2 YIL SONRA
"Günaydın tatlım."
"Günaydın bitanem. Bugün üniversitenin ilk günü. Keyifler nasıl bakalım?"
"Hiç sorma aşkım ya. O kadar heyecanlıyım ki."
Sonunda benden bir bok olmuştu. Artık ben de psikoloji öğrencisiydim. Yusuf bana çok destek olmuş, revan olmuş psikolojimi düzeltmişti. Bununla kalmamış bana derslerim için de çok yardımcı olmuştu. 1 buçuk yıllık sevgilimdi artık. Ailem de onu kabul etmiş, aileden biri saymıştı.
"Bugün seni ben bırakayım okula. Hem öğretmenlerimi de görmüş olurum. Tanıdığım olduğunu söylerim ve sana yardımcı olurlar."
Ona aşıktım. Aşkın ne olduğunu öğretmişti bana. Emre'yi ise varlığıyla unutturmuştu. Ailemden rica edip telefonumu aldırsa da sosyal medya hesaplarımın hepsini kapatmış, numaramı değiştirmiştim. Geçmişten kimseye takılı kalmıyordum. Annem ve babamla aram düzelmişti. Artık hayatımda Yusuf, annem ve babam vardı.
"Düşünmen yeter güzel kalpli sevgilim."
"O zaman yarım saate kapındayım."
Aramızda yaş farkı olmasına rağmen beni kaldırabiliyordu. Söylediğine göre yaşıtlarımdan daha olgundum. O, dokunmadan da sevilebileceğini öğretmişti. 1 buçuk yıl boyunca ne kötü bir girişimi olmuş ne de teklif etmişti. Beni küçük bir kız çocuğu gibi seviyordu. Bana masallar okuyor, saçlarımı okşuyordu. İçinden geldikçe avuç içlerimi ve yara izlerimi öpüyordu. Evet, bileğimde yaralar vardı ama varlığını hissettirmiyordu. İşte. Artık insanların karşısında çok güçlü bir Nehir vardı. İstediğini alan, çocukça şeylerden uzak duran bir Nehir. Kimseye bel bağlamayan, kendi ayakları üzerinde durabilecek bir Nehir. Sevgiyi yalnızca Yusuf'tan beklemeyip kendini seven bir Nehir. Taşındıktan sonra tamamen kendime ve derslerime odaklanmıştım. Yusuf ile beraber ders çalışıyorduk. Bana bilmediğim konuları anlatıyor, böylece ek ders almamdan kurtarıyordu. Sürekli evimize geldiğinden ailem onu çok sevmişti. Yavaş yavaş hazırlanıp evden çıktım. Yusuf yarım saate dese de beni 45 dakika önceden beklerdi. Yine kapının önündeydi. Kapıyı açıp arabaya bindim.
"Hoş geldin bitanem."
Elimi avucunun içine alıp bileğimdeki yara izini öptü.
"Bu iz olmasaydı, bugün yanımda olmazdın."
Kendimi çok özel ve değerli hissediyordum. Söyledikleri çok güzeldi. Elimi sakallı yüzüne götürüp yanağına bir öpücük kondurdum.
"Bebek gibi kokuyorsun."
Tabiri karşısında güldüm.
"Hadi gidelim artık. İlk günden geç kalmak istemiyorum. Senin tarafından torpilli olabilirim ama kendimi kötü hissederim."
"Hayır kendini kötü hissetme. Hemen yola çıkıyorum."
Müzikçalara dokunup rastgele bir şarkı açtım. Yusuf arabayı sürerken bir yandan da dans ediyordu. Ben de ona eşlik etmeye başladım. Telefonunu bana uzattı.
"Hadi. Videomuzu çek. İlerde çocuklarımıza gösterelim."
Çocuklarımız mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAL
Teen Fiction"Senden nefret ediyorum." Yüzüme yapışan saçlarımı geriye doğru ittirdi. Parmakları yüzümdeki gözyaşlarını sildi. "Beni seviyorsun. Çok hem de."