Bölüm 9

136 12 1
                                    

VOTE VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN LÜTFEN.. UMARIM BEĞENİRSİNİZ :)

***

  -Blood-

Gitmesini  istemiyordum. İlk defa bir kız yanımda yanımda  kalmak için yalvarmak yerine gitmek istiyordu. Bu hareketleri  benim onu daha çok istememe neden oluyordu, bende merak uyandırıyordu. Ve bu duyguları kabullenmek sinirlerimi geriyordu. Hayır, kabul etmeyecektim! Bu kız beni  istediğini söyleyecekti  ve bende istediğimi aldıktan sonra büyü bozulacaktı. Ona, beni istediğini söylediğini, söylemiştim. Bu ona bilinç altında yattığımı düşündürecekti. İstese de, istemese de içten içe bu düşünce onu kemirecekti. Ve ona sözde aşkı ilanımı ettiğimde  yüz ifadesinden kafasının karıştığı belliydi. Bana güvenecekti. Güven verecek her şeyi  yapmıştım değil mi? Sonuçta onun için kendimi aşmıştım. O laflara tava gelmemesi mümkün değildi. Beni istediğini söylediğini ve sarhoş olduğu için ona dokunmadığımı sanıyordu ve bu güvenmesi için büyük bir nedendi. Ona dokunmadığım doğruydu çünkü gerçekten beni  istemesini  istiyordum. Bunu gözlerimin içine bakarak söylemesini..

Neden beni istemiyordu? Neden bana güvenemiyordu? Tamam güvenilir olmadığımı kabul ediyorum ama ona güvenilir aşık adam imajını vermiştim sonuçta. Ne yaşamıştı ki bu denli dikenlerini çıkarıyordu bu kaktüs. Aslında umurumda da  değildi. Asıl onunla işim bittiğinde işte o zaman güvenmemeyi  öğrenecekti. Dünya böyleydi “ kendinden başka kimseye güvenme!” öğrendiğim ilk şeydi güvensizlik  duygusu,  bu dünyanın bana verdiği ilk dersti..

Hayatınızda güvendiğiniz ve kaybetmekten korktuğunuz biri yoksa zaman sizi kolayca acımasız birine dönüştürebilir. Hele ki intikam uğruna hayatınızı yaşıyorsanız!

Amy’nin sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Bana artık sıkıldığını söylüyordu. Sıkılmış mıydı gerçekten? Bu kız beni çok eğlendiriyordu. Günlerce onunla dalga geçip kavga edebilirdim. Sinirli halleri beni daha çok eğlendiriyordu. Onu  biraz daha sinir ettikten sonra üzerinden kalktım. Eğleniyordum ama onu da fazla zorlamak istemedim. Tamam kabul ediyorum aslında ben biraz zorlandığım için gitmesine izin veriyordum. Siyah çamaşırları beyaz teninin üzerinde o kadar güzel görünüyordu ki bu görüntü karşısında kim olsa zorlanırdı. Mükemmel bir fiziğe sahipti. Yerden çamaşırlarını toplarken duvara yaslanmış onu izliyordum. Saçları savruldukça yayılan hoş koku bütün odayı sarmıştı. Banyoya yöneldiğinde hafifçe tökezledi, bende otomatikman ona doğru bir adım attım ama düşmeden toparlayabilmişti. O banyoya girince bende üzerime rahat bir eşofman geçirdim. Tam mutfağa yönelecekken komidinin  üzerinde ışığı yanan telefonumu gördüm. Arayan Robert’tı hemen açıp “Söyle!” dedim.

“ Onları buldum Blood.” Bir anda olduğum yere çivilenmiştim sanki zaman durmuştu. Buna hazır mıydım? Onca yılın intikamını, babamın intikamını almak için hazır mıydım? Bu intikam hiçbir şeyi değiştirmeyecekti  belki sinirimi, öfkemi, kırgınlığımı geçirmeyecekti. Çocukluğumu, babamı bana getirmeyecekti. O kadını değiştirmeyecekti.. Bütün damarlarımın yandığını hissediyordum.  Ne pahasına olursa olsun onlarında canını acıtacaktım. Mutlu olmaya hakları yoktu! Benimde kaybedeceğim hiçbir şey yoktu.

Sesimin titremesine engel olarak “ Devam et” dedim. Artık kendimi hissedemiyordum. Yaşadığımı hissetmiyordum. Yaşayan ben değildim artık içimdeki sönmek bilmeyen intikam ateşiydi.. Ve beni tamamen ele geçirmişti. Evrimimin son evresini de tamamlamıştım artık ve o kadının kendi yarattığı canavarıyla karşılaşma vakti gelmişti. Verdiği tüm acıların karşılığını kat kat geri alacaktı. Ve o pislik herif.. Bende onun hayatından bir kadın çalacaktım.

“ İki yıl önce California’ya taşınmışlar. Çok yakınımızdaymış dostum gökte ararken yerde bulduk. İşimiz sandığımızdan daha kolay olacak..”

“ Sadede gel!”

“ Tamam, tamam. Bir kızı varmış annesiyle buraya taşınmışlar, başka kimseleri yok. Kadının bir moda evi var orayı işletiyor. Kızı da bu yıl senin gittiğin üniversiteye başlayacak , Ashley’in arkadaşıymış dostum  kız burnumuzun dibindeymiş. Aynı filmlerdeki gibi dostum inanabiliyor musun? “

“ Kes şamatayı Robert kızın adı neymiş?”

“ Hadi ama biraz kendimi kaptırıp heyecanlanmış olabilirim kim olsa aynı şeyi yapardı tamam mı bunda kızmanı gerektirecek bir durum yok dostum. Öyle bir ses tonuyla konuştun ki altımı ıslattım mı diye kontrol etmek zorunda kaldım.”

“ Sana kes şamatayı dedim lanet olası sinirlenmeye başlıyorum!”

“ Zaten sinirli değil misin? Bu sakin halinse sinirli halinle karşılaşmak istemem dostum, gerçekten. Neyse fazla uzatmayacağım kızın adı Amymone Thompson. Senden büyük bir ödül bekliyorumdostum bu kızı bulmak hiç kolay olmadı.”

Amymone thompson! Duyduğum isim beynimde yankılanırken telefonu yatağa fırlatıp yatağın kenarına oturdum. Başımı ellerimin arasına alıp saçlarımı karıştırırken “ Lanet olsun! Lanet olsun! Lanet olsun!” diye tısladım. Telefonu tekrar  alıp bir taksi çağırdım. Kızı bıraktıktan sonra geri gelmesini, kızdan para almamasını geri geldiğinde ona iki mislini vereceğimi söyleyip telefonu fırlattım. Bu kadarı fazlaydı. Bu resmen hayatın bana siktir çekişiydi. Kader bizi haberimiz olmadan birleştirmişti.. Ve ben hazırlıksız yakalanmıştım ama bu durumu değiştirmeyecekti. Amy’ye olan oyunumu nefret ve intikamla süsleyip daha eğlenceli bir hale getirecektim. İçimde nedenini bilmediğim bir acı vardı. Gözlerimi duvara kitlemiş bir şekilde olduğum yerde kaskatı oturuyordum. Bugüne kadar bütün duygulardan mahrum kalmıştım. Ve bundan sonrada mahrum kalacaktım. Amy’nin banyodan çıkmasıyla bakışlarımı ona çevirdim. Gözlerime baktığında yüzündeki öfkenin yerini masum bir korku almıştı. Bu halime şaşırmış olmalıydı. Haklıydı az önce ona gülerken şimdi.. Şimdi ne şekilde baktığımı bende bilmiyordum. İşimiz sandığımızdan kolay değil, sandığımızdan zor olacaktı! Hemen kendini toparlayıp kendinden emin, öfkeli halini aldı.

“ O gece James’e ne yaptın?” Lanet olası James’i mi merak ediyordu?  Hak ettiğini yaptım Amy.. Bir kıza rızası olmadan sahip olmaya çalışan o şerefsize hak ettiğini verdim. Böyle şerefsiz yaratıkların yaşamaya hakkı yoktu!

“ İcabına baktım.” Dedim, umursamaz bir tavırla. Boşta kalan eliyle saçlarını geri atarken

“ Ne demek icabına baktım, ona ne yaptın?”

“ Uzak bir yere gönderdim. Bir daha gelip seni rahatsız edemeyeceği kadar uzak.”

“ Bundan nasıl emin olabilirsin?”

Tanrım, bu kızın bu denli saf olması beni delirtiyordu! Sinirle ayağa kalkıp

“ Gelmeyecek dedim! Sana taksi çağırdım Amymone Thompson artık gidebilirsin!”

O lanet olası herifin soyadını tükürürcesine söylerken elimi uzatıp kapıyı işaret ettim. Amy’nin tek suçu babasının soyadını taşımasıydı. Şaşkın, korkmuş, kırgın bir ifadeyle gözlerimin içine bakarak “ Peki!” deyip odadan çıktı. Bakışları kendimi suçlu hissetmeme neden olmuştu. Neden içim sızlamıştı? Bir daha Amy’nin yüzüne bakma cesaretini kendimde bulamayacakmışım gibi hissettim. Amy dışarıya çıkmadan “ Annen bu geceyi Ashley’de  geçirdiğini biliyor..” dedim ve kapının kapanma sesiyle sıkıntılı bir of çektim. Hayır, Amy için endişelenemezdim! Kendim için bile endişelenmezken Amy’i düşünmek aptallıktı. Bu kız benim için sadece eğlenceli bir oyunken bundan sonra avıma giden yolda, avımı kafeslemem için kullanacağım bir yemdi..

Kendimi koltuğa atıp bir sigara yaktım. Düşüncelerimi  toparlamalıydım. Nasıl hareket edeceğime karar vermeliydim. Lanet olsun ki hiçbir şey düşünemiyordum. Amy’nin o adamın kızı olması planlarımı altüst etmişti. Bugün söylediklerimden sonra ona tekrar yaklaşmam epey zor olacağa benziyordu. Bir plan yapmam gerekiyordu ama ben şuan hiçbir şey düşünemiyordum.

Korna seslerini duyduğumda üçüncü sigaramı söndürüyordum. Taksiciye söylediğim gibi iki katını ödeyip kızı nerede indirdiğini sorduktan sonra üzerime polarımı kafamı toparlamak için yürüyüşe çıktım. Oyunumu kusursuz oynamalıydım.

MYSTERY GİRLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin