Bakın, bu kadar uzun bölüm yazdım, yorum atmayana hakkımı helal etmiyorum.
"Eminim diyorum Harry, Parkinson Bulstrodge'a söylereken kendi kulağımla duydum." dedi Hermione fısıldayarak.
Ron kollarını göğsünde kavuşturdu. "Demek Hanson ha, Harry, o geçen senden Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi için yardım isteyen yedinci sınıf değil mi? Hatta onun için 'tatlı çocuk' demiştin."
"Evet, lanet olsun." dedi Harry beş karış bir suratla. "Şu an bana o kadar da tatlı gelmiyor."
Ron sırıttı. "Sakin ol dostum, son yazışmanıza göre sen şu an 1-0 öndesin." Şaşkınca uzaklara baktı. "Vay canına, Malfoy'un bu kadar ince olacağı aklımın ucundan geçmezdin."
"Ben o kadar da emin değilim Ron, bunu söylemekten nefret ediyorum ama Hanson gerçekten 'tatlı' bir çocuk. Nazik ve eğlenceli." Tatlı kelimesini eliyle tırnak içine aldı. İç cekti. "Yani, doğrusunu isterseniz eğer Draco'ya aşık olmasaydım onunla çıkardım." Ron kaşlarını kaldırdı.
Harry devam etti. "Draco'nun da Hanson ile konuşurken ondan hoşlanmaması imkansız. Ve şimdi birbirlerini tanıdıklarına göre çıkmaları çok yüksek bir ihtimal. Hanaon mükemmel bir sevgili olurdu. Bunun yanında bizim konuşmamızın pek de bir değeri olacağını sanmıyorum." O yüzünü elleri arasına alırken Ron'dan "Aga be." diyen bir ses duyuldu.
"Saçmalama, ne demek konuşmanızın değeri yok. Sen nerenle okuyorsun mesajları? Emin ol, senin hakkında fazla iyi düşüncelere sahip." dedi Hermione. "Hem, Hanson'un mükemmel bir sevgili olması neyi değiştirir ki? Cho'ya da mükemmel deniyordu, ne oldu, yürütebildiniz mi? Sonra sen gittin Malfoy'a aşık oldun, Malfoy mükemmel miydi sanki? Aksine asla aşık olmayı asla seçmeyeceğin biri. Sorun da bu zaten, aşık olacağimız kişiyi seçemeyiz. Malfoy Drew ile istediği kadar çıksın, aşık olmayacağı varsa olmaz."
Ron da onaylarcasına kafasını salladı. "Kesinlikle, benim sevgilim yine haklı." Ron ona gülümsediğinde Hermione de biraz kızararak ona karşılık verdi.
"Ya aşık olacağı tutarsa peki?"
Hermione omuz silkti. "O zaman yapacak bir şey yok, Harry, üzgünüm. Ama bu kesinleşene kadar umudunu kaybetme."
"Yine de, eğer Malfoy ile ciddi bir şey yaşamak istiyorsan bunu sonsuza dek telefondan devam ettiremezsin, eninde sonunda kendini açığa çıkarmak zorunda kalacaksın." diyerek tekrar söze girdi Ron. "En iyi zamanlamayı ayarlamak zorundasın. Malfoy ile nahoş bir geçmişiniz olduğu ortada, ona kendini iyice tanıtmadan kendini açığa çıkarırsan kıçına tekmeyi basacaktır. Ama daha da kötüsü, eğer çok geç kalırsan adam tümüyle elden gider. Sonra da düğününün haberini alırsın, benden söylemesi. Tek bir atış hakkın var, bunu doğru zamanda kullanmalısın. İşin Hanson'ınkinden çok daha zor."
Harry ellerini yüzünden çekerek Ron'a dik dik baktı. "Ron, amacın beni daha da mı korkutmak?"
"Hayır, sadece gerçeği söylüyorum. Korkmalısın abi, boktan bir durumdasın." Ron dudaklarını büzdü.
"Ya doğru bir zaman yoksa? Ya Malfoy ne yaparsam yapayım beni kabul etmezse?"
"İşte bu sıçtın demektir."
*******************************
Kahve: Şııt naber
Draco: Aynı
Draco: Senden naber?
Kahve: Benim de aynı
Kesinlikle aynı değildi. Kendisini ona tam anlamıyla tanıttığından beri kalbi yavaşlamak bilmiyordu. Karnındaki kelebekleri tutamıyor, kendini hem mükemmel hem de kusacak gibi hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çay mı, Kahve mi?《Drarry》
Fanfiction"Çay mı, kahve mi?" Günlük hayatımızda sıklıkla karşımıza çıkan bir soru. Ama Draco ile bu soruyu çok daha farklı bir şekilde ele alacağız.