Kollarındaki ağırlığı düşünmemeye çalışarak hızlıca kapıdan içeri girdi. "Ne oldu?" Matthew'in Will'in yanağına vurup "Hey," diye seslenmelerine karşılık soluk alıp verdi sadece.
"Bilmiyorum," dedi bir süre sonra nefeslerinin arasından. Will'in göz kapaklarına dokunup göz bebeklerine bakarken kırmızılığı fark etti.
"Bir şey almış olabilir mi?"
Hannibal tek dizini kırıp dizlerinin üstüne yere otururken koltuğun kenarına Will'in saçlarına götürdü ellerini. Fakat dokunamadı, sadece yakınında tutarken donuk yüzüne baktı.
"Anthony'nin söylediğine göre ondan birkaç kutu ilaç satın almıştı."
Hannibal sertçe yutkundu. "Ne tür ilaç?"
"Xanax gibi," derken aldığı derin nefes alışverişi odada duyuldu.
Will'in bunu nasıl yapabileceğini aklı basmıyordu. Sebebinin kendisinin gitmesi olup olmadığını merak ediyordu fakat aklına düşen düşünceyle bir an hayalkırıklığıyla içi burkuldu. Öyleyse Hannibal'ı öpmesinin tek nedeni kendinde olmaması olabilir miydi? Uyuşturucuların etkisindeyken, ondan avantaj sağlamak gibi oluyordu. Kendini daha da kötü hissetti.
"Anthony ne zamandır ilaç satıyor?"
"Bu senenin başından beri demek doğru olur. Benim de pek onayladığım bir konu değil fakat paraya ihtiyacı olduğunu söylüyor."
Hannibal kaşlarını çatarken sinirle dudaklarını dişleri arasına alıp bırakırken ayağa kalktı yavaşça. "Ve Will'e satmasına izin mi verdin?"
"Will'in aldığından daha yeni haberim oldu Hannibal."
"Anthony söylemeyi mi unutmuş yani?"
"Bağımlı olabileceğini düşünmüyordu. Sadece Anthony'den değil belli ki. Anthony sadece iki defa sattığını söyledi ama arkadaşlarından da alıyormuş ki şimdi bu halde," dedikten sonra başını düşürdü.
Hannibal'ın gözleri Will'den hiç ayrılmamıştı. Ya tüm suçlusu Hannibal ise? Bu halde olmasının tüm nedeniyse? Will'i affedebilirdi lakin kendini affedebileceğinden şüpheliydi.
"Öyleyse bir tek Anthony satmıyor."
"Hayır." Mutfağa doğru gidip bardağa su koyduktan sonra geri yanlarına geldi.
"Başka kimden almış olabileceğini öğrenmem lazım."
"Öğrenip ne yapacaksın, daha yeni geldin. Hemen hapse atılıp okuldan atılmak mı istiyorsun?"
"Artık okulda değilim." Bakışlarını Will'den çekerken gergin bir iç çekti ve geriye doğru koltuğa oturup arkasına yaslandı.
Matthew de onu takip edip yan tarafına doğru koltukta oturduğunda, "Öyleyse niye geri geldin?" dedi.
"Buradaki sıhhiye bölüğüne gidip gelmem daha kolay." Ardından söylediğinden hızla pişman oldu. Gözlerini yumup başını Matthew'e döndürdü. Yüzüne bakarken, Matthew'in yüzündeki endişeyi ve şok ifadesini seçmişti. "Will'e söylemeyeceğine dair söz vermelisin."
"Hannibal-"
"Matthew lütfen," itirazını kabul etmeyeceğini gösteren bir hareketle başını eğdiğinde kaşlarını çattı. "Zamanı geldiğinde kendim söyleyeceğim."
"Ne zaman düşünüyorsun söylemeyi?" diye sorarken ses tonunda öfke belliydi. Hannibal Matthew'in Will'e gerçekten değer verdiğini o an daha iyi anlamış oldu. "Seçildiğin zaman mı? Seni savaşın ortasına attıkları zaman mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
flawed icarus | hannigram au
Fanfiction"Ne olursa olsun, bana geri dön." "Beni kimse ve hiçbir şey senden ayıramaz."