BÖLÜM-5

158 12 2
                                    

“Sakin ol kaktüs. Sadece kemerini takacağım.” Dedi. Karizmatik gülüşlerini esirgemeden. Tanrıya şükür ölmeden tuttuğum nefesi bırakıp “ Kemerimi kendim takabilirim.” Desem de kemeri taktı ve arabayı çalıştırdı.

 

***

  Akşam yemeğimiz düşündüğümün aksine güzel geçmişti. Tabii Blood’la birkaç atışmamızı saymazsak. Blood hesabı bana ödetmemiş, kendi ödemişti. Cluba gitmek için arabaya bindiğimizde ilk işim emniyet kemerini takmak oldu.

“ Çabuk öğreniyorsun kaktüs.” Dedi, sırıtarak.

  Arabayı çalıştırdı. Ashley’le  Deion’da bizi takip ediyorlardı. Bir yanım bu gecenin bitmesini istemiyor, diğer yanım ise hemen eve gitmek istiyordu. Blood’la geçirdiğim zamanlar benim için tehlikeli olmaya başlamıştı. Onu gördüğüm zaman adeta beynim karıncalanıyordu. Düşünmeden hareket ediyor, resmen kendimi salak gibi hissediyordum. Onun yanındayken hissettiklerimi kendime bile tarif edemiyordum. Ne olursa olsun kendimi kaptırmayacaktım. Bu gece sondu zaten bir daha görüşmeyecektik. Arabanın durmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Düşündüğümden erken gelmiştik. Yada zaman benim için çok çabuk geçmişti. Arabadan indiğimizde Blood anahtarı havalı bir şekilde kapının önünde duran adamlardan birine attı. Adam başıyla onaylayıp arabaya doğru yöneldi. İçeriye girerken yan yana yürüyorduk. Ben ellerimiz birbirine değmesin diye endişelenirken, Blood aradaki mesafeyi kapatıp elini belime koydu. Şaşkınlıkla yüzüne baktığımda o kendinden emin bir şekilde etrafına bakıyordu. Hiçbir şey söylemeden elimi elinin üzerine koyup, tırnaklarımı eline batırdım. Kaşlarını çatıp bana baktığında, bende tek kaşımı kaldırmış tepkisini bekliyordum. Elini ovalayıp “Ne yapıyorsun?” dedi. Ashley ikimizin omuzuna tutup “Ee şimdi ne içiyoruz?” dedi. Sesi neşeli ve heyecanlı  geliyordu. Dönüp Deion’a baktım. Elleri ceplerinde gayet rahat bir şekilde “Ne içerseniz bana uyar, siz karar verin.” dedi.

Blood, “Herkes ne isterse içsin, neden hep birlikte karar veriyoruz?!”

“Aynen” Dedim. “Ben bir bardak bira alacağım.”

  Ashley yüzünde çarpık bir gülüşle, “Bira yok bebeğim, bu gece sert bir şeyler içeceğiz.” Blood’a dönüp “Amy’nin farklı bir şeyler içmesini istiyorum, bende denemediğim bir şey içmek istiyorum, ne önerirsin?” dedi. Blood çenesini kaşıtıp neşeli bir ifadeyle “Tekilaya ne dersiniz kızlar?” deyince Deion’da “İyi fikir, kim daha dayanıklı görelim.” Deyip, ellerini Ashley’nin beline doladı. Ellerimi iki yana açıp “ Tabiiki Ash daha dayanıklı bunu test etmemize gerek yok.” Dedim. Ashley mızmızlanarak “Oyun bozanlık ediyorsun tatlım, biraz eğleneceğiz sadece.”

 Hepsi bana bakınca kendimi baskı altında hissettim. Öyle bakıyorlardı ki, sanki dünyanın kurtuluşu vereceğim cevaba bağlıydı. Bu güne kadar biradan farklı bir içki denememiştim. Şimdiye kadar içtiğim biralarda sayılıdır. Ama hepsi bana öyle bakarken mızmız kız olmakta asla bana uymazdı. “ Tamam.” Dedim, sarhoş olup rezil olmamayı umarak. Bu gecenin çabucak bitmesini istiyordum. Tekilanın nasıl içildiğini, yani içenleri görmüştüm. Ama hiç denememiştim. Tedirgin bir şekilde bardağı aldım. Bu yüz ifademe de yansımış olmalı ki Blood omzumdan tutup beni kendine çekti. “Buraya gel kaktüs.” Dedi, bilgece bir tavırla. Boşta kalan elimi tutup başparmağımla işaret parmağımın arasına bir miktar tuz döktü. Tekrar bana bakarak “ Hadi.” Dedi, muzipçe gülerek. “Yala.” Bir an anlamayan boş bakışlarla yüzüne bakınca-ki daha üç saniye bile sürmeden- ani bir hareketle elime doğru eğilip tuzu yaladı. Şok olmuş bir şekilde gözlerimi kırpıştırıp ona bakarken kafasını kaldırıp “ Bu şekilde yapacaksın.” Dediğinde ağzımın açık olduğunu fark edip yutkundum. “ Ben zaten biliyorum.” Dedim, beceriksiz bir şekilde. Yüzümün kızardığını hissedebiliyordum. Gösterdiği şekilde yapıp elimdekini içer içmez ağzıma limonu tıkıştırdı. Ashley anlam veremediğim çığlık eşliğinde “Bu iyi bir başlangıç bebeğim.” Derken bende ekşimiş bir surat ifadesiyle limon kabuğunu ağzımdan çıkarıp güldüm. Bu sırada Blood’unda hafif bir tebessümle bana baktığını görebiliyordum. “ Dediğim gibi çabuk öğreniyorsun kaktüs.” Dedi, her zamanki çarpıcı gülüşüyle.

  Sanırım Blood doğru söylüyordu. Umduğumdan çabuk alışmıştım. Ve üçüncüyü de içtikten sonra eğlenceli gelmeye başlamıştı. Ashley ile Deion dans etmek için masadan ayrıldılar. Bende kendimi hafiften şarkının ritmine kaptırmış, olduğum yerde sallanıyordum. Blood parmaklarıyla masada tempo tutuyor, bakışlarımız arada birleşiyordu. Sanırım artık sarhoş olmuştum. Ashley gayet iyi görünüyordu. Ama ben artık ayakta durmakta zorlandığımı hissediyordum. Beceriksiz hareketlerle Blood’u dans etmek için kolundan çekiştirmeye başladım. Bu yaptığıma inanamıyordum. Ama içimdeki dans etme isteğini bastıramıyordum. Blood şaşkın ama hoşnut bir ifadeyle bakıyor gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Şuan bu kadar sersem olmasaydım gözlerine uzun süre bakmak imkansızdı. Bu haldeyken bile kalp atışlarımın hızlandığını hissedebiliyordum.

  Son hatırladığım dans ederken Blood’un omzunu yumruklarken “ Artık uyumak istiyorum!” diye, bağırdığımdı.

MYSTERY GİRLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin