Wanda Maximoff'un hayatındaki en karanlık günde, gökyüzünde tek bir bulut bile yoktu. Güneş ışıklar; ona, karşısında diz çökmüş sevgilisine ve tüm Avengerları birer oyuncak gibi kenara atarak yanlarına gelmekte olan Thanos'un üzerine tüm açıklığıyla vurmaktaydı.
Kadının elinden akmakta olan kaos gücü, dizleri üzerinde duran android'in alnındaki taşa doğru akıyordu.
"Beni incitemezsin," demişti android. Onun sözüne güvenebilirdi, güveniyordu da. Doğruluğun, masumiyetin, rasyonelliğin ve diğer tüm olumlu sıfatların vücut bulmuş haliydi bir insandan daha insan olan o android, kadının gözünde. Kadın, abarttığını düşünmüyordu. Sevgilisinin alnında sonsuzluk taşlarından zihin taşı vardı. Vision, zihin kavramının vücut bulmuş haliydi.
Wanda ise zihin taşını parçalamaya çalışıyordu, dolayısıyla sevgilisini de.
Thanos'un zihin taşına ulaşmaması için taşı yok etmeye çalıştığı esnada fark etmemişti, taşı yok ettikten sonra Thanos'un gelip zamanı geriye sarmasıyla taşı elde etmeyi başardığında da fark etmemişti, Thanos, zihin taşını eldivenine takıp tüm taşları topladığı anda olay yerine tepeden gelen Thor'un kafaya nişan almayı başarıp Thanos'u tam zamanında durdurduğu anda da fark etmemişti Wanda Maximoff.
Fark etmemişti; sevgilisinin alnındaki zihin taşını parçalamak, kendi zihnindeki ilk çatlağı yaratmıştı.
Android'in rengi solmuş ve gözleri kaybolmuş cesedini görmek ise ikinci çatlağı açmıştı. Hayatının hiçbir noktasında bu denli kırılmamıştı Wanda. Yaşananların üzerine her düşündüğünde bir başka çatlağın açıldığı ve eninde sonunda parçalanacak olan zihnini onarabilmek için, kendini iyileştirebilmek için bir şey yapması gerektiğini hissetmişti.
Avengers ekibi, Wanda'nın kendini iyileştirmek için yaptığı şeye doğru Quinjet ile gidiyordu.
Thor ve Iron Man uçağın dışından kendi imkanlarıyla gidiyordu. Uçağı ise Natasha kullanıyordu. Steve, Natasha'nın arkasında durup, ileriye bakmak için cama doğru eğilmekle meşguldü. Arka tarafta oturan ve oturdukları yerden karşılıklı bakışanlar ise Clint ve Bruce idi.
Clint kahve içerken Bruce stres topu sıkıyordu.
"Ne kadar yolumuz kaldı?" dedi Bruce Banner, kafasını sola çevirip pilot tarafına bakarak.
Gözünü aşağı kaydırıp ekrandaki haritaya baktı Natasha. "Beş dakika."
"Güzel," dedi Clint ve elinde tuttuğu kahveyi içmeye devam etti. "Peki bir planımız var mı? Bu sefer planın 'saldırı' olduğunu sanmıyorum."
"Hayır," dedi sağ omzunun tarafına doğru kafasını çeviren Steve. "Saldırmak yok."
"Ya mecbur kalırsak?" dedi zırhının sisteminden uçağın telsizine bağlanan Tony Stark. "İçimden bir ses mecbur kalacağımızı söylüyor."
"Hayır, hala bir şansımız var," dedi Steve.
"Kızın ne yaptığını sana söylediler değil mi? Bütün bir kasabayı esir almış."
"İçeride ne yaptığını hala bilmiyoruz," dedi Steve. "Öğrendiğimiz an, halletmek için bir çözüm arayacağız ama şimdilik en kısa zamanda orada olmak için çabalamalıyız."
"Ben yavaşlamak için çabalıyorum sizin uçağınız çok yavaş," dedi jetin sağından uçarak eşlik eden Tony.
Natasha sağ elini uçağın konsolunun ortasında kalan ekrana götürdü ve mikrofonu kapattı. Tony'e giden sesi kesmişti. "Steve," dedi kadın. "Sword ajanları Wanda'nın içeride ne yaptığınını onaylamadı ama, biliyorsun, tahmin etmek pek zor değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Medeniyetten Men Edilen || Wanda Maximoff
FanfictionWanda Maximoff, savaşta kaybettiği sevgilisi Vision'ı anmak istiyordu yalnızca. Onu anmak ve hayata geri döndürmenin getireceği bedelleri ödemeye de hazırdı. O hazırdı ama ne çevresindeki medeniyet ne de Avengers buna hazır değildi. Wanda'nın...