𝒕𝒘𝒆𝒏𝒕𝒚

1.3K 169 202
                                    


yorum yapmayi unutmayin!!!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



yorum yapmayi unutmayin!!!



ZAMANIN DURDUĞUNU HİSSETTİN. bir çift göz dikkatle seni izlerken ve bir yandan senden bir cevap beklerken etrafındaki görüntü ve seslerin birer birer yok olduğunu hissediyordun. boğazın kurudu ve elini suya uzattın.

neden bu kadar garip hissettirmişti? daha önce de sana itiraf edenler olmuştu ama hiç böyle hissetmemiştin. peki neden shinsou senden hoşlandığını söyleyince kalbinin göğüs kafesini delip geçtiğini hissetmiştin?

sanırım cevabı çoktan biliyordun. sen de shinsou'dan hoşlanıyordun.

"(y/n)? son üç dakikadır aynı yere bakarak su içiyorsun. iyi misin?" shinsou endişeyle sordu ve elindeki şişeyi sakince alıp bir kenara koydu. sanki demin hiçbir şey dememiş gibi davranıyordu. bir dakika... yoksa dememiş miydi? bunlar senin hayal ürünün olabilir miydi?

şüpheyle kaşlarını çattın ve koluna hafifçe vurdun. hissetmiştin. eh, o zaman shinsou kesinlikle demin senden hoşlandığını açıkça söylemişti.

"shinsou..." diye mırıldandın yavaşça. shinsou hafifçe gülümsedi ve devam etmen için başını salladı.

"teşekkür ederim... neden diye sorma ama teşekkür ederim ve bir de şey... açıkçası şu an yüzüne bakmaya biraz utanıyorum çünkü bilirsin, mesajlaşmalarımız aklıma geliyor-"

shinsou kıkırdadı, "bu sorun değil (y/n). benden utanmanı istemiyorum," shinsou duraksadı ve sırıtarak devam etti. "ya da istiyorum. utanınca sevimli gözüküyorsun."

gözlerin genişledi ve dudakların hafifçe aralandı. eğer shinsou bu kadar açık sözlü olmaya devam ederse gün sonunda yaşayabileceğine pek inancın yoktu.

"(y/n), seni zorlamayı istemem ama yine de bir cevap bekliyorum ve kendini zorunlu hissetme lütfen. cevabın olumsuz da olsa bu bir sorun değil, seninle arkadaş kalmayı isterim." dudaklarında yumuşak bir tebessüm belirdi. shinsou'yu reddetmek ha? neden böyle bir aptallık yapasın ki?

"arkadaş kalmaya gerek yok shinsou. çünkü," onun daha önce yaptığını taklit edip dirseklerini masaya yasladın ve çeneni avuç içine koyup genişçe gülümsedin. "ben de senden hoşlanıyorum."

büyüleyiciydi. o an yaşadığınız an gerçekten büyüleyiciydi ta ki-

.
.
.

"mina biraz kenara kay onları göremiyorum!"

"şş sero kes sesini duyacaklar şimdi!"

"şey... onları böyle gizlice izlemek pek erkeksi değil-"

"kes sesini kiri shinsou'yu takip eden sendin!"

sinirlenemedin bile. dudaklarının arasından ufak bir kıkırtı çıkarken shinsou iç çekerek başını yan tarafa eğmiş ve arka masanızda oturup birbirine laf atan üçlüye bakmıştı.

"gerçekten... gizlice izlemeyi bile beceremiyorsunuz değil mi?" shinsou'nun cümlesine ilk tepki veren mina olmuştu. suçlu bir gülümsemeyle elini ensesine atıp sandalyesinde geri kaymıştı.

"ne izlemesi? arkadaşça oturuyorduk sadece..." gülerek arkanı döndün ve bir el hareketiyle onları yanına çağırdın.

"o kadar takip etmişsiniz gelin yanımıza oturun bari." sero geniş bir sırıtmayla yanınıza bir sandalye çekip otururken mina ile kirishima da gelmişti. kirishima suçlulukla elleriyle oynarken güldün. madem suçlu hissediyordu ne diye izlemişti?

"her şeyi dinlediniz mi?" üçlü aynı anda başlarını sallayınca iç çektin.

"evet ve sero bana on dolar borçlu!"

"neden?"

"çünkü ilk kimin itiraf edeceği hakkında bir iddiaya girdik ve ben shinsou dedim." sero homurdanarak cebinden parayı çıkarırken kirishima heyecanlı bir şekilde ellerini çırptı.

"dostum, duygularını sevdiğin kişiye doğrudan itiraf etmen gerçekten çok erkeksiydi!"

mina güldü, "shinsou senden hoşlandığını söylerken birden ağlamaya başladı."

kirishima hafifçe kızararak başını iki yana salladı, "bu benim suçum değil. böyle erkeksi şeyler görünce heyecanlanıyorum sadece." kirishima bir an duraksadı ve kocaman gülümsemesiyle elini sana doğru uzattı. doğru ya, onunla tanışmamıştınız bile ama bir şekilde kirishima'yı yakından tanıyormuş gibi hissetmiştin ve adını bile sorma gereği duymamıştın.

"oh bu arada ben eijiro kirishima! sizi dinlememiz pek doğru değildi biliyorum ama yine de..."

anlayışla gülümsedin, "sorun değil. ben (y/n), tanıştığıma memnun oldum."

mina seslice boğazını temizleyince hepiniz ona döndünüz.

"ee, şimdi siz sevgili misiniz?" duraksadın. siz sevgili miydiniz? yani shinsou senden hoşlandığını söylemişti ve sen de söylemiştin. sanırım sevgili sayılırdınız. omuz silktin.

"sadece arkadaş olmadığımız kesin." diye mırıldandı shinsou yavaşça.

"umm peki denkigile söylemeyi düşünüyor musunuz?" iç çektin. bir çocuk gibi denki ile o başka birisini seviyor diye sonsuza kadar küs kalamazdın ve kaldı ki ona olan hislerinin kalıcı olmadığını, shinsou'dan hoşlandığını anlamıştın.

"evet, elbette söyleyeceğiz sero onlar da bizim arkadaşlarımız. hatta... yarın benim evimde buluşabiliriz!"






bisi sorcam sizce nasil gidiyo?

ya sanki icime sinmeyen bi seyler var gibi hissediyorum ama hadi hayirlisi...

☑ Good NightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin