kendimi inceledim kahverengi gözlerim yine aynı tonda saçlarım küçük ama biraz dikkat çeken dudaklarıma baktım. İlk bakışta kendimi beğensem de dikkatle baktığımda yorgunluktan çökmüş göz altlarım, sürekli bulaşık yıkadığım için çatlamış ellerime, oradan yemek yemeğe vaktim kalmadığı için  cılız vücuduma baktım.

Üstümdekini çıkarıp vişne çürüğü renginde eteğimi giyip üstüne de bir tişört giydiken sonra makyaj yapmaya başladım. Önce hafif fondöten sürüp ardından ince bir aylaynır çektikten sonra rümelimi sürüp saçlarımı da toplayıp odamdan çıktım.

Mutfağa gelince çaydanlığa su koyup ocağın altını yaktıktan sonra menemen için malzemeleri dolaptan çıkarıp yapmaya başladım. Masayı da hazırladıktan sonra önce sudeyi uyandırıp sonra annemin yanına geçtim.

Olmuyordu yapamıyorum annemi görünce göz yaşlarım benden izinsiz bir şekilde dökülmeye başlıyordu. Dişlerimi sıkıp önce bir yanağından öpüp sonra simsiyah saçlarını okşamaya başladım.

"Meleğim uyan hadi sana meşhur menemenimi yaptım."

Önce hiç ses çıkarmadı, hiç hareket de etmedi. Kaybetme korkusunu yine hissediyordum bunu yaşamak beni öldürüyordu her gün bir önceki günden daha ağır geliyordu. Tekrar seslendim. Bu sefer gözlerini araladı, rahat bir nefes aldıktan sonra gözlerime baktı.

"Bu gün kendini nasıl hissediyorsun annecim?"

Zorlukla" İyiyim. Sen nasılsın bir tanem?"dedi.

Yapıyordu başarıyordu zor olsa  da önce konuşmayı sonra uzuvlarını tekrar eskisi gibi kullanacak inanıyorum. Başaracak.

Üstünü değiştirmeden önce bacaklarını ve kollarını ovaladıktan sonra saçlarını taradım simsiyah güzel saçlarını.

Saat 8.30 olduğunu gördüğümde hemen dışarıya çıkmak için işe koyuldum.

"Sude, size yemek yaptım acıkınca ısıtırsın, anneme masaj yapmayı unutma eğer balkona çıkmak isterse çıkar vücudu biraz güneş alsın. Sen de kendine iyi bak kuzum. Kaçtım ben." Yanağını ıstırıp hemen kaçtım o da arkamdan sövüyordu. Hah hayt ne yapayım yanakları çok tatlı.

Hemen otobüsün geldiğini gördüğümde koşa koşa  durağa geldim, kartı okuttuktan sonra en arka bir yere oturup müzik dinlemeye başladım. Aklımda o varken yollar da şarkılar da hemen bitiyor.

İçimdeki heyecanla restora girdim. Aşağı kata inip iş kıyafetlerimi giydiken sonra çalışmaya başladım.

ALLAH'IM BU NE YOĞUN BİR GÜN!

Siparişleri alıp vermekten, tabakları götürüp gelmekten ölecektim resmen. Diğer kızlara baktığım da onların da benden bir farkları olmadıklarını gördüğümde sırıttım.

Şeyma'yı gördüğümde kahkahamı tutamadım. Kadar gülünç bir durumdaydı ki çalışmaktan saçları birbirine girmiş biraz çıkık göbeği ile çöpü taşımaya çalışıyordu. Bana dönüp baktığında şok olmuş bir şekilde bakıyordu bu gerçekten umrumda değildi çünkü daha önce hiç bu kadar gülmemiştim. Resmen anırıyordum.

En sonunda nasıl bir rezillik yaptığımın farkına varıp ağzımı ellerimle kapattım biri beni gördü mü diye arkamı tam dönüyordum ki üstüne basmayayım diye atladığım bir kedi vardı evet yanlış duymadınız bir kedi ve bu kedi ölmesin diye uğrunda yola ağladığım minik kediydi.

Tam üstünden atladım derken gözlerim kapalı yere düşmeyi bekliyordum ki bir şeyin beni belimden kavradığını hissettim gözlerimi korkudan hala açamıyordum.

Burnuma çok hoş bir koku geldi ciğerlerim dolana kadar bu kokuyu içime çektim gözlerimi açtığımda sevdiğimin kollarının arasındaydım. Fatih'in gözlerine bakıyordum. Beni benden alan yüzüne gözünün altındaki ben, yeni çıkmış sakalları ve o güzel dudakları sevmemek elimde değil. Tutamıyorum kalbimi çok hızlı atıyor duyacak diye ödüm koptu.

Hemen beni kaldırdı. Ne diyeceğimi bilmeden hemen konuşmaya başladım.

"Ç-çok özür dilerim Fatih bey ne olduğunu anlayamadım kusura bakmayın." 

"Yok. Sorun degil sen iyi misin?"

"Evet iyiyim tekrar özür dilerim"dedim. Birden kaslarını çatıp konuşmaya başladı.

"Ne kadar sakarsın bu yaşına kadar nasıl hayatta kalabildin?" Ben gülmemek için kendimi sıkarken o çok ciddiydi. Baya baya bana sakar diyordu.

"Kedi, evet kedi yani ben ne olduğunu anlamadan birden kendimi sizin kollarınızda buldum" yine bana küçük bir gülüş sunduktan sonra "Önemli değil dikkatli ol" deyip gitti.

Hala anın etkisindeyken Şeyma'ya döndüm.


Burada kesmek sizi sinir etmek
Siz kitabı okumak fakat yorum yapmamak
Sizler beni üzmek
Ama ben her şeye rağmen gülümsemek
🦍🦍






.

SekizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin