YARA VE MERHEM.

146 20 276
                                    

Bölüm Şarkısı;

Emre Aydın - Çocuğum Belki.

Şu hayatta tereddüt etmeden sadece bir kişiye sırtınızı yaslayabilirsiniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şu hayatta tereddüt etmeden sadece bir kişiye sırtınızı yaslayabilirsiniz.

Bu kişiyi siz seçersiniz. Kimse sizi birine güvenmeniz için sırtınızdan itmez, lafları dolandıramaz çünkü o duygu kalpten gelir ve kalbinizle verdiğiniz kararlara kimse dokunamaz. Hayatın sizin için çizdiği yollar varken bu olanağı tanıması hatayı kabul etmez. Seçtiğiniz kişi sizi yarı yolda bırakırsa bir daha korkar ve kimsenin güven düğümlerine dokunmazsınız.

Ben hata yapmadığımı; güvenip arkamı yasladığım kişi toprağın altına girdiğinde bile beni bırakmamasından anladım. Gülin, benim sadece hayat arkadaşım değil; beni taktir etmesini beklediğim babam, düştüğümde koşan abim, yorulduğumda sırtımı okşayan annemdi, herkes gitse bile başımı omzuna yasladığım karımdı, üzüldüğünde yükünü bana yaslayan kızımdı.

Yine de ailemi... Onları merak ederdim. Abimle oturdukları aynı sofrada, benim yokluğumu fark edip üzülmüyorlar mı, diye düşünürdüm. On beş yaşında çalışmaktan patlayan ellerime kendim üflerken, kahvehane köşelerinde sürten abimi neden daha çok severler diye kıskanırdım.

Ben büyüdüm ama o kıskançlığımı hâlâ bir nebze bastıramadım.

Benim çocuğum doğdu. Kapım çalınmadı. Gülin'in annesi, Gülşah'ı severken alayla bana güldü, belki de yalnızlığıma. Babası gelip 'biz de senin aileniz' dedi ama yumruk kadar yüreğim sözleriyle taş kesti. Neden bana aile olacaklardı değil mi? Ailem vardı ama yoktu işte. Yaşıyorlar ama ölülerdi. O zaman da Gülin'imden başka kimsem yoktu.

Benim karım öldü. Ben mezarlıkta tek kaldım, kızım bana annesini soracak diye yüzüne bakamadım ve o zaman da kimsem yoktu. Koskoca şehirden kalkıp gittim, bir Allah'ın kulu da 'bu adam öldü mü?' diye merak etmedi ve en kötüsü de o zaman Gülin'im de yoktu, bir avuç toprak parçasıydı... Bir avuç toprak parçasına yaslandım ben.

Yine de bükülmedim.

Şimdi konu onlar olunca çocuk gibi kıskandığım abim, bir uyuşturucu tüccarının elini sıkıyor ve keyifle gülümsüyordu. Birazdan yola çıkacak bu mallar, içindeki kaçak insanlar ve yanlarında izbandut gibi bekleyen korumalar kim bilir kaç kalbe ateş düşürecekti?

Hani bazen hissedersin ama yine de şüphelendiğin şey çıkınca darmaduman olursun...

Kaç senedir bunun içindeydi? Şu an sadece satıcı mıydı yoksa kullanıyor muydu? Annemin haberi var mıydı? Bu kadar yüksek mevkili insanlarla görüşecek kadar güvenlerini nasıl kazanmıştı?

Birçok soru kafamın içinde geziniyordu. Hiçbirinin cevabı yoktu ve zaman gittikçe kısalıyordu. Buz dolu küvete girmiş gibi vücudum uyuşmuştu. Ne yapacağımı şaşırdığımda dürbün parmaklarımın arasından kaydı ve gözcü eliyle omzumu hafifçe sıktı. "Abin... Çok yanlış radarlara takılmış Murat."

MÜCEVHERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin