20

60 8 19
                                    

Karşımdaki adamla konuşmaya çalıştım.

"Emre, sen misin? Neden beni bıraktın korkak?"

Bağırıp çağırmak için ses bulamıyordum boğazımda. Sonra saçlarına dokunmak istedim. Bir anda yok oldu. Hayal mi görüyordum?

"Şizofren mi oldum ben?"

Yan dönüp yatmaya başladım.

"Hanımefendi uyanın! Ne yapıyorsunuz burada böyle?"

Tanımadığım bir adamın sesiyle uyandım. Yüzüme kumlar yapışmış, saçlarım birbirine girmişti. Sahil güvenlik ekibi kafamda dikilmiş bekliyordu.

"Yahu tamam içiyorsun da ne diye uyuyorsun? Evin mi yok?"

Yerimden hızlıca kalkıp üstümdeki kumları silkeledim.

"Kusura bakmayın, çok özür dilerim. Uyuyakalmışım."

"Farkettim. Git hadi. İnsanlar gelecek şimdi."

Devletin sahilinden beni mi kovuyordu?

"Ben insan değil miyim ulan? Burası senin özel mülkün mü? Beni nasıl devletin sahilinden kovarsın?"

Adam benimle uğraşmak istemezcesine homurdandı.

"Hadi bacım hadi."

Ben ona ters ters bakarken o, bakışlarımı hiç umursamadan arkasını dönüp gitti.

"Koca göt."

Sahilden çıkıp yol boyunca yürümeye başladım. Perişan haldeydim. Annem ve babam büyük ihtimalle her yerde beni arıyordu. Telefonumu da denize atmıştım.

"Ne kadar aptal biz kızsın sen ya."

Bir an önce eve gitmem lazımdı. Bir otobüs durdurup evimin olduğu semte gittiğini gördüm. Para ödemediğim için şoför dikiz aynasından bana bakıp duruyordu. Yaşlı gördüğüm bir teyzenin yanına gittim.

"Pardon. Bana yetecek otobüs paranız var mı acaba?"

Teyze üstüme başıma baktı. Perişan olduğumdan para vermek istemedi.

"Bu üstünün başının hali ne kızım?"

"Şey.."

Bir yalan bulup kendimi acındırmam gerekiyordu.

"Dün gece evime dönerken bir hırsız karşıma çıktı. Çantamı ve cüzdanımı almak istedi. Ama ben vermemek için direndim. Beni dövdü."

Gözlerime hüzün yerleştirdim. Otobüste kalan insanların şaşkınlık nidalarını duyuyordum.

"Vah, bahtsız yavrum. Al bakalım."

Cüzdanından biraz para çıkarıp verdi.
Kadına minnetle teşekkür ettikten sonra parayı şoföre verip yerime geçtim.

"Çok teşekkür ederim teyzeciğim. Allah tuttuğunuzu altın etsin."

İneceğim durağa gelince teyzeye tekrar teşekkür edip otobüsten indim. Bu yalanı annemlere de söylemeliydim. Kafamdaki tilkiler kuyruklarını birbirine değdirmeden dönerken birine çarpmanın etkisiyle hepsi durdu.

" Yavaş be hayvan! Önüne baksana!"

Kafamı ovuşutururken konuşuyordum.

"Asıl sen önüne bak. Cadde burası cadde!"

Sinirden deliye dönerken ani şekilde kafamı kaldırdım. Karşımda Emre vardı. Büyük buluşma. O da beni görmeyi beklemiyordu ki ağzı şaşkınlıktan açıkta kaldı.

"Ne-hir?"

İsmimi heceleyerek söylemişti. Yüzümü anında indirip hızlı şekilde yürümeye başladım.

"Dur! Gitme!"

Adımlarını duyuyordum. Çok yakınımdaydı. Artık daha hızlıydım hatta resmen koşuyordum. O da koşmaya başlamıştı. İnsanlar bize bakıyor, bazıları onlara çarpmamam için bana yol açıyordu. Yetişti, kolundan tutup kendine çevirdi.

"Sen gerçekten Nehir'sin. Nerdeydin? Ne oldu sana?"

Cevap vermeden duygusuz şekilde yüzüne baktım.

"Cevap versene!"

Bağırmasından dolayı irkilmiştim.

"Özür dilerim. Seni korkuttum mu?"

Kolumu elinden kurtarıp ona cevap verdim.

"Bana bağırma ve dokunma hakkını nereden buluyorsun? Sanane? Neredeysem neredeyim. Çok önemsiyor olsaydın o zaman yanımda olurdun. Şimdi git ve sevgilinin arkasında saklan."

Anlamsız bakışlarla bana bakıyordu.

"Sevgilim mi? Benim sevgilim kimmiş?"

Bilmemezlikten gelmesi beni daha da sinirlendiriyordu.

"Zehra. Aptal ayaklarına yatma. Her şeyi biliyorum."

"Zehra kim Nehir? Lisedeki çingene kızdan mı bahsediyorsun? O Samet'le sevgiliydi. Fotoğrafımızı annenlere gönderen Samet'miş. O ruh hastası ve saplantılı bir çocuk. Sana karşı saplantılı."

"Bunları bana Zehra anlattı zaten."

Samet'in bana saplantılı olması garip gelmişti.

"Biliyor musun Nehir? Samet benimle sevgili olduğun için seni öldürecekti. Küçük bir okul çocuğu der geçersin değil mi? Ama değilmiş. Senin yokluğunda onu akıl hastanesine kapattırdım. O gün neler yaptığımı duymak ister misin?"

Bir yanım deli gibi öğrenmek isterken bir yanım istemiyordu. Öğrenmezsem, pişmanlık içinde ölebilirdim.

"Anlat."

Derin bir nefes aldı.

"Annen benimle konuştuktan sonra eve girdim. Babam da beni bekliyordu. Kapıdan girer girmez sağlam bir tokat yedim. Dudağım patladı. Sonra beni evin arka tarafından çıkarıp arabaya bindirdi. Onun memleketine gittim ve orada kalmaya başladım. Her şey çok zordu. Telefonum, bilgisayarım yasaktı. Zaten köyde internet de çekmiyordu. Seni çok merak ettim. Birkaç kere babamın telefonuna ulaşmaya çalıştım ama girişimlerim dayak olarak geri döndü. Sonunda telefonu aldım ve hemen seni aradım. Numaran kullanılamıyormuş. Tumblr yükleyip sana mesaj attım. Her şeyi anlatacaktım. Cevap vermedin. Her gün, her saniye seni düşündüm."

O da benim gibi yokluğa terkedilmişti. Gözlerine baktığımda dolduklarını gördüm. Mesafemi korumalıydım. Anlattıklarını hiçe sayıp buz maskemi taktım.

"Burada ne işin var Emre?"

"Babam.. Vefat etti Nehir. Trafik kazasında onu kaybettik."

Çocuk gibi ağlamaya başlamıştı. Şaşkınlık içinde ona bakarken ne yapacağımı bilemedim. Elimi omzuna götürüp sıvazlamaya başladım.

"Başın sağ olsun.."

"Anneme ben bakmak zorundayım. Tekrar o semte dönemezdim. Biz de buraya geldik. Neden buraya geldiğimi hep sorgulardım. Nedeni karşımda duruyormuş meğer."

Kavurucu gözleriyle bana baktı. Kendine çeken bir aurası vardı.

"Nehir. Lisede de bunun farkındaydım. Lise öncesinde de. Sen benim kaderimsin."

Hayır diye bağırmak istiyordum. Hayır! Eğer benim kaderim sen isen Yusuf ne olacaktı? Gerçi ne kadar pişman olsa da beni yarı yolda bırakmıştı. Bir kere elimi tutmuş olsa da o eli tekrar bırakmamaktaydı mesele.

"Çocukça şeyleri bırak artık Emre. Bora Amca'nın ölümüne gerçekten çok üzüldüm. Kendine iyi bak. Görüşmemek ikimiz için de iyi olur."

Emre durgun durgun bana bakıyordu.

"Ben seni tekrar bulmuşken bırakır mıyım Nehir?"

Heeeeyyy. Ben geldim. Emre bebeğime kıyamadım.. O benim ilk göz ağrım😭 Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Hatta elinizden geldiğince her satıra yorum bırakın. Öpüldünüz💋❤️

BALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin