Bırakmalısın beni Emre. Bırakmalısın. Ben sana tekrar bağlanmamalıyım.
"Seni istemiyorum. Bırakmak zorundasın."
"İstemeyebilirsin. Seni rahatsız etmeden hep arkanda olacağım."
Gözlerimi devirip yanından geçtim. Eve yürümeye başladım. Neden bana bunu yapıyorsun Emre? Kapının önüne gelip ceplerimi yokladım. Anahtarım yoktu.
"Siktir ya."
Kapıyı çaldım ve annem açtı. Gözlerindeki endişe gözle görülür derecedeydi. Hiç beklenmedik şekilde kollarını bana sımsıkı sardı.
"Nerdesin sen?"
Dudaklarının arasından titrek kelimeler döküldü.
Annemin sarılmasına karşılık verirken kapının ardından Yusuf geldi. Eve gelmiş, beni bekliyordu. Onu görünce annemin kollarından ayrıldım.
"Ne işin var burada?"
İçimi öfke kaplamıştı. Beni arabadan indirişi gözlerimin önünden gitmiyordu.
"Seni çok merak ettim Nehir. Nerdeydin?"
"Evimden hemen git."
Annem bize şaşkın şaşkın bakıyordu.
"Nehir? Ne oldu kızım? Yusuf senin için çok endişelendi."
"Endişe mi?"
Neşeden uzak, ufak bir kahkaha atmıştım. Annemin yüzüne bakarak sözlerime devam etti.
"Biliyor musun anne? Yusuf beni gecenin köründe arabasından indirip sokağa bıraktı. Hem de ben deliler gibi ağlarken."
Annemin yüzünden önce şaşkınlık sonra öfke geçti.
"Ne dedin ne dedin? Seni sokakta mı bıraktı?"
Gözlerini kısmış bana bakıyordu. Patlamaya hazır bir volkan gibiydi. Daha sonra Yusuf'a döndü.
"Doğru mu duyuyorum? Bir de utanmadan evime gelip kızımı mı aradın?"
"Defne Teyze beni de dinleyebilir misin?"
"Defol!"
Annemin çığlığı bütün mahalleyi ayağa kaldırmıştı.
"Seni haysiyetsiz, şerefsiz köpek!"
Yusuf'un yanına gidip yakasına yapıştı. Daha sonra sürükleyerek kapı dışarı etti.
"Nehir. Okuluna geleceğim konuşalım lütfen."
"Hala konuşalım diyor. Git!"
Yusuf kapı dışarı edildikten sonra içeri girdim. Hemen arkamdan koşarak annem geldi. Neler olduğunu tek tek anlattım.
"Gel. Yat bakalım dizime."
Annemin yanına yaklaşıp dizine yattım. Elleri, saçlarımda dolanıyordu.
"Üzüyor mu seni bu insanlar? Ben kızımı üzmelerine asla izin vermem."
Huzurun verdiği mayhoşlukla gözlerimi kapattım.
"Benim güzel kızım, canım, bitanem. Sen üzülme. Sana gelecek olan bana gelsin."
Artık gerçekten yorulmuştum.
"Anne, ben mutlu olabilecek miyim?"
Gözlerimi açmadan konuştum. Annemin yüzümde gezen gözlerini hissedebiliyordum.
"Tabii ki olacaksın. Daha küçücüksün, gençsin sen. Evleneceksin, çocukların olacak. Bir kocan, çok huzurlu bir evin olacak. Sonra babanla ben yaşlanmış olacağız. Ben torunlarıma ördüğüm yelekleri getireceğim. Birlikte yemekler yiyeceğiz, güleceğiz. Tamam mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAL
Teen Fiction"Senden nefret ediyorum." Yüzüme yapışan saçlarımı geriye doğru ittirdi. Parmakları yüzümdeki gözyaşlarını sildi. "Beni seviyorsun. Çok hem de."