7. bölüm

8 5 0
                                    

Siz: okula yeni gelmiştim daha

Siz: derse çok vardı, servisimiz yüzünden erken gelmek zorunda kalmıştım ve deli gibi yağmur yağıyordu.

Siz: herkes içeri geçmek için daha gelmeyen hademeyi bekliyordu, beyefendi de uykuda kalmış.

Siz: ben de baktım boş bir tane kamelya var geçtim oturdum oraya. Yanımda sadece bir tane hırka vardı onun beni korumasını bekliyorum aklımca.

Siz: çantamı arkaya yasladım ve oturdum kamelyaya.

Siz: aradan yarım saat geçti hademe hala yok.

Siz: sonra ben adamı beklerken kapıdan birden sen girdin.

Siz: baya da uzundun sanki o zamana kadar uzun erkek görmemişim gibi ne kadar uzun diye geçirdim içimden.

Siz: sen de geçip benim olduğum kamelyanın biraz uzağında açıktaki banka oturdun. Islak olmasına rağmen.

Siz: kusura bakma ama bir tarafının ıslanması bu kadar mı umurunda değildi?

Siz: neyse, gözüm bir şekilde sana daldı.

Siz: etrafta sadece öğrenciler vardı, önce bir etrafa bakındın sonra cebindeki paketi çıkarıp sigarayı ağzına götürdün ve ben hala seni izliyordum.

Siz: gözlerinin kenarı sürme çekmişsin gibi duruyordu ama bir gün aslında sürme çekmediğini kirpiklerinin sık olmasından öyle göründüğünü anladım.

Siz: sigara dumanını içine çekerken kısılan gözlerin tek çizgi gibi duruşunu, dumanın dudaklarının arasından süzülmesini, parmaklarının arasındaki sigarana kadar her saniyesi aklıma kazındı.

Siz: hani bazen bir şey olur da nefes almadan izledim dersin ya... işte öyle olmuştu tam da.

Siz: ben o gün nefes almadan seni izledim.

Siz: tek oturduğundan neden tek dedim ilk, sonra eline doğru düzgün almadığın telefonunun varlığından şüphe ettim.

Siz: o gün hademe geldikten sonra niye bilmiyorum kalkıp gittin ve sen giderken caddenin sonunda kaybolana kadar izledim seni.

Siz: o gün hiç aklımdan çıkmadın.

Siz: bir kaç gün gelmedin.

Siz: sonra bir gün yine aynı yerde senin gelmeni bekliyordum, bilmiyorum o günden sonra hep o kamelyada oturup senin gelmeni bekledim.

Siz: sonra sen geldin ve direkt okula girince içimden çok üzüldüm. Niye bu kadar üzüldüğüme anlam veremeyerek.

Siz: hangi sınıfta olduğunu öğrenmeye çalıştım ama sen yine gitmiştin.

Siz: bir gün sabah geç geldiğim bir zamanda yine yağmur yağıyordu.

Siz: koşa koşa içeri girip arka merdivenden çıkmaya karar vererek hızla merdivene yöneldim.

Siz: tam köşeyi döndüğümde sen ve arkadaşın pencerenin önündeki çıkıntıda oturuyordunuz.

Siz: benle o an göz göze gelince kalbim tekleyip öyle hızlı atmaya başladı ki sesini duyacağınızı bile düşündüm.

Siz: kalbim ağzımda sınıfa kendimi atmıştım. İşte o zaman anladım içimdekinin ne olduğunu.

Siz: ve o gün biz dersteyken sen sınıftan içeri girip sıraya oturduğunda içimden hem mutlu olup hem de defalarca bizim sınıfta olmaman için dua etmiştim.
(Gönderilmedi)

karanlık GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin