07 | Kader Hakkında Hiçbir Fikri Olmadığı İçin

56 7 2
                                    

Artık dışarısını göremiyordu Wanda. Karşısında kocaman bir ayna vardı. Hologram tıpkı bir ayna gibi davranıyor ve tüm hücreyi her bir detayını atlamaksızın yansıtıyordu. Dışarısını görmek, hapsolmuş olduğu gerçeğini ona hatırlatıyordu ve bu yüzden dışarıyı görmekten mutlu değildi öncesinde ama kendisini görmek, dışarıyı görmekten çok daha kötüydü.

Ne çatlamış yüzünü ne akmış gözlerini ne de kırılmış saçlarını görmek istiyordu.

Asıl cezanın bu olup olmadığını düşündü. Yaptığı şeyle yüzleşmesi için gönderilen sessiz bir mesajdı belki de.

Bir saatliğine uyumayı denemişti ve başarmıştı da. Kabusları uykusuna müdahale edip uyanmak zorunda bırakana kadar uyumuştu. Kabustan kaçmak için uyanmıştı ama gerçeğin kabustan bir farkı yoktu. Uyandığında ve yüzünü holograma döndüğünde ise bir başka kabusuyla karşılaşmıştı.

Gerçeğin de kabuslarından bir farkı yoktu.

Vakit geçirmek için neler yapabileceğini düşünüyordu ki yaklaşan adım seslerini duydu. Etraftan gelen başka bir ses olmadığı için onun bulunduğu hücreye doğru yaklaşan adım seslerine rahatlıkla odaklandı. Geçen saniyelerle ses daha da yaklaştı, hologramın karşısına geldiğinde durdu.

Kendisi dışarıyı göremese de dışarıdan görülebildiğini biliyordu. Adım seslerini son duyduğu noktaya doğru dikti gözlerini ve sanki yansımanın ardını, dışarıyı görebiliyormuş gibi davrandı. Her şey normalmiş gibi, onu oraya tıkmamışlar da kendisi dinlenip biraz kestirmek için burayı seçmiş gibi davrandı.

Hologramın yüzeyinde, içeri girmeye yeltenen ziyaretçinin vücudu kadar bir boşluk açıldı ve bir elinde tepsi diğer elinde kıyafetlerle içeri girdi ziyaretçi.

Wanda'nın dudaklarının iki kenarı da uykularını yarıda bırakıp uyandı. "Clint," dedi kadın neşe ve sabırsızlığın karışımı olan bir duyguyla.

Hediyelerini getirmiş bir Noel Baba'nın mutluluğu vardı Clint'in üstünde. "Merhaba Wanda!"

Yatağın üzerinde bağdaş kurmuş oturmakta olan Wanda'nın gözü Clint'in elindekilere kaydı. "Merhaba Clint."

Etrafa baktı adam. "Bunları koyabileceğim bir yer var mı?"

Oturduğu yatağın kenarına çekildi kadın. Clint elindeki tepsiyi ve kıyafetleri yatağın üstüne koydu. Wanda, bu sayede adamın getirdiklerine yakından bakabildi. Tepsinin üzerinde karton bardakta iki adet kahve ve iki paket çikolata vardı. Kıyafetler ise koyu ama soluk kırmızı renkli olan bir pijama takımıydı.

Takımın üst parçasını aldı Wanda ve iki omzundan tuttuğu parçanın üzerinde gezdirdi gözlerini.

Kıyafetin öteki tarafında kalan ve ayakta duran Clint "Bunlarla daha rahat yatacağını düşündüm. Hem, üstündekiler muhtemelen kirlidir."

Saatlerdir 'kirli' kıyafetlerle duruyordu o hücrede. Üzerindeki toz ya da kir çoktan hücreye dağılmış olmalıydı ama kadın kafasındaki düşünceleri açıklamadı. "Teşekkür ederim."

"Kahve getirdim," dedi Clint.

"Şaşırmadım," dedi Wanda ve güldü.

Tepsinin üzerindeki iki karton bardaktan sağda kalanı kendine aldı Clint. "Kahve seni hayatta tutar," dedi ve bir reklamın içindeymiş gibi sloganını attıktan sonra kendi bardağından bir yudum aldı.

Clint'in cümleyi söyleyiş şeklinden ötürü kendini bir reklamın içindeymiş gibi hisseden Wanda, kendi kahvesini içmeden önce Clint'in kahveden yudum alışına seyirci kaldı. Adam öncelikle gözlerini kapattı, bardağı kendine yaklaştırıp karton bardağın kenarına üst dudağını usulca değdirdi. Bardağın kartonuyla üst dudağın arasındaki boşluktan sakin bir nehir gibi akıp giden kahvenin, adamın boğazından aşağıya dökülmesini tüm olağanlığıyla izledi Wanda.

Medeniyetten Men Edilen || Wanda MaximoffHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin