Merhabalar! Çok tutmak istemiyorum. Sizi önden alalım...❤
Üstteki müziği açıp sessiz bir yere geçerek bölümü okumaya başlayabilirsiniz. Oy ve yorum atarak bana destek olursanız sevinirim <3
İyi okumalar!
----
(312 gün önce...)
(Dünya'da)
Pişman olmak, yaptığımız hatalı seçimlerin farkına varmak değildi. Pişman olmak, hatalı seçim yaptığımızı bilerek yaşamaya devam etmekti. Bende pişman olmak istemiştim, oturduğum koltuktan kalkıp gitmek istemiştim ama olmamıştım. Heveslenmiştim ve hevesim gittiğinde hatamı farkedecektim, biliyordum.
Belki de elimde sıkıca tuttuğum formu imzalarken de aklımdan aynı düşünceler geçmişti fakat içten içe pişman olmayacağımın da farkındaydım. Çünkü tam da şu anda kaybetmek an meselesiydi, kazanmak ise yalnızca şansa bağlıydı.
İnsanların şansları büyük bir hızda yok oluyordu. Salonun içini kaplayan kısa "Dıt!" sesleri insanların şansını kaybettiğini bildiriyordu. Her elenmenin sonunda bende elenmiş miyim diye bakınıyordum ama adım hâla ekrandaydı.
Hayallerim için hiçbir zaman çabalamamıştım ama şansımı kaybetmek üstünde oldukça hassastım. Gözümü kendime hakim olamadığım bir hırs bürümüştü. Şans, bir anda yok olabilen bir olanaktı fakat hırs, kazanana dek vazgeçtirmeyecek bir duyguydu.
İnsanlar hızla azalıyordu. Ekrandaki isim ve soy isimlerden her dakika onlarcası silinirken avuç içlerim terlemeye başlamıştı. Kırmızı ışık yüzüme çarptı, ekrandaki isimler yarı yarıya azaldı.
Bakışlarımı insanlarda gezdirdim, insanların şaşkınlık ve heyecan dolu bakışları gülümsememe neden oldu. Art arda gazetecilerin ve magazincilerin sesleri duyuluyordu, flaşlar patlıyordu ve kırmızı ışık, yanıp sönerken ve ekrandan isimler elenirken her şey bir uğultu gibi gelmeye başlamıştı.
"Bu yarışma," diye fısıldadım ve elimdeki forma baktım, "Senin için hiçbir şey ifade etmeyecek. Sakin ol, Hale. Sakin ol." dedim ve kendime birkaç saniye süre tanıdım. Heyecandan gerilmiştim, avuç içlerim terliyordu.
Kırmızı ışık bir kez daha yandı ve "Dıt!" sesi tekrardan yükseldi.
Gözlerimi kapattım ve ışığın yüzüme vurmasına izin verdim. Başımı kaldırıp tavana baktım, gülümsedim, "Belki kilometrelerce uzak," diye fısıldadım, "Belki de bir metre olamayacak kadar yakın." diye devam edip gözlerimi açtım. Salondaki insanlar hayal kırıklığıyla odadan ayrılırken bir kez daha fısıldadım, "Belki tek bir kelimeyle kaybetmek. Belki de tek bir kelimeyle kazanmak. Şans, Hale. Sadece şans."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
10 Ay 11 Gün
Science Fiction"Hâlâ on kişiyiz. Yarışma için Dünya'dan ayrılalı aylar oldu. Yiyecek stoklarımız her gün daha fazla azalıyor. UFK Uzay Gemisi'nden sesleniyorum, bizi duyuyor musunuz?" - - - Devasa bir uzay gemisi. Yarışmaya katılacak on farklı insan ve aralarınd...