2. Bölüm

57 10 15
                                    

O zamanlar babam vardı. Şimdi ise babama benzeyen başka bir adam ...

Sabah kalkacak enerjiyi kendimde bulamıyordum . İçimde tuttuğum sıkıntı ve korku vücuduma yansımış, midemin bulanmasına ve başımın feci halde ağrımasına yol açmıştı . Yataktan güçlüklede olsa kalkmıştım . Karnım açtı dün sabah yediğim bir kaç lokmayla duruyordum ama midem o kadar kötüydüki yiyeceğim tek lokmada kusacağıma emindim. küçüklükten beri en sevmediğim huylarımdan biriydi korkularımın mideme etki etmesi . Şoförden telefonumu almak için aşşağı inmiştim . Evde kimse yoktu genelde hep böyleydi aslında koca ev bir kaç çalışan ve eve hapis olan ben . Dışarı çıkmama izin vardı ama çıkmak için bir sebep göremiyordum . Hiç arkadaşım vakit geçireceğim insanlar yoktu. Kapıyı açıp bahçeye çıktığımda telefonu verdiğim Arda ' yı  aradı gözlerim. Kenan'ın arabasını temizliyordu . Göz göze gelince hızlıca yanıma geldi .

"Buyrun Berfu hanım, iç dış kurutulduktan sonra değiştirilmesi gereken parçalar yenilendi . Bide düşünce camı çatlamıştı onu da hallettim ."

" Sağol Arda ."

Arkamı dönüp eve girecekken kafama takılan soru ile geri döndüm .

"Arda bir şey soracağım. Kenan abim ne zaman gelicek haberin var mı?"

Ona abi demek midedeki ağrıyı iyice artırırken duvardan yardım almıştım . Acıdan yere düşmem an meselesiydi .

" Bize gelen bilgi akşam üzeri dört gibi uçağa bineceği Berfu hanım. Ona göre hesaplarsak sekizde evde olur .  "

Tamam anlamında kafamı sallayıp içeri girdim. Mutfağın önünden geçerken   "Aylin odama bitki çayı getirir misin ?" diye seslendim .

Odama çıkıp kendimi tekrar yatağın içine attım. Telefonu açtığımda şarjım vardı . Şarja takmak için bir daha kalkmayacağımı düşününce sevinmiştim . Bu küçük sevincim Kenan ' dan gelen mesaj ve aramaları görünce anında yok olmuştu tabi. Ellerimin titremesine göz yumarak girdim mesaj kutusuna .

*Kimden : Kenan Demirel "

Canım kardeşim çok ayıp ama insan abisinin telefonu acmamazlık yapar mı ? Yarın geliyorum seni özledim , eminim sende beni  . Ama telefonu acmamanın bedelini ödeyeceksin  . Canım kardeşim :)

Mesajdan sonra gelen ani mide bulantısı ile telefonu yatağa fırlatıp lavaboya koşmuştum . Hem ağlıyor hem de bağırıyordum .

"Yeter artık yeter ye- ... ter . Allah'ım ya beni bu evden kurtar yada beni de babamın yanına al yalvarırım ."

Her gün defalarca ettiğim duayı hıçkırıklar arasında tekrarlarken gözlerime çöken uykuya teslim oldum .

Aşağıdan gelen seslerle gözlerimi açtığımda duvardaki saat 13.10 'u gösteriyordu . Uyumak birazda olsa iyi gelmişti . Aylin bitki çayını masaya bırakmıştı ama çoktan soğuduğu için içemezdim . Uyumak mideme de iyi gelmişti sanırım . İyi gelmediği tek şey gözlerim olmalıydı . Aynadan kendime bakınca dünkü halime şükretmem gereğini anladım . Hava bugün de çok güzeldi , Ekim ayına rağmen güneş hala ısıtmaya devam ediyordu .  Aklıma bir anda yine Selim geldi . Acaba aynı yere gitsem orada olur muydu ? Evde durarak elime acıdan başka hiçbir şey geçmiyordu , geçmeyecekti  . Hızlıca üstüme siyah pantolon ve krem rengi sweatimi giydim saçlarımı tarayıp açık bıraktım . Normalde makyaj yapmazdım ama gözlerimin altı morarmıştı onun için biraz kapatıcı kullandım . Kullaklığımı ve yanıma biraz nakit para alıp evden çıktım. Saat neredeyse ikiye geliyordu . Altı saat vardı kabusun başlamasına kabustan önce belki biraz rüya görme şansım olurdu .  İçimden onlarca kere dua ederek gelmişim deniz kenarına . Şoförlerin üvey babama ya da anneme söyleme ihtimalini göz önüne alarak yine taksiyle binmiştim  .  Etrafı izliyor gibi yapıp Selim 'i  aramaya çalışıyordum.  İşte oradaydı , teknenin içine malzeme taşıyordu.  Ayağında siyah botları , üzerinde lacivert pantolon ve siyah yağmurlukla bu kadar iyi durması olanaklı bir şey değildi . Yanına biraz daha yaklaştım  . Arkası bana dönük olduğu için henüz görmemiştim beni . Elindeki kasayı tekneye koymuş geri inerken fark etti .

KAR TANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin