𝒇𝒐𝒖𝒓𝒕𝒆𝒆𝒏

1.5K 192 54
                                    


neden bu kadar tatlisin ulan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

neden bu kadar tatlisin ulan



TELEFONUNU CEBİNE KOYDUN VE ADIMLARINI HIZLANDIRDIN. shinsou ile olan buluşmaya yaklaşık on dakika kalmıştı ve sen buluşmayı unuttuğun için evden biraz geç çıkmıştın şimdi ise ayakkabılarının bağcıklarını bile bağlamadan koşarak buluşma yerinize gidiyordun. onunla genelde diğerleriyle buluştuğunuz yer olan kafenin önünde buluşacaktınız.

"siktir çok geç kaldım!" homurdanarak saatine baktığında son üç dakikan kalmış olduğunu gördün ve koşuşunu biraz daha hızlandırdın. güzel, kafe görüş alanına girmişti! gözlerini hızlıca etrafta gezdirdiğinde büyük duvara yaslanmış bir figür fark ettin. o shinsou olmalıydı. onun yanına gitmeden önce duraksadın ve nefeslerini düzene sokmaya çalıştın. dört gün önce denkilerde seni en çökmüş halinde görmüştü. ne olduğunu anlamış mıydı bilmiyordun ama bunu deşelememeye karar verdin. zaten o günden beri ne denki ile ne de jirou ile görüşüyordun. hatta okula bile gitmemiştin.

dudaklarına hafif bir gülümseme yerleştirdikten sonra gayet sakin adımlarla shinsou'ya doğru yürümeye başladın. genç adamın elleri cebindeydi ve kafasını duvara yaslamıştı. çıkık olan adem elmasını çok net bir şekilde görebiliyordun. gözlerini shinsou'nun kıvrımlı boynundan alamamıştın. hafifçe yutkundun ve gözlerini kaçırdın. kahretsin, o çok etkileyici duruyordu!

"uhm... selam!" dedin yavaşça. shinsou sakince kafasını duvardan ayırıp gözlerini sana çevirdiğinde anlam veremediğin şekilde garip hissetmiştin.

"çok küçük duruyorsun." dedi shinsou. sen bir şey diyemeden aranızdaki boşluğu kapatıp hemen önüne geçmişti. burnun onun göğüsüne hafifçe çarpmıştı, çarpışmanın etkisiyle burnuna dolan o erkeksi koku başını döndürmüştü. aslında çok kısa değildin ama shinsou'nun yanında gerçekten ufaktın.

"ben kısa değilim," diye mırıldandın sadece. shinsou omuzlarını silkip geri çekildiğinde sessizce yürümeye başladınız.

"nereye gideceğiz?" şaşkınca shinsou'ya baktın. buluşmayı teklif eden oyken ne yapacağınıza karar vermemiş miydi yani?

" ee... bilmem?" shinsou başını yana çevirip sana baktı.

"nelerden hoşlanıyorsun?" bu soruyu beklemediğin için bir anda duraksadın. nelerden hoşlanıyordun? güzel yemekler yemekten, uyumaktan ve şansın olmayan kişilere aşık olup acı çekmekten hoşlanıyordun. kendi düşüncelerine güldün.

"nelerden hoşlandığımı tam olarak bilmiyorum. sen nelerden hoşlanıyorsun?" shinsou gözlerini senden ayırıp önüne baktı ve birkaç dakika sessiz kaldı. artık onun konuşmayacağını düşündüğünde konuşmaya başladı.

"kediler ve çocuklarla oyun oynamaktan hoşlanırım sanırım," merakla sana baktı. "kedileri seviyor musun?" heyecanla başını salladın. kedileri gerçekten seviyordun ama ailenin kedilere alerjisi olduğu için evine bir kedi sokamıyordun ne yazık ki.

"çok severim! ama ne yazık ki bir kedim yok. kendi evime çıkınca bir kedi sahiplenmeyi çok istiyorum." shinsou gülümsedi.

gülümsemesi çok güzel diye düşünmeden duramadın.

"seni bir yere götürebilir miyim? kedileri seviyorsan orayı da seversin." gülümseyerek başını salladın.

"tabi ki, hadi gidelim."

••

on beş dakika süren yürüyüşünüzün ardından pek fazla insanın olmadığı, büyük ve ferah bir ormanlık alana gelmiştiniz. etrafa büyülenmiş gibi bakarken bacağına sürtünen bir yumuşaklıkla hafifçe irkilerek geriye çekildin ama sırtın shinsou'nun bedenine çarpmıştı. shinsou hızlı refleksleriyle birden ellerini beline yerleştirince gözlerin kocaman açıldı ve shinsou'dan uzaklaştın.

"üzgünüm. bir anda korktum." mırıldandın ve demin bacağına sürtünen kediyi kucağına almak için eğildin. kedinin tüyleri simsiyahtı ve patilerini yanaklarına koyuyordu. ilgiye alışık bir kedi olduğu belli oluyordu. kıkırdayarak yanağındaki patiyi hafifçe öptün.

"shinsou! bunlar çok sevimliler!" heyecanla söyledin shinsou'nun kucağına atlamış iki kediye bakarken. şu an çok mutlu hissediyordun. öyle ki ne denki'yi ne de ona olan karşılıksız aşkını umursuyordun. tek umursadığın şey kucağındaki kediler ve senin moralini yerine getirmeye çalışan shinsou idi.

kocaman gülümsedin. shinsou ile tanıştığın ve bu kadar kısa süre içerisinde onunla yakınlaştığın için çok şanslıydın. sen kedilerle oynamaya devam ederken kalbinde garip bir hızlanma ve dudaklarında sıcacık bir tebessümle seni izleyen shinsou senin duyamayacağın bir tonda mırıldandı:

"sanırım bundan sonra sürekli seni mutlu etmek istiyorum."

☑ Good NightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin