🌈4| "Bu Acılar Da Geçer, Ama Irzıma."

630 55 248
                                    

Bölüm şarkısı: Jungkook - Falling

(Şarkının güzelliği eşliğinde sizi bölümle baş başa bırakıyorum 😍)

İyi okumalar manolyalarım 💜🌸

Hayatta gerçekliğini sorguladığınız bazı anlarda var olursunuz. Bu varoluş ani ve kaçınılmazdır, neyin ortasında bulunduğunuzu kendiniz dahi ayırt edemeyecek kadar şaşkınsınızdır. Zihninizde beliren tek şey böyle olmaması gerektiğidir. Tam da o aptal anlardan birine sürüklendiğimi hissediyordum.

Kapıyı açmadan önce ortalığın bir kısmını düzenlemiştik ama maalesef ki o kadar kolay toplanabilecek bir dağınıklık değildi. Jungkook'u da hemen benim odama sakladıktan sonra koşarak kapıyı açmıştım. Belki yanlış görmüşümdür diye umutlanıyordum fakat karşımda dünyanın en suratsız insanına şapka çıkartacak kapasitede bekleyen abim duruyordu.

Elimden geldiğince sırıtarak konuştum. "Ay benim en sevdiğim oppam mı gelmiş?" tam boynuna kollarımı dolayacakken geri çekildi ve tek kaşını kaldırarak sordu. "Kesin bir boklar dönüyor içeride, değil mi?"

Yoo, alt tarafı bizim müstakbel damat adayını odaya sakladık. Sevgilin de sen içeri girene kadar ortalığı toplamaya çalışıyor. Hiçbir sıkıntı yok yani.

"Yok canım ne dolabı? Hem biz evde dolap döndürecek olsak onu tek başımıza nasıl taşıyalım? Mutlaka birini çağırırdık değil mi?" yaptığım espriye karşı onunla birlikte ben bile yüzümü buruşturdum. Kabul, iğrençti.

Daha fazla sabredememiş olacak ki, beni kenara ittirerek içeri girdi. Ben de nefesimi tutarak peşinden ilerlerken tek temennim So Ra'nın biraz da olsa ortalığı toplamış olmasıydı.

İçeri girdiğimizde bizi toplanmış bir salon ve açık bir televizyon karşılamıştı. Abur cubur tepsisindeki boş çikolata jelatinleri ve kirli peçeteler kalkmış, sadece yarısı dolu cips tabağı ortadaydı. Televizyona baktığımda ise en sevdiğim magazin programının açık olduğunu gördüm. So Ra işini iyi biliyordu.

"Sevgilim? Hoş geldin." Yoongi bizi basamadığı için bozguna uğrayan suratını So Ra'nın sesini duyunca gülümsemeye çevirdi. Şerefsiz, onca yıllık kardeşiydim. Bana bir kere böyle gülmemişti anasını satayım.

"Hoş buldum canım." yanağına bir öpücük kondurduktan sonra hemen So Ra'nın yanına oturdu. Ben de yüzümü buruşturarak önümdeki televizyona döndüm. Keşke dönmez olsaydım.

"Bu çocuğun babası şefti, değil mi?" Yoongi'nin dikkatle televizyona bakan gözleri eşliğinde sorduğu soruya karşı ikimiz de sessiz kaldık. İlk toparlanan ben olunca elimden geldiğince bozuntuya vermemeye çalıştım. "Aa, öyle miymiş? Ben babasını tanıyordum ama çocuğu ilk defa görüyorum."

Sen bu masalları anana anlat anana.

"Şerefsize bak. Kız nasıl da arkasından ağlıyor." Yok, bu iş böyle gitmezdi. Hemen sehpanın üzerindeki kumandaya uzanarak kanalı değiştirdim. Bununla beraber Yoongi'nin bakışları da bana dönmüştü."Sende bir şeyler var belli." kafamı olumsuz anlamda sallamama rağmen hiçbir mimiğini oynatmaması beni korkutmaktan başka bir şey yapmıyordu. "Dökül çabuk."

"Yoongi. Biz seninle bir yerlere mi gitsek? Bak yarın işe gideceğim ve evde tıkılı kaldım."

So Ra'nın dudak büzerek yaptığı konuşması benim sadece midemi bulandırırken, şerefsiz Yoongi'nin dikkatini çekmiş olacak ki, hızlıca dudaklarına kısa bir öpücük kondurdu."Birazdan çıkarız sevgilim. Ama önce.." gözleri tekrardan beni buldu. "Bu cadıda ne var, onu öğrenmeliyim."

𝐻𝑎𝑝𝑝𝑦 𝐸𝑛𝑑𝑙𝑒𝑠𝑠 🌈 𝐽𝑒𝑜𝑛 𝐽𝑢𝑛𝑔𝑘𝑜𝑜𝑘 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin