"On sickle'ya çıkarıyorum!"
"Çok korkaksın Blaise, şunu elli sickle yap."
Siyah saçlı kız ikilinin arasında el çırptı. "Hadi, kapatıyorum."
"Sensin korkak, bir galleon." dedi Blaise yumruğunu masaya vurarak.
"Kapatıyorum..."
"İki galleon!"
"Kapatıyorum..."
"Üç galleon, ulan!"
"KAPATTIM!" Kız ellerini masaya vurduğunda iki hırslı çocuk birbirine dik bakışlar attıp arkalarına yaslandılar. Theo kıs kıs güldü.
"Hadi yine iyiyim, iki üç kaymak birası param çıktı."
Blaise meydan okurcasına baktı ona. "Göreceğiz."
Pansy masada duran patates cipsine elini daldırdı ve içinden birini ağzına attı. "Bu eğlenceli olacak."
"Yine ne yapıyorsunuz boş işler takımı?" dedi bir elinde telefonuya, diğer elinde de zeytinli açmayla onların olduğu tarafa gelen sarı saçlı genç. Ortak Salon'un ortasında yaygara koparan üçlünün yanındaki koltuğa yerleşti ve açmasından bir ısırık aldı.
"Theo ve Blaise, Lena'nın yanında deodorant taşıyıp taşımadığı konusunda iddaaya girdi."
"Sürekli yanında taşıması çok saçma, dışarı çıkarken bir kere sıksa yeter." dedi Blaise.
"Cidden, sen bir ayısın Blaise. Bu kız seni nereden buldu anlamıyorum." Blaise Theo'ya ölümcül bir bakış attı. Theo pek takmadan devam etti. "Tabi ki yanında taşıyor."
"Sen ne düşünüyorsun, Draco?" diye sordu kız kollarını göğsünde birleştirerek.
"Hepinizin birer işsiz olduğunu düşünüyorum." dedi sırıtarak genç büyücü.
Theo ona döndü ansızın. "Bu arada, sen neredesin sabahtan beri?"
"Eh, ders çalışıyordum. Herkesin sizin gibi boş yapacak vakti yok ne de olsa."
"Ah, pekala Bay 'Zeka Küpü'." dedi Blaise alayla. Draco ona kulak asmadı ve cebinden telefonunu çıkardı. Kilit ekranından bildirimlerine şöyle bir baktı.
"Vodafone'dan bir mesaj, geç." Kendi kendine mırıldandı. "Instangram'dan gönderimi iki kişi daha beğenmiş, bakayım bir," Sırıttı. "İki yüz kırk beş beğeni olmuş. Son olarak, Whatsapp'dan dört bildirim."
Kahve: Hey, baksana bi
Kahve: Ne yapıyorsun, şeker pancarım?
Draco yüzünü buruşturdu. "Şeker pancarım mı?" Diğer mesajlara da baktı.
Çay: Malfoy, orada mısın? Sana bir şey soracağım
Çay: Merak etme nude istemeyeceğim jdhdidhdjdhdjhddjh
Draco birden öyle kaldı. Mesajlar taş çatlasa beş dakika önce yazılmıştı. Şimdi onlara yazarsa, ikisi de hemen cevap verecek ve o ikisiyle de konuşmaya çalışacaktı. Mesaj yazma hızlarına bakılınca bu biraz imkansız gibi bir şeydi. Eğer sadece bir tanesine yazacak olursa da son görülmesinden veya çevrimiçi olmasından diğerinin mesajını görmezden geldiği anlaşılacaktı. Buna çok kırılır mıydılar acaba?
En sonunda Draco'nun aklına dahiyane bir plan geldi. Şimdilik onların mesajlarına cevap vermeyecekti. Birkaç saat cevap verirse mesajı saniyesinde görmeme gibi bir ihtimalleri olabilirdi. Bu sayede ona ilk yazanla yazışırdı, sonra diğeriyle. Nasıl zekiydi ama.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çay mı, Kahve mi?《Drarry》
Fiksi Penggemar"Çay mı, kahve mi?" Günlük hayatımızda sıklıkla karşımıza çıkan bir soru. Ama Draco ile bu soruyu çok daha farklı bir şekilde ele alacağız.