Medeniyetten Men Edilen || Wanda Maximoff

03 | İnsanlar Onun Uğruna Birbiriyle Tartıştığı İçin

Avengers'ın altı üyesi oturma salonunun kapısından geçerek içeri girdi. Her bir Avenger odanın farklı bir köşesine gitti. Tony içkilerin yanına giderken Steve pencereye doğru yöneldi. Clint elindeki karton bardakla kanepeye oturdu ve Natasha da Clint'in yanına oturdu. Bruce, Clint ve Natasha'nın oturduğu kanepenin çaprazında kalan kanepeye oturdu. Thor ise kapının dibinde kaldı.

"Ne oldu? Kızı kontrol altına aldık işte, bu iyi bir haber değil mi?" dedi Thor, dikkati başka şeylerle dağılmış olan Avengerlara bakarak.

Pencereden dışarı bakan Steve cevap verdi. "Hayır, Thor. Bu hiç iyi bir haber değil."

"Durumu kontrol altına alan ben olduğum için mi böyle dedin?" dedi Tony elindeki viski bardağıyla arkasını dönerken.

"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?" dedi Steve dışarı bakarken. Camdaki yansımasından yüzü belli olduğu için Thor, Clint ve Natasha adamın sırtı dönük olsa da yüz ifadesini görebiliyordu. "Yoksa sadece tartışmak mı istiyorsun?"

"Tartışmayacak mıyız zaten?" Tony ellerini iki yana açtı. "Bir seçim yapmamız gerektiğinin hepimiz farkındayız, değil mi? Kızı kendine oyuncak ettiği kasabadan aldık ve buraya getirdik. Tıpkı senin dediğin gibi Steve, asıl problem burada başlıyor."

"Peki ne yapacağız, Wanda'yla?" dedi Bruce önüne bakarken.

Clint, bilim adamına baktı. "Wanda'ya ne yapacağız," diye düzeltti.

Elindeki bardaktan bir yudum aldı Tony. "Benim harika fikirlerim var elbet ama öncelikle sizin de fikirlerinizi duymak isterim tabi ki."

"Kimseye zarar vermeyecek bir şey olmalı," dedi Clint.

"İtibarımızı kurtarmalı," dedi Tony, Clint'e bakarak.

"Adaletli olmalı," dedi Steve hala camdan dışarı bakarken.

"Yakmayacağız değil mi?" dedi Thor ve herkesin gözü sarışın tanrıya kaydı. Üzerine dönen bakışlarla garip bir şey söylediğini fark eden adam "Tarihinizde cadıları yaktıklarını duydum, doğru mu duydum bilmiyorum o sırada gülmekle meşguldüm. Kızın da adı cadı olarak geçtiği için sormak istedim, yakmayacağız değil mi?," diye ekledi.

"O yüz yıllar önceydi," dedi Steve.

"Ama hala farklı olanlar dışlanıyor," dedi sırtını kanepeye yaslayan Natasha. "O zamanlardan beri bu konuda ilerleyebildiğimiz söylenemez. Elbette yakmıyoruz ama..." derken Clint tamamladı kadının sözünü.

"Medyanın şamar oğlanına dönüyor," diye tamamladı Clint. Kahvesinden bir yudum alırken Natasha'nın ona baktığını hissetse de dönüp bakmadı, sadece kahvesini içti.

"Onu tedavi edebiliriz," dedi Bruce. Cümlesini kurarken önüne bakmış olsa da bitirdikten sonra tepkileri için arkadaşlarına göz ucuyla baktı.

"Deneylerin için bahane arama artık," dedi Clint kaşlarını çatarak.

"Burada onu iyileştirmekten bahsediyorum Clint, söz konusu olan onun sağlığı."

"O hasta değil," dedi Natasha.

"Öyle davranıyor ama," diye Tony araya girdi.

"O sadece..." ciğerlerindeki nefesi verdi Steve. "Kırgın."

"Kırgın olduğun için bütün bunları yapmazsın Steve!" dedi Tony sesini yükselterek. Elini kaldırsa da Steve'e doğru uzatacağı sırada kendini durdurdu ve eli havada asılı kaldı. Elini sıkıp kendine yaklaştırdığı sırada gözlerini de kapadı. Yumruk olmuş olan elini çenesine doğru götürdü. Baş parmağıyla ve işaret parmağının eklemiyle çenesini kaşıdığı sırada açtı gözlerini ve salonun ortasına, iki kanepe arasındaki boşluğa doğru baktı. "Ben de Pepper öldüğünde orta doğudaki bir kasabanın üzerine roketler yağdırayım o zaman."