Hiç umursamayan yüz ifadesi aynı şekilde yine yüzüne yerleşmişti. Gerçekten böyle olmayı nasıl başarıyordu, nasıl bu kadar umursamaz olabiliyordu?
Hiç mi kendini farkında değildi? Etrafına bir kez baksa kaç kişinin hatta benim bile ona karşı bu zamana kadar olan utançlığım yok olup defalarca bakabileceğimi gerçekten farkında değil mi?
Bu zamana kadar onu görmek için her yolu deneyip bir kez bile utancımdan bakamadığım yüzünün güzelliğinden bahsediyorum.
Kimseye bakmıyor donuk gözleriyle etrafı izliyor öylece. Yine, her zamanki gibi.
Elini deri montunun cebine attı. Anlamıştım yine sigara paketini çıkaracaktı. Keşke bu kadar içmese ama içiyordu işte, yapabileceğim hiç bir şey yoktu.
Arkadaşı yanına gelip oturunca bakışlarını ona çevirdi. Bir şey konuşuyorlardı ama ona uzakta olduğum için duyamıyordum.
Gerçi niye bunu düşünüyorsam. Ben her zaman uzaktım ona. Hiç yakın olamadım, olmadım. Yanına kaç kız geldi kaç kişi ile çıktı defalarca hepsini bırakıp tekrar şu an oturduğu yerde tek oturdu.
Sanki bir şey arıyordu, birini. Öylesine biri değil de kendi için değerli olan birini arıyordu. Karşısına geçen herkese boş boş bakıyordu. Hayatı sorguluyor da onun gözlerinde cevap bulmak ister gibi.
Bunu nerden mi biliyorum:
1 hafta önce
Okulun girişinden girer girmez ilk işim yine onun her zaman oturduğu yere bakmak oldu.
Acaba bu gün gelmiş miydi? Bir haftadır, tamı tamına bir haftadır gelmiyordu okula. Hesabından bir fotoğraf paylaşmıyordu bir haftadır.
Normalde mutlaka bir kez atardı ama hiç bu kadar uzun süre atmadığı olmazdı.
Onu yine göremeyince sınıfıma çıkıp kendi köşeme sindim.
Hani bazı tipler olur ya her sınıfta mutlaka en arka köşede ya da orta sıralarda oturup derste ya da herhangi bir konuda sesi çıkmayan, sadece sınıfta biri yanına gelirse sohbet eden onun dışında sırasına kök salmış, asla ama asla kalkmayan, tek bir arkadaşı dahi olmayan kız. Heh! İşte o kız bendim. Daha doğrusu ben ve benim gibiler.
Dersin başlaması da bitmesi de bir şeyi ifade etmediği bir bitiş zilinin haberiyle çantamı da toplayıp çıktım okuldan.
Hiç bir zaman kulaklığı kulağına takıp yağmurun altında saatlerce yürüyen romantik kızlardan da değildim, hatta yağmurdan nefret ediyorum.
Akşamın gizemi beni hiçbir zaman cezbetmedi aksine korkuma korku ekliyor mesela.
Müzik zevkim yoktur, çalarsa serviste radyo dinleyerek geçiririm yolu yoksa da canıma minnet yolu seyrederek de eve ulaşabiliyorum.
Kitap okumak falan da bana göre değildir. Hayatım ders çalışmak üzerine kurulu ve tek amacım da hedefime ulaşmak.
Servise binmek için acele ederken çarptığım kişiye o kadar kötü çarpmıştım ki benim tek omzunda zar zor tuttuğum çantam ve çarptığım kişinin bir şeyi de çantamla birlikte yere düştü.
Kafamı kaldırıp özür dileyecektim. Yani ilk başta amacım oydu
"Özür di..."
Tabi eğer karşımda gördüğüm kişi
Artun olmasaydı.Dudağımı yalayıp kuruyan boğazımı ıslatıp tekrar baştan aldım. Hayır, elimin ayağımın titrediğini belli etmemem gerekiyor. " Özür dilerim." Hemen eğilip çantamı ve yere düşürdüğüm onun sigara paketini aldım.
Bunu hiç bıraktığını görmedim. Evet belki liseli hatta ortaokul son olan bütün ergenler içerdi ama onun kadar içenini hiç görmemiştim.
Zararlı olmasını geçtim zaten benim gözümde yeterince iyi biriydi bunu sigara içtiğinde dahi herkese kanıtlamasana gerek yok.
Kalbimin sesini duymaması için içimden deli gibi dua ediyordum çünkü kulaklarımda atıyordu resmen. Bir türlü tek omzunda taşımayı beceremediğim çantamı tekrar tek omzuma atıp paketi ona uzatacaktım ki o kalın, tok sesini duydum.
"Çantanla cebelleşmen bittiyse paketimi bana geri verecek misin?"
Tabi ki üzerimden asla eksik olmayan rezilliğimi de yok sayıp sana o paketi vereceğim.
Kafamı kaldırıp ilk defa bu kadar yakından baktım gözlerine.
Filmlerde kitaplarda olan afilli gözler değildi onun gözleri, normal sıradan gözler,.. tek fark benim ona bakmamdı. Ben onu sevdiğim için harika geliyordu o gözler ve bakışları.
Bana baktığında ise boş gözleri ilk defa bir şeyi anlamlandırmaya çalışır gibi bakıyordu. Sanki... Bir şey arıyordu orda.
Utanarak çektim bakışlarımı ve kafamı sallayıp paketi ona uzattım.
Elimden çekip alırken çok az da olsa elim eline değdiği anda buz gibi olduğunu hissetmiştim.
Uzun zamandır dışarda olmalı ki ancak bu kadar soğuyabilirdi. Hava zaten soğuktu ne derdi var ki bu kadar dışarda kalmanın.
Doğru düzgün okula gelmediğini biliyordum. Üstelik gelse bile bir kaç derse katılır daha sonrasında ise nerde olduğunu asla bulamazdım. Tabiri caizse yer yarılır da içine girerdi.
Ve ne gariptir ki malesef bunu tek fark eden bir ben değildim. Asla peşinden ayrılmayan yakışıklı avcıları da gayet farkındaydı.
O okulun ne o çok popüler çocuğu ne de artisti değil, evet herkese göre yakışıklıydı bu inkar edilemez ama bu okuldan birisi için gayet herkesle takılabilecek bir insandı eğer kendini insanlardan soyutlamasaydı. Onu bu kadar ulaşılmaz yapan herkesin gözünde de bu tavrıydı.
Asla ama asla kimsenin hiç bir şeyin umurunda olmaması.
Tabii... bir kişi hariç.
Siz: bu gün neden okulda yoktun? sadece çıkışta gördüm seni.
Çok geçmeden mesaj geldi
Huzur: biraz işim vardı. Sen yine okuldaydın her zamanki gibi.
Siz: benim malesef ki beni başıboş bırakan bir ailem yok.
Huzur: yanılıyorsun güzelim seni istediğin her şeyi yaptıracak biri var hayatında. Sadece sen ona bir türlü yüzünü göstermiyorsun.
Siz: bence böylesi daha iyi. Bak ne güzel sen hiç kimseden duyarım telaşı yaşamadan hiç bir sorun gütmeden istediğin her şeyi anlatacak birine sahipsin.
Huzur: evet... Asla ama asla bana yüzünü göstermeyen bir huzura.
Gülerek ekranı kapatıp servise bindim. İyiki utancımı yenip ona yazmışım ve iyi ki ona bana istediği her şeyi anlatacağı kadar güven vermişim.
Ona bu hakkı ben verdim. Beni görmeden içini boşaltabileceği, tanımadığı ve asla tanıyamayacağı biri olarak girdim hayatına tamı tamına bir yıl önce. Bir şekilde güvenini kazandım şimdi ise en yakın arkadaşının bile doğru düzgün bilmediği bir çok şeyi biliyorum onun hakkında. O beni tanımdan, yüzümü dahi görmeden.
Benim onu sevdiğimi bilmiyor, bunu umursamıyor bile. Zaten benim de ona anlatmaya niyetim yok.
Böyle gayet iyiyim ve her daim de böyle kalabilirim.
O mutlu olsun o içini sıkanı bir yere boşaltabilsin varsın beni bilmesin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
karanlık Gece
Short Storykim yanlızlık isterse burda. Kim yok olmak... yıkıldı bir dünya bizimle şimdi sıra yıkmakta. Asla olmaz dediklerimiz gelir hep başımıza, benimki de aynen öyle olacaktı o gece. Hiç olmaz dediğim şey geldi başıma.