…YORUM VE VOTELERİNİZİ EKSİK ETMEYİN LÜTFEN. CESARETE İHTİYACIM VAR… :)
Çocuk bana doğru bir adım atıp, sağ elini bana doğru uzattı. “Seni hiçbir zaman incitmek istemedim, Amy. Bunu biliyorsun, değil mi? Lütfen bana bildiğini söyle.. Bana kızmadığını söyle… Ben.. ben sarhoştum ve.. ve seni istiyorum hepsi bu. Seni tanıdığım ilk günden itibaren seviyorum ama sen bana bir şans bile vermiyorsun, istemiyorsun ve ben.. neden anlayamıyorum?“ Başını iki yana salladı. Çok sarhoştu. O konuşurken dikkatle ona bakıyordum. Ne yapacağını, ne istediğini kestirmeye çalışıyordum ki.. “JAMES?!” son sözlerinden o olduğunu anlayabilmiştim. Ve artık sabrım taşmıştı.“ o günden sonra bir daha karşılaşmayacağımızı sanıyordum.“ İki adımda yanıma geldi-aramızda en fazla beş santim kalmıştı. Burnuma gelen kokudan öğürmemek için kendimi zorladım. Beni kollarımdan sıkıca tuttu. Sarsarak “Seni seviyorum diyorum!“ dedi. Sesi gittikçe yükseliyordu.“ Ben de seni sevmiyorum diyorum, seni istemiyorum ve kimseyi istemiyorum.“ Sesim oldukça yükselmişti. “Sen neden anlamıyorsun?“ derken biryandan da elinden kurtuldum. Arka arka yürüdüm kapıya çarpınca kapattığımı hatırladım. Oturduğumuz yer biraz ıssızdı. Annemde yoksa bizi duyabilecek kimse yok demekti.
***
İyice üstüme gelip bedenini bedenime bastırdı. Çığlık atıp onu ittirdim. Ama hiçbir işe yaramadı. Sarhoştu, güçlüydü ve amacına ulaşmak istiyordu. Artık aramızda santimlerde kalmamıştı. Bir elini eteğimin altında hissettim. Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Bende karşılık verirmişçesine yüzümü boynuna gömdüm. Gevşeyince boynunu ısırdım. Acıyla haykırarak elini boynuna götürdü, geriye doğru sendeledi. Kalan bütün gücümü toplayıp karnına sert bir tekme geçirdim. O düşerken ağzıma yayılan kan tadını tükürdüm – biran kendimi sonradan vampire dönüşen Bella gibi hissettim. O olsa keyifle ağzının kenarındaki kanı yalardı. Bense iğrenerek tükürmüştüm.- Verandaya doğru koştum. O kalkmadan eve girmek istiyordum. Beni ayak bileğimden tutup çekti. Çığlık atarak yere yapıştım. Bacaklarımı tutup üstüme emekledi. Artık hareket edemiyordum. “Bırak beni, James! Çok sarhoşsun.. pişman olacağın bir şey yapmak istemezsin. Lütfen.“ Kendine gelmesini umarak bağırarak söylemiştim. Yüzünü yüzüme yaklaştırıp “ Seni istiyorum, almazsam işte o zaman pişman olurum. Ve ben pişman olmayacağım. Bırak da tadını çıkaralım.“ deyip, kıkırdadı. Boğuk bir sesle sarsılıp üzerime yığıldı. Şaşkınlıkla onu ittiğimde Blood’un gülümseyen yüzünü hemen tanıdım. Elini bana uzatıp “ ense köküne sert bir darbe her zaman işe yarar.“ dedi. Elini tutup kalkerken “sanırım organları yer değiştirdi.“ deyip gülümsemesine karşılık verdim. “ İyi misin?“ diye sordu. “ Evet “ dedim. “ Evet, eve girip duş aldığım zaman daha iyi olacağım.“ Yerde yatan James’e bakıp “ O ne olacak? “ dedim. “ Sen eve gir, ben onu hallederim. Büyük ihtimalle uyanınca bir şey hatırlamayacaktır.“ Bir elini kaldırıp “ Sonra görüşürüz. “ dedi. Arkamı dönüp kapıya doğru ilerledim. “ Görüşmesek daha iyi. “ Dedim. Bende bir elimi havaya kaldırmıştım.
“ Hey.. az önce seni kurtardım.“ Kapının kilidini açtım . “ Teşekkürler “ diye bağırıp kapıyı kapattım ve kapıya yaslandım. Dışardan gelen homurdanma seslerini dinledim ama ne söylediğini anlayamadım. Ayaklarımı vura vura merdivenleri çıktım.
Sabahın ilk ışıklarıyla uyandım. Tekrar uyuma isteğiyle bir sağa bir sola dönüp durdum. Çabalarım sonuç vermeyince kalkmaya karar verdim. Ayaklarıma dolanan çarşafla verdiğim küçük savaşımda galip gelince, zaferle yerimden kalktım. Elimi, yüzümü yıkayıp kahve yapmak için mutfağa indim. Kahvemi yudumlarken blog’umada bir göz attım. Kapı çaldığında kahvemi bitirmiş annemin aldığı moda dergilerinden birini karıştırıyordum. Ashley “ Özür dilerim bebeğim, nasıl seni fark edemedim?! Nasılsın? Bak ben..ben üzgünüm.“ diyerek bana sarıldı. Geri çekilip yüzüne baktım gözleri dolmuştu. “ Özür dilemeni gerektirecek bir durum yok Ash. Bu senin hatan değildi.“ “ Yine de.. “ Konuşmasına izin vermeden onu içeriye çektim. “ Sakin ol tatlım, ben iyiyim.“ Bir kahve daha yapıp önüne koydum. Kahvesinden bir yudum alıp “ Bu sabah Blood’u gördüm, bana yetişip de seni kurtarmasa James’ın seni zorla becereceğini söyledi. Hiçbir şey sormadan, söylemeden hemen seni görmeye geldim. En baştan başlayıp hiçbir detayı atlamadan bana her şeyi anlatıyorsun. “
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MYSTERY GİRL
Ficção AdolescenteSevmek mi zor, yoksa onu üzeceğini bile bile ondan vazgeçememek mi?