Son hatırladığım dans ederken Blood’un omzunu yumruklarken “ Artık uyumak istiyorum!” diye, bağırdığımdı.
**
-BLOOD-
Amy’den gelen teklif üzerine tam saatinde onu almak için evin önünde durdum. Bu gece bizim için bir başlangıç olacaktı. Bekletileceğimi umarak geldiğimi anlaması için kornaya bastım. Daha iki dakika olmadan evden çıktı. Tuhaf bir şekilde hoş görünüyordu. Ama kıyafetlerini sevmemiştim. Bir kız akşam yemeğine giderken daha farklı olmalıydı. Daha özenli, etrafımdaki kızlardan gördüğüm kadarıyla.. Bitmek üzere olan sigaramı yere atıp onun için kapıyı açtım. Arabayı çalıştırmadan ona dönüp “ Çok hoş görünüyorsun.” Dedim.
Genelde kızlar bana bu gibi sözler söylerlerdi. Gözlerine bakarken iltifat ettiğim ilk kız olduğunu bilmesini istedim. Bu haliyle nasıl oluyordu da diğer kızlardan daha çekici gözükebiliyordu. Biraz duraksadıktan sonra beceriksizce “ Sende fena sayılmazsın.” Dedi, beni şaşırtarak. Bilerek mi yapıyordu? Yoksa gerçekten beni hoş bulmuyor muydu? Bu kız her hareketiyle, her sözüyle bende merak uyandırmaya devam ediyordu. Kemerini takmadığını fark edince gözlerimi ondan ayırmadan üzerine doğru eğildim. Bilerek gereğinden biraz fazla yakınlaştım. Bu kadar yakınken hiçbir kız bana karşı koyamazdı. Nefeslerimiz birbirine değerken bakışımı dudaklarına indirdim. İlk defa bir kızı öpmek için heyecanlanıyordum. Ani bir hareketle eliyle ağzımı kapattı. Kalp atışlarım hızlanırken yavaşça elini indirdim. “ Sakin ol kaktüs. Sadece kemerini takacağım.” Dedim. Gülüşüme engel olamadan, kemerini takıp hemen arabayı çalıştırdım. Yol boyunca hiç konuşmadı. Bende ona hiç bakmadan sürmeye devam ettim. Kalp atışlarımın normal ritmini bulması on dakikamı aldı. Farkında olmadan bana ilklerimi yaşatıyordu.
Yemekte nerdeyse hiç konuşmadım. Ashley şu çocuk da ne buluyordu, anlam veremiyordum. Yapmacık ve vıcık vıcık hareketleri beni sinir ediyordu. Tabağımla oyalanmayı bıraktığımda Amy yemeğiyle meşgul, Ashley ve Deion kıkırdayarak, çocuk gibi burunlarını birbirine sürtüyorlardı. Tiksinç bir ifadeyle onlara bakarken ikisi aynı anda dönüp “ NE?!” dediklerinde “ Yapmacık halleriniz beni benden alıp geri verdiğinde sersemliyorum.” Başımı iki yana sallayarak “ Hepsi bu!” dedim. Amy iki saniye açık kalmış ağızla bana baktıktan sonra gülmeye başladı. Masadan kalkmamamın tek nedeni Amy’di. Arabaya tekrar bindiğimiz de Amy hemen kemerini taktı. Aynı hareketi tekrarlamamdan mı korkmuştu? Bu kız beni güldürüyordu. “ Çabuk öğreniyorsun kaktüs.” Dedim.
Mekana geldiğimizde hiç konuşmamıştık. İçeriye girerken yan yana yürüyorduk. Birkaç kişinin onu süzdüğünü fark ettiğimde onu kendime çekerek elimi “ O benim!” dercesine beline sardım. Birkaç saniye sonra hissettiğim acıyla hızla elimi çektim. Tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. “ Ne yapıyorsun?!” dediğimde konuşmasına fırsat bırakmayarak Ashley aramıza daldı. Bu kızla yakınlaşmak hiç kolay olmayacaktı. Tepkileri gereğinden fazla abartılıydı. Ashley farklı bir şey içmek Amy’yede içirmek istediğinde tekila içmeyi önerdim.
Amy bardağında zehir varmış gibi bardağına bakıyordu. Bu güne kadar nasıl olurda biradan farklı bir şey içmemişti? Bu kız alışagelmişin dışında, ezber bozduran türdendi. Türünün son örneklerinden olduğuna da emindim, böylesine daha önce hiç rastlamamıştım. Bu yakınlaşmamız için bir fırsattı. Bende en iyi şekilde bu fırsatı değerlendirecektim. Omzundan tutup onu kendime çektim. Başparmağıyla işaret parmağının arasına bir miktar yalamasını söyledim. Şaşırmış iri gözlerle bana bakarken fazla sevimli görünüyordu. Elindeki tuzu ben yalayıp “ Bu şekilde yapacaksın.” Dediğimde, gözlerini hızla kırpıştırarak- bu haliyle daha da sevimli olmuştu. “ Ben zaten biliyorum.” Dedi. Hafifçe kekeleyerek. Sanırım onu heyecanlandırabilmiştim. Gösterdiğim şekilde içmeye devam etti. Hızlı kavraması, çabuk öğrenmesi hoşuma gidiyordu. Ashley’nin onaylayan çığlıkları eşliğinde içtiği üçüncü bardaktan sonra artık sarhoş olduğunu görebiliyordum. Ashley, Deion’la dansa kalktığında Amy’yi izlemeye devam ediyordum. Başını bir sağa, bir sola yatırırken hareket eden saçları, boynu, şarkıyı mırıldayan dudaklarına duyduğum istek beni biraz zorluyordu. Parmaklarımla masada ritim tutarken bakışlarımı dans edenlere yöneltmiştim ki, Amy koluma yapışıp beni çekiştirmeye başladı. Şuan aklımdan geçenleri bilse veya ayık olsa aynı şekilde davranır mıydı? Kesinlikle hayır! Bunları düşünmek tebessüm etmeme neden olmuştu. Amy’de bana karşılık verircesine güldü. Nadir rastladığım gülüşleri mideme kramp girmesine neden olmuştu. Bu haliyle bambaşka biri olmuştu. Ve ben bu halini daha çok sevmiştim.
Birden kafasını omuzuma yaslayıp ağırlığını bana verince belinden kavrayıp “ Hey.. İyimisin?!” dedim, onu kaldırırken yumruklarını omuzuma hızlı ve sık bir şekilde vurup “ Ben artık uyumak istiyorum.” Diye, bağırmaya başladı. Şaşkınlıkla kahkaha attım. Geriye doğru yalpalayıp düşüyordu ki son anda bir elimle belini, bir elimle bacağını zar zor kavrayabildim. Başı geriye doğru düşünce bayıldığını- yani sızdığını- anlayıp arabaya gitmek için kucakladım. Kapıda homurdanarak arabamın gelmesini bekledim. Göründüğünden daha ağırdı ve başı sürekli geriye doğru düşüyordu. Arabamın gelmesi iki dakika sürdü. Amy’yi ön koltuğa oturtup kemerini takarken elleriyle saçlarımı karıştırıp, çekmeye başladı. Ellerini yavaşça çekip onu izledim. Yemek yermiş gibi ağzını açıp kapatıyor, arada homurdanarak bir şeyler söylüyordu. Bu hareketiyle beni ne kadar zorladığından bihaberdi. Ellerini bırakıp doğruldum. Tekrar ellerini savurmaya başlayınca kapıyı kapatıp şoför koltuğuna geçtim.
Geldiğimizde arabadan inip önce evin kapısını açtım. Arabaya dönüp Amy’i tekrar kucağıma aldım, artık hareket etmiyordu. Başı omzumda soluklarını boynumda hissetmek içimi tuhaf bir şekilde huzurla doldurdu. İçeriye girip kapıyı kapattım. Amy evime getirdiğim ilk kızdı. Ve o bunu da bilmiyordu-ki söylesem de inanmazdı. Odama girdiğim anda omuzumda bir sıcaklık hissettim. “ Lanet olsun!” Koşar adımlarla Amy’yi yatağa bıraktım. Onun üzeri çok az bulaşmıştı. Bense- omzum, sırtım, boynum- mahvolmuştum. Tanrım berbat kokuyordum. Hemen üzerimdeki kusmuklu kıyafetleri çıkardım. Amy kıpırdanmadan onun kıyafetlerini çıkarmak için onu hafifçe doğrulttum. Üzerindekileri çıkarırken omurgası yokmuş gibi sürekli düşüyordu. İlk defa bir kızın kıyafetlerini çıkarıyordum. Genelde kızlar önümde soyunurken onları zevkle izler, sonra üzerimdekileri çıkarmalarına izin verirdim. Ama böylesi daha heyecan verici olmuştu. Son olarak bluzunu da çekip çıkardıktan sonra üzerime yığıldı. Başı tekrar omzumdaydı. Şuan resmen patlamaya hazır bir volkan gibiydim, kendimi zor zapt ediyordum. Tenime değen kadifemsi pürüzsüz teni tıpkı lavanta gibi kokuyordu. Bir elim sutyeninin kopçasında, bir elim saçlarında kokusunu içime çekerken göğsüme değen göğüslerini serbest bırakmak için sabırsızlanıyordum. Burnumu boynunda gezdirirken elimi belindeki gamzelere indirdim. Amy’nin aralanan dudaklarından çıkan inlemeyle kendime gelip, gözlerimi açtım. Böyle olmamalıydı. Şuan ki durum yanlıştı. Amy kendinde değildi. Amy’yi üzerimden itip pantolonunu da üzerinden çekip çıkardım. Siyah iç çamaşırlarıyla baştan çıkarıcı görünüyordu. Yatakta kıvranıp iki büklüm hale geldi. Üzerini örtüp, uykuya dalmasına izin verdim. Buz gibi bir duşa ihtiyacım vardı. Duş almak için banyoya gidip üzerimde kalan pantolon ve iç çamaşırımı çıkardıktan sonra soğuk suyun altına girdim. Yarım saat oyalandıktan sonra anca kendime gelebilmiştim. Havluyu belime sarıp odama geri döndüğümde Amy’nin üstü açılmıştı. Tişörtlerimden birini Amy’ye giydirdim. Bu şekilde daha az baştan çıkarıcı hale gelmişti. Boxerımı giyip yatağın boş kalan tarafına kendimi atıp gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MYSTERY GİRL
Novela JuvenilSevmek mi zor, yoksa onu üzeceğini bile bile ondan vazgeçememek mi?