Bölüm Şarkısı;
Keti - Ver Beni Yalnızlığa.
💎
Günseli Akkuş ağzından:
İnsan doğar, büyür ve ölürdü ama ölüm ve yaşam arasına sığdırdığı anılar insanı insandan ayırırdı. Hissedilen hisler herkesi farklı kılardı. Yaşanılan kötü anılara ise dokunmak; sizi yegane kılandı.
Her insanın kendi felsefesi ve inancı olurdu, kimisi inanç denilen kavramın boşluğunda savrulurken kimisi sıkı sıkı sarılırdı. Kendi felsefemi belirlediğimde o boşlukta savrulan kesimdeydim; bir televizyonun önünde dikilmiş donuk gözlerle hızlı hızlı geçen bülteni izliyordum.
Yine adaletsizlikten, eğitimden, ekonomiden çok siyasetin konuşulduğu zamanlar geçmiş; gündeme girilmişti.
Birkaç ekonomik haberin ardından dizlerimin bağının çözüldüğü, damlaların gözlerimden ayrıldığı haberi spiker, sesi titreye titreye okumuştu.
"Üniversite öğrencesi Ö.A. eve dönmek için bir minibüse bindi ama ondan bir daha haber alınamadı. Ailesi üç gündür her yerde onu arıyordu, on dokuz yaşındaki genç kızdan acı haber bu sabah geldi. Ö'nün öldürüldükten sonra yakılan bedeni bir derede bulundu. İşte o kan donduran detayların devamı..."
Ardından vahşetin ayaklı izleri teker teker gösterildi. Canavar yüzündeki pis tebessümle karanlığa saklanarak sindi.
Üstündeki mini etekten dolayı tahrik olduğunu belirten katilin yazılı ifadesi sunulurken bütün evi inletecek kadar bağırarak gülmeye başladım.
O saatte, orada ne işi varmış?
Etek giyilirse erkek de tahrik olur.
Filli boya mı sponsor olmuş?
Kadın içki içmeyip bilincini açık tutsaymış.
Ağzı olan herkes bir şey diyordu. Konu suç bulmak, savunmak olsun; daima haksız çıkarılabilirdin. Toplumsal meseleler basite indirgeniyordu. Bundan on sene sonra her mahallede bir silah sesi duyulsa ve cinayetler ardı ardına gelse; bu haberler o kadar çok olsa ki hepsi duyulamasa. Sadece en vahşice katledilenler öne çıksa?
Bunun kontrolünü sonradan nasıl sağlardık?
Birkaç saniyenin ardından gülmem hıçkırarak ağlamaya dönerken elimle ağzımı sıkıca kapattım, kendime çektiğim dizlerime alnımı yavaşça yasladım. Benden sadece iki yaş büyük olan kız giydiği kıyafet yüzünden öldürülürken katilin ne kadar hapis cezası alacağı konuşuluyordu.
Neden hapis cezası alacaktı?
Ölse toprak bile kabul etmezdi pis düşüncüler kokan bedenini. Ama neden hâlâ devletin himayesi altında beslenecekti?
"Anne duydun mu?" dedim hıçkırıklarım arasından. Yanıma çökmüş titreyen bedenimi sıkıca sarmıştı. "Ya onun yerine ben olsaydım?" derken kontrolsüzce sayıklıyordum.
Gözlerde yakılan fer sönmüştü. Kaç kız benim gibi kendini O'nun yerine koyup ağlıyordu şimdi televizyonun başında, kaç anne babanın kalbine ateş düşmüştü?
Bu kadar bitmiş miydi arkasına sığındığımız insanlık?
Bu kadar ortaya çıkmışlar mıydı korkudan bizi titreten, yataklarımızın altında uykularımızı kaçıran canavarlar?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜCEVHER
ChickLitBen Murat Kahraman, Bunlar da kahraman bir babanın satırları. Kapak tasarımı; @gulsmamagullude