Şuan ki durum yanlıştı. Amy kendinde değildi. Amy’yi üzerimden itip pantolonunu da üzerinden çekip çıkardım. Siyah iç çamaşırlarıyla baştan çıkarıcı görünüyordu. Yatakta kıvranıp iki büklüm hale geldi. Üzerini örtüp, uykuya dalmasına izin verdim. Buz gibi bir duşa ihtiyacım vardı. Duş almak için banyoya gidip üzerimde kalan pantolon ve iç çamaşırımı çıkardıktan sonra soğuk suyun altına girdim. Yarım saat oyalandıktan sonra anca kendime gelebilmiştim. Havluyu belime sarıp odama geri döndüğümde Amy’nin üstü açılmıştı. Tişörtlerimden birini Amy’ye giydirdim. Bu şekilde daha az baştan çıkarıcı hale gelmişti. Boxerımı giyip yatağın boş kalan tarafına kendimi atıp gözlerimi kapattım.
***
Şiddetli baş ağrısıyla uyandım. Ellerimden destek alarak doğrulup yatak başlığına yaslandım. “ Ahh.. Tanrım!” Daha önce başım hiç bu kadar şiddetli ağrımamıştı. Başımı ellerimi başımın arasına alıp dizlerime yasladım. Duyduğum homurdanma sesiyle yerimden sıçrayıp başımı kaldırdığımda, Blood yanımda neredeyse çıplak bir halde yatıyordu. Bir yandan çığlık atarken bir yandan da onu tekmeliyordum. Onun burada ne işi vardı? Bu hale nasıl gelmiştik? Dün gece neler olmuştu? Beynim çalışmayı reddediyordu. Blood tekmelerimi hissetmiyormuş gibi yarı uyanık bir şekilde kafasını kaldırıp “Hey, hey.. Tatlım sakin ol.” Sakin ol mu? “ Senin burada ne işin var ?” Diye, çığlık attığımda gülüp etrafına bakındı. Burası benim odam değildi. Birden içimi tuhaf bir korku sardı. “ Aman Tanrım! Neredeyiz? Ve benim burada ne işim var?” Hiçbir şey hatırlamıyordum. Gözlerim yanmaya başlamıştı. Blood yatakta dizlerinin üzerine oturup “ Ne yani sen hiçbir şey hatırlamıyor musun ?” Ben burada sinirden ağlamak üzereyim, o benimle dalga geçermiş gibi..
“ Sorularıma cevap vermeden bana soru sorma Blood!”
“Ah.. Peki, demek hiçbir şey hatırlamıyorsun.” Bakışlarını üzerimde gezdirip “ Yazık oldu.” Dediğinde nefesimin tıkandığını hissettim tuhaf bir acı ve utanç tüm bedenimi sarmıştı. Sesimi biraz alçaltıp “Ben neden buradayım Blood, dün gece neler oldu?” dediğimde ayak bileklerimden tutup beni kendine doğru çekti. O kadar hızlı çekmişti ki başımı yatak başlığına çarpmamak için ileriye ittiğimde ellerim çıplak göğsüne çarptı. O kadar sıcaktı ki ellerimi geri çekemedim. Ellerimin altında kaslarının seğirdiğini başımı kaldırıp yüzüne baktım. Gözlerinde tarif edemediğim bir derinlik vardı. Biraz daha bakmaya devam edersem hipnoz olacakmışım hissine kapıldım. Ellerimi geri çekip “ Ne yapıyorsun?” dedim, kendimi geri çekerken bacaklarımdan tutup biraz daha kendine yaklaştırdı. Şu anki durumumuz çok tuhaf görünüyordu. Önümde dizlerinin üzerinde oturmuş, bacaklarım onun iki yanında, kalkmamam için bacaklarımı tutuyordu. Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Görüntümüz çok utanç vericiydi.
Tekrar gözlerine bakıp “ Konuşmayacak mısın?” dedim.
Gözlerini kırpmadan “ Dün geceyle ilgili hiçbir şey hatırlamıyor musun gerçekten?”
Lanet olası neden sorularıma, soruyla cevap veriyordu? “ Beni öldürmeye mi çalışıyorsun Blood?”
“ Bu isteyeceğim son şey olurdu kaktüs.” Bakışlarını vücudumda gezdirip “ Hele ki dün geceden sonra..”
Yumruğumu omuzuna geçirip “ Bana eziyet etmeyi bırakıp neler olduğunu anlatacak mısın?” dedim “ Neden buradayım?” Artık soru sormaktan bıkmıştım. Bu seferde cevabını alamazsam bir tarafını kırmadan rahatlamayacaktım.
“ Dün gece seninle dans etmem için beni neredeyse sürükledin kaktüs. Sonra dans ederken beni yumruklamaya başladın, ve yatmak istiyorum diye çığlıklar attın.” Tanrım, resmen rezil olmuştum. Bunları sırıtarak anlatması utancımı dayanılmaz hale getiriyordu. Yanaklarımın alev alev yandığını hissediyordum. Biraz duraksadıktan sonra devam etti. “ Sonra üzerime yığıldın kaktüs, yani sızdın. Ve etrafta Ashley’yi göremeyince bende seni buraya getirmek zorunda kaldım.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MYSTERY GİRL
Ficção AdolescenteSevmek mi zor, yoksa onu üzeceğini bile bile ondan vazgeçememek mi?