Bölüm 1

55 16 7
                                    

* Satırlarında kendinizden birşeyler bulabileceğiniz bir kitap olması dileğiyle ♥️

                              🌚

Daha önce çoğu kez kalbimin en acı şekilde kırıldığını, parçalara ayrıldığını hissettim ve bundan daha kötüsü olamaz die düşündüm ve her zaman daha da kötüsü oldu. Ne zaman bu son kırılışım desem de her defasında tekrar yere çakıldım ve kalbimin parçalara ayrılmasına izin verdim. Her ağladığımda daha güçlü kalktım ayağa yada ben öyle sandım. Etrafımdaki insanlara mutlu olduğumu gösterirken yüzlerine karşı gülümserken kalbimin acı dolu çığlıklarını sadece ben duydum. Bazende sanki hiç canım yanmiyormuş gibi kalbimin sesine kulaklarımı tıkadım.Ama yine günün sonunda şuan olduğu gibi tek başıma kaldım. Koskoca İstanbul'da kalabalığın içinde yanlız kaldım.

Ağlamamak için sıktığım çenem biraz sonra kırılacak gibi hissediyordum. Kafamı yukarı kaldırıp gözlerimi gökyüzüne çevirdim. Olmazdı şuan burda ağlayamazdım. İnsanların bana acıyarak bakmasından nefret ediyordum. Yanımda duran çantamı alıp neredeyse bir saattir oturduğum banktan kalktım ve yürümeye başladım. Etrafımdaki insanları görmüyordum şuan tek istediğim uyumaktı ve birdaha hiç uyanmamak. 

Gözlerim giderek dahada zorluyordu beni , artık gözyaşlarımı tutmaya halim kalmamıştı.
Alnıma düşen damlayla kafamı gökyüzüne çevirdim ve bir damla daha yüzümle buluştu. Gözlerimi kapattım hafifçe gülümsedim. Şuan tek ihtiyacım olan şey ağlamaktı ve yağan yağmur bunu bana hediye etmişti. Daha fazla tutamayıp gözyaşlarimi serbest bıraktım. Ve kalbimin acısını en derinden hissettim.

Yağmur hızlandıkça ağladım ve ben ağladıkça yağmur daha da hızlandı. Sanki benimle yarışıyor gibiydi. Etrafımdan geçip giden insanları görmüyor hatta hiç bir ses duymuyordum kalbimin sesinden başka.

Yağmur dinmisti , benim gözyaşlarımda . Ya da tükenmişti bilmiyorum. Kalbimi hissetmiyorum sanki biri çekip almış gibiydi. Atmıyordu. Ne hissettiğimi yada nasıl hissetmem gerektiğini düşündüm belkide hiçbir şey hissetmemek en iyisiydi.Belki o zaman canım acımaz dı.

Kafamı kaldırıp etrafıma baktığımda evimin önündeydim. Eski evimin. Bir zamanlar çok mutlu olduğum ev . Şimdi ise bana acıdan başka hiçbir şey hissettirmiyor du. Arkamı dönüp evin tersi yöne doğru yürümeye başladım. Neden buraya geldim ki. Yetmedi mi kırılıp parçalandığın, canın daha mı çok yansın istiyorsun. Acı eşiğini mi ölçmeye çalışıyorsun. Ayaklarıma söylenerek hızla ordan uzaklaştım. Cebimden telfonumu çıkarıp Ela'yı aradım. İkinci kez çalışta açmıştı

"Alo Ela" sesim titremişti .

"Lina iyimisin neden sesin öyle geliyor" anlamıştı işte. Zaten saklamaya da calışmamıştım.

"Evde misin yanına gelmek istiyorum"

" Gel tabi. Cafedeyim şuan sen geç eve bende hemen geliyorum"

Şuan tek gidebileceğim kişi Elaydı. Çünkü o ben istemediğim sürece soru sormaz anlatmam için zorlamaz di. Sadece yanımda olur ve iyi hissetmemi sağlardı.

İki sokak ötede olan Ela'nın evinin önüne gelmiştim. Apartman kapısını açıp merdivenlerden çıktım. Ela eski bir apartmanın çatı katında oturuyordu. Dışardan ne kadar eski görünse de evin içi çok güzeldi. Üniversiteyi kazandığımız da beraber tutmuştuk bu evi. Bir sürü güzel anımız vardı her köşesinde.
Kapıyı açıp içeriye girdim Ela daha gelmemişti. Çantamı vestiyere asıp sporlarımı çıkardım. Giriş kapısı direk salona açılıyordu. Karşıda tüm duvarı kaplayan cam vardı. Ve canım hemen önünde bir L koltuk ve küçük bir sehpa. Salonun sağ tarafında salonla iç içe olan mutfak vardı. Ve eskiden kaldığım odam.  Arada sırada gelip Ela da kalıyordum. Evden ayrıldığımdan beri odama hiç dokunmamıştı. Şimdi o kadar pişmanım ki evimi bırakıp gittiğim için. Salonun solunda küçük bir koridor vardı. Ela'nın odası ve banyo o taraftaydı.

LİNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin