18

58 8 32
                                    

Üniversiteye Yusuf olmadan gidip geliyor, ortama alışmaya çalışıyordum. Derslerim yoğundu. Ama öğretmenleri iyi dinliyordum. Eksik kaldığım yerlerde Yusuf'tan yardım istiyordum. Günler böyle gelip geçiyordu. Hayatım artık bir düzene girmişti. Kapı çaldı. Yerimden kalkmadım çünkü kimin geldiğini biliyordum.

"Aaa Yusuf! Bu ne güzel bir sürpriz. Hoş geldin."

Sürpriz falan değildi. Ben çağırmıştım ama annem abartıyı her zaman severdi. Acaba Yusuf ile yaşadığım anları bilse yine de güzel bir sürpriz olarak karşılar mıydı?

"Merhaba Defne Teyze. Nehir'in derslerde takıldığı yerler varmış. Yardım için geldim."

"Tabii canım geç içeri. Nehir odasında."

Yusuf'un ayak seslerini duyunca kapının arkasına saklandım. Odaya geldi. Gözleri beni arıyordu. Birkaç adım daha attıktan sonra kapıyı kapatıp dudaklarına yapıştım.

"Hoş geldin sevgilim. Seni çok özledim."

"Hoş bulduk canım. Ben de seni çok özledim ama ders çalışmamız lazım."

"Öyle mi?"

Elimi bacağına koyup yavaş yavaş yukarı çıkardım. Tabii ki böyle bir şey yapmayacaktım ama onu kandırmak, gözlerindeki arzuyu görmek hoşuma gidiyordu. Yaptığım hareket karşısında gözleri aniden benimkilerle buluştu. Libidosu çok yüksek bir kız olmaya başlamıştım. Yusuf üzerime doğru bir hamle yapmıştı ki kendimi geri çektim.

"Hadi ders çalışalım. Şu konuyu pek anlamadım."

Gözlerindeki hayal kırıklığını görebiliyordum.

"Çok kötüsün Nehir."

Kıkırdadım. Yusuf gerçekten ders anlatma konusunca becerikliydi. Öğretmen olmayı hiç düşünmüş müydü acaba?

"Yusuf, öğretmen olmayı hiç düşündün mü?"

Gözlerinden hüzün perdesi geçti.

"Çok istiyordum. Ama annem izin vermedi."

Belli ki bir yarası vardı. Üstüne gitmek istemedim. Biraz ders çalıştıktan sonra annem içeri girdi.

"Yusuf, Nehir'in yaptığı kurabiyelerden yemek ister misin?"

Çikolatalı kurabiye yapmaya bayılırdım. Gerçekten çok lezzetli oluyordu.

"Ben getiririm anne."

Yerimden kalkıp mutfağa geçtim. Saklama kabını açar açmaz etrafı kurabiye kokusu sardı. İki tabağa koyup odama geri geçtim.

"Al bakalım. Acaba beğenecek misin?"

"Elinden zehir olsa yerim güzelim."

"Şımarıyorum ama."

"Bir şey olmaz."

Okulda derslerim bitmiş, kampüste oturuyordum. O an gözümün önüne eskiler geldi. Zehra, Samet, Emre.. Bir yeri kazanabilmişler miydi? Acaba şuan ne yapıyorlardı? Kaldırımda sarı saçlı bir kız küçük kediyi seviyordu.

"Acıktın mı sen bakalım? Benim gibi yeni misin buralarda?"

Kızın sesi çok tanıdık geldi.

"Saçmalama Nehir. Zehra nasıl burada olsun?"

Kendi kendime konuşurken kedi kaçtı. Kız da arkasından bağırmaya başladı.

"Gel buraya yaramaz!"

BALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin