Bebek-2

685 33 98
                                    

Yazarınız yoldan çıkan akademik hayatını toparlamaya çalıştığı için part-2 953165646 yıl sonra geldi çok sorry aşkolar ❤️

Keyifli okumalar...
Öğrenilebilen bir şey miydi sevgi? Yoksa bir çift gözde, avucunun içindeki elde, minicik bir bedenin kalp atışlarında spontane mi bulurdu insanı? Sevmeyi bilmemek bir eksiklik miydi? Yoksa insanın hayatındaki tek eksiklik sevmeyi anlamlı kılan birisine denk gelmemiş olması mıydı? Doğru insan kimdi? Hemen bulunabilir miydi? Yoksa insanlar sevmeyi anlamlı kılan birisine denk gelen kadar belli dönemlerden mi geçerlerdi? Gerçekten dibi gördüm, artık umudu kestim dediği dönemlerden. Her ne kadar sancılı olsa da belki de büyük bir şanstır bu. Çünkü kaybedecek pek de bir şeyinin kalmamasının cesareti sarar bütün benliği. Belki de bu cesaret sayesinde bulunur gerçek aşk, gerçek sevgi, gerçek dostluk... Bu yolculukta yanında sadece birini istersin. Güvende hissettiren, nefes olan, aşina olduğun birini... Ve o birinin kendin olman için sende eksik olan tek şey olduğunu fark edersin. Onun varlığıyla tamamlanırsın. Onun sevgisi, içindeki sevgiyi bulmanı sağlayacak pusula olur. Tıpkı İpek'in sevgisinin Ateş'in karanlığına uzanan el olması gibi. Ateş'in İpek'in sevgisine sarılarak aydınlığa erişmesi gibi. Ya da onlara sevginin hiç bilmedikleri bir boyutunu keşfettirecek olan minik ışıkları gibi. 

Mutfak
Ateş mutfakta kahvaltı için salatalık kesmeye çalışırken merdiven basamaklarından hemen birbiri ardına gelen ayak seslerini duydu. Adımların hızlı olması Ateş'i endişelendirdi ama uyarısını Ateş Hekimoğlu tarzında yapmayı tercih etti.

Ateş: Baştan çıkarıcı karizmama karşı koyamadığın için bir an önce yanıma gelmek istediğini biliyorum. Ama bebek doğana kadar libidona sahip çıksan iyi olur. Merdivenlerden düşmeni ikimiz de... Pardon üçümüz de istemeyiz.

İpek gülerek mutfağa girip Ateş'in yanağını öptü ve Ateş'in yanağına bulaşan ruju parmağıyla temizledi.

İpek: Sana da günaydın.

Kesme tahtasına uzanıp Ateş'in doğradığı salatalıklardan bir tane alıp ağzına attı. Ateş, tezgaha yaslanan İpek'i baştan aşağı süzdükten sonra aniden eliyle yüzünü kapatıp bağırdı.

Ateş: Ahh!

İpek panikle yaslandığı tezgahtan ayrılıp Ateş'in kollarından tutup neler olduğunu anlamaya çalıştı.

İpek: N'oldu?

Ateş'ten cevap gelmeyince İpek, neler olduğunu kendi yöntemleriyle öğrenmek için Ateş'in ellerini yüzünden çekmeye çalıştı.

İpek: Ateş iyi misin? İzin ver bakayım.

Ateş'in gözlerini açmamaktaki ısrarı İpek'i giderek endişelendiriyordu.

İpek: Korkutuyorsun beni!

Ateş: Güneş gözlüğü... Güneş gözlüğüne ihtiyacım var.

İpek: Evin içindeyiz farkında mısın?

Ateş ellerini yüzünden çekip İpek'e baktı ve İpek'in biraz önceki tonuyla karşılık verdi.

Ateş: Güneş mutfağımızda farkında mısın?

İpek'in hissettiği korku biraz önce duyduğu iltifatın bıraktığı etkiden daha yoğundu. Bu yüzden önceliği Ateş'ten sinirini çıkartmaya verdi.

İpek: Ateş sana gerçekten inanamıyorum! Biraz önce merdivenlerden hızlı indim diye söylenirken şimdi bu hamile hâlimle beni korkutuyorsun.

Bir Ateş&İpek Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin