Temmuz 1967
Sevgi yoksunu insanların sorunuydu; ya kimseye inançları yoktu, yada kandırılması kolay oluyorlardı. Kendine hiçbir zaman inanmamıştı. Koşulsuz seveceğine, inandırılan ailesinden dahi sevgi görmemişken, başkasından görmeyi beklememişti, hiçbir zaman. Küçük bir an için gerçekten birinin ona karşı bir şeyler hissettiğine inanmıştı.
Hissettiklerinde kuşku duymuştu. Emin olamamıştı. Kendisine baktığında gözlerinin neden yumuşadığını merak ediyordu. Ellerini tuttuğunda hissettiği hızlanan kalp atışlarını onunda hissedip hissetmediğini. Kendisininkileri onun dudaklarıyla buluşturduğunu hayal ettiğinde hissettiği acıyı ve utancı onunda hissedip hissetmediğini ya da tek bir dokunuşuyla, dokunduğu yerden elini çekse bile uzun süre hissedebildiği teninin içini yakışını onunda görüp göremediğini merak ediyordu.
Sanırım yanılmıştı. Çünkü gitmişti. Geleceğini söylediği halde gelmemişti. Bir daha gelmeyebilirdi. Bunu kabul etmek zor olmuştu olmasına ama artık dert etmiyordu.
Son senesinde notlarını yükseltmekten başka bir şey düşünmüyordu hem. Aklı başka şeylerle dolu olmamalıydı. Değildi de. Zihnini açık ve net hissediyordu. Her şeyi daha iyi görebildiğini, daha iyi anladığını.
Haplar işe yarıyordu.
Aldığı sakinleştiricilerin kaç tane olduğundan bazı günler emin olamıyordu. Matthew'in görmeyeceği bir yere saklıyordu. Gece vardiyalarına kaldığı zaman, gece eve vardığında hapların yardımları oluyordu. Hem sayelerinde aylardır tek bir panik atak bile geçirmemişti. İyi hissediyordu.
Jack kitapçı dükkanını büyütmeye karar vermişti ve Will'in yanında çalışmaya devam etmesini istemişti. Will için daha iyiydi, daha çok ders çalışma ve okuma imkanı da buluyordu.
Şubat 1968
Dersten çıkıp bahçede yürürken adımlarını atmakta zorlandığını hissetti bir an için. Tıp bölümüne doğru ilerlerken, Anthony'i kapıda görmesiyle adımlarını yönlendirdi.
Anthony Will'in ona yaklaştığını görünce gözlerini devirdiğini gördü Will.
"Will." Başıyla hafifçe eğilerek selamladı. Yanındaki arkadaşlarından uzaklaşırken Will ile yavaşça yürümeye başladılar.
Will koluna hafifçe vurduğunda, Anthony gözlerini dikti. "Daha yeni bir kutu xanax aldın."
"Bak tekrar doktora gidemem ya da eczaneden alamam. Şu sıralar-" Yutkunurken gözlerini kırpıştırıp aşağıya adımlarına baktı. "fazla stresliyim. Sadece yardımına ihtiyacım var."
Anthony Will'e gözlerini kısarak bakarken, "Will, biliyorsun eğer fazla kullanmaya başlarsan-"
"Biliyorum, sadece kendimi...iyi hissetmiyorum birkaç gündür ve çalışmaya ihtiyacım var." Gözlerini Anthony'e dikti. "Valium'a da hayır demem."
Anthony başını sallarken "Pekala ne yapabileceğime bakacağım." dedi kısılan sesiyle. Kendini suçluymuş gibi hissediyor, diye gözlemde bulundu Will.
Dudaklarını araladı fakat başkasını iyi hissettirmek için konuşmaya çalışmanın ne kadar yorucu olabileceğini hatırlayarak sadece kafasını salladı ve sessizce yürümeye devam etti. "Bu arada Matthew'i gördün mü?"
"Evet bir saate dersi bitecekti. Kimse onunla içmeye gitmediği için şikayet edip duruyordu."
Will hafifçe güldü. "Doğru." diye mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
flawed icarus | hannigram au
Fanfiction"Ne olursa olsun, bana geri dön." "Beni kimse ve hiçbir şey senden ayıramaz."