6

113 18 17
                                    

Ziyaretçi. Ziyaretçi. Ziyaretçi. Lütfen Emre olmasın. Lütfen. Lütfen! Bir iki dakika sonra kapı yavaşça aralandı. Gelen Zehra'ydı. Derin bir oh çekip yattığım yerden doğruldum. Her zamanki gibi yüzünde güller açıyordu. Hep mutluydu. Bazen onu kıskanmıyor değildim. Elinde çikolata ve bir paket meyve suyuyla gelmişti.

"Canım arkadaşım. Çok geçmiş olsun." Beni sıkıca sarmaladı. Şekerli bir parfümü vardı ama insanı rahatsız edecek türden değildi.

"Teşekkür ederim kuzum." Sarılmasına karşılık verdim. Teşekkür edip elindekileri aldım.

"Ee ne zaman okula geleceksin? Seni çok özledik. Yani ben, Emre ve diğerleri." Emre detayını vermesi hoşuma gitmişti. Ondan hoşlandığımı belli ediyordum zaten.

"Ben de çok özledim. Seni, Emre'yi ve diğerlerini."

"O zaman ben de içeri girebilirim." İçeri Emre girdi. Korktuğum başıma gelmişti sonunda. Olduğumdan daha çirkin halimle karşısındaydım işte. Ben buyum diye bağırmak istedim. Ona yazdıklarım tekrar tekrar beynimde dönmeye başladı. Yüzümün kızardığına emindim. Yer yarılsa da yerin dibine girseydim keşke. İstediğim tek şey bu konuyu Zehra'nın yanında açmamasıydı.

"Aa Emre. Hoş geldin."

"Hoş buldum. Nasılsın bakalım? Seni sedyede görünce çok endişelendim. Aslında daha erken gelmeyi düşünüyordum ama Zehra birlikte gelmek için bana mesaj atınca vazgeçtim."

"Düşündüğün için teşekkür ederim. Daha iyiyim bir şeyim yok. Aslında biraz da yanlış anlaşılmalara maruz kaldım. Yani ambulans işin içine girmeseydi de olurdu."

"Olsun. Önemli bir şey de olabilirdi."
Mahcup şekilde gülümsedim. İç sesim konuşup duruyordu.

"SALAK NEHİR. ÇOCUĞA NE SÖYLEDİĞİNİ HATIRLA. YİNE DE YANINA GELİP SENİNLE KONUŞUYOR."

"Sus." dedim iç sesime.

"Efendim?"

Zehra söylediğim şeye karşılık verince sesli şekilde konuştuğumu farkettim.

"İyi ki geldiniz diyorum. Benim için de çok iyi oldu."

"En kısa sürede okulda görüşmeyi diliyorum canım. Hasta ziyaretinin kısası makbulmüş. Biz gidelim artık. Sen de dinlen."

Emre'ye baktı.

"Şey, evet. Kendine çok iyi bak. Yollar bizi özlemiştir."

Tatlı şey. Yaptığım şeylere rağmen hala birlikte gideceğimizi söylüyordu.

1 haftalık tatilimin (!) ardından okula dönüş zamanım gelmişti. Hazırlanıp aynanın karşısına geçtim.

"Çok güzelsin kızım. Çok güzelsin. Olay çoktan unutulmuştur bile. Sen de unut. Hem yanlış bir şey yapmadın ki. Ortada küçük bir yanlış anlaşılma var. O da itiraf edeceğini falan söylemeseydi. Takma kimseyi. Harikasın sen."

Motivasyon konuşmamı yaptıktan sonra kapının önüne çıktım. Emre, elinde kulaklığıyla beni bekliyordu. Şaşırdım.

"Günaydın. Evinin önüne geldim ama yanlış bir şey yapmadım değil mi?"

Tabii ki yapmadın bebeğim. İstersen kapımın önünde yat.

"Hayır canım. Öyle şeylere takılacak biri değilim."

Gülümsedi ve kulaklığının tekini bana uzattı.

"Bugün de benden dinleyelim mi?"

"Olur. Neden olmasın? Zevklerimiz benziyor zaten."

Playlistini biraz karıştırdıktan sonra Hepsi-Olmaz Oğlan açtı. Şarkıya yüksek sesle eşlik etmeye başladı. Ben şok olurken kıkırdadı.

"Şaka yapıyorum."

Yolları uzata uzata gitsek de sonunda okula vardık.

" Benden kurtulamıyorsun. Sınıfına kadar takip ediyorum seni."

"Önce şunu sormalısın. Senden kurtulmak istiyor muyum?"

Dediğim şeye ben bile şaşırırken Emre şok oldu.

"Tamam o zaman."

Sınıfa birlikte girdik. Zehra bizi görünce gülümsedi.

"Hoş geldiniz. Sizi kıskanmaya başladım. Ben de mi yürüsem?"

Hayır tabii ki. Senin ne işin var kızım? Konu uzamasın diye gülümsemekle yetindim.

Eve gelince ilk işim bilgisayarımı penceremin önüne çekmek oldu. Ayağa kalkıp Emre'ye röntgen çekip tekrar bilgisayarın başına geçmek zor oluyordu. Hem belki pencereden pencereye bakışırdık. Kesin bakışırdınız Nehir aynen. O da yollarını gözlüyordu. Perdemi ve penceremi sonuna kadar açıp bilgisayarın başına geçtim. Acaba yandan nasıl gözüküyordum? Saçlarım çok tülerik duruyor muydu? Burnum çok mu uzundu? Düşüncelerime bir perde çekip Kerem'e mesaj attım.

"Iyy bu çirkin yaratık da kim? Aa Kerem'miş."

"Salak bücür. Kalbimi kırdığını falan mı düşünüyorsun? Ben senin gibi ota boka ağlamam."

Kerem'le didişirken Emre'ye bakmayı ihmal etmiyordum. Beni farkeder miydi acaba? Erkek olmasına rağmen ne kadar güzeldi.. O burnunu ısırmak istiyordum. Ruhum gidip yüzünü mıncıklarken kafasını pencereme çevirdi. Göz göze geldik! Hiç görmemiş gibi yaparak kafamı çevirdim. Başka bir şeyle uğraşıyor gibi yap Nehir. 1 yeni mesaj. Emre'den geldiğine emindim ama açmaya korkuyordum. 'Sapık kız. Odamı dikizlemeyi bırak.' yazdığını görsem hiç ama hiç şaşırmazdım. İmleci yavaşça mesajın üstüne götürdüm.

"Odanın şeklini mi değiştirdin?" Tekrar ona baktım. O da bana bakıyordu. El salladı. Ben de ona el salladım.

"Evet. Yenilik iyidir diye düşündüm."

"Bilgisayarını güzel yere koymuşsun. Böylece seni görebilirim."

"Neden beni görmek istiyorsun ki?" Yürek yedin yine Nehir, değil mi?

"Arkadaşımsın çünkü. Rahatsız olur musun?"

"Hayır. Ben de seni görmek isterim. Sen de benim arkadaşımsın sonuçta."

"Nehir. Yanlış anlamazsan bir şey sormak istiyorum. Bu akşam ailecek size yemeğe gelebilir miyiz?"

2 buçukta bölüm atmak mı? Ehehehe çıldırmışsın sen yazar. Bu bölümleri biraz yavan geçiriyorum. Henüz bazı şeyler için çok erken ama 30.bölümde falan final yapmayı düşünüyorum. Çünkü ilham perileri bana hiç mi hiç uğramıyor ;( Birkaç bölüm sonra aksiyonu, kaosu başlatıcam😛 Çok öpüyorum sizi. Cici kalın💋 Bideee vote ve yorum atmayı unutmayın. Çünkü bu yazarcık, sizinle var oluyor..

BALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin