Hekimoğlu'nun Dünyası 🌈

554 38 13
                                    

İçinde bir tutam delilik olmayan hayat, eksik bir hayattır.

Keyifli okumalar...
Hastane
İpek, işi başından aşkın bir şekilde hastane koridorlarında koşturup duruyordu. Teorik dersler, konsültasyonlar, poliklinik, toplantılar, evrak işleri derken dinlenmeyi unutmuştu. Hasta dosyası almak için bankoya gidip bankoya yaslanınca yorulduğunu farketti. Yorgun bir şekilde nefesini verdi.

İpek: Aysel ver bakalım bir dosya.

Aysel dosyaları inceleyip birini İpek'e uzattı.

Aysel: Buyrun hocam.

İpek dosyayı aldı. Gözü bankoda birikmiş olan dosya yığınına takıldı.

İpek: Bunlar ne?

Aysel söyleyip söylememek arasında kaldı. Sonra çekinerek de olsa söyledi.

Aysel: Hocam şey... Ateş hocanın hastaları.

İpek sinirlendi.

İpek: Bugün hiç poliklinik yapmadı mı?

Aysel: Hayır hocam.

İpek: Tamam Aysel.

İpek sinirle bankodan ayrıldı. Koridorda hızla ilerlerken elindeki dosyaya baktı. Hangisi daha iyiydi? İpek gibi kendini bu kadar çok yıpratmak mı yoksa Ateş gibi rahat davranıp yorulmamak mı? İpek derin bir nefes verip geri döndü ve dosyadaki hastanın bulunduğu muayene odasına girdi. Bütün sinirini bir kenara bırakıp gülümseyerek hastaya baktı.

İpek: Merhaba, nasılsınız.

Hasta: Yorgunum.

İpek derin bir nefes alıp verdi. O da çok yorgundu.

İpek: Anladım.

İpek hastanın dosyasındaki test sonuçlarını inceledi.

İpek: Test sonuçlarınız gayet iyi. Fiziksel bir probleminiz yok.

Hasta: Biliyorum. Daha önce gittiğim doktorlar da aynı şeyleri söyledi.

İpek dikkatini hastaya vermiş hastayı dinliyordu.

Hasta: 63 yaşındayım. Yıllardır hep bir şeylere yetişmeye çalıştım. Hep bir şeylerin peşinden koştum. İşime, aileme, arkadaşlarıma, çalışanlarıma hep zaman ayırdım ama kendime ayırmadım. Hep kendimi yordum. O zamanlar bu yorgunluğun sadece fiziksel bir yorgunluk olduğunu zannediyordum. Şimdi anladım ki bu yorgunluk ruhsal yorgunlukmuş. Fiziksel yorgunluk bir şekilde geçiyor ama ruhsal yorgunluk öyle değil. Ruhsal yorgunluğun telafisi yok. Zamanı geri alamıyoruz. Keşke alabilsek. Bu sefer en çok kendimi sever, en çok kendime zaman ayırır, en çok kendimi düşünürdüm.

İpek kadında kendini gördü. Sandalyesini kadına biraz daha yaklaştırdı.

İpek: Bunları hâlâ yapabilirsiniz.

Kadın acı bir şekilde gülümsedi.

Hasta: Evet kendimi sevebilirim, zaman ayırabilirim ama bazı şeyler için çok geç. Artık eskisi kadar sağlıklı değilim. Gençken ertelediğim şeyleri şimdi yapamam.

Kadının söyledikleri İpek'i etkilemişti.

İpek: O zaman sizde yapabileceğiniz şeyleri düşünün. Mesela sahile gidip deniz kokusunu içinize çekerek kısa bir yürüyüş yapabilirsiniz. Bu size iyi hissettirecektir.

Hasta: Tek başıma mı?

İpek: Siz güçlü bir kadına benziyorsunuz. Bence kimseye ihtiyacınız yok.

Bir Ateş&İpek Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin