05 | Uyurken Bile İnsanların Endişelendirdiği İçin

76 9 6
                                    

"Bizi görmediğine emin misin?" dedi siyahi adam.

Onunla beraber aynı noktaya bakmakta olan siyah uzun saçlı adam gözlerini kıstı. "Steve göremeyeceğini söyledi. Hücrenin dışında gördüğü bir şeye bakmaya çalışıyormuş gibi saatler boyunca aynı noktaya bakakaldığından, Tony dışarının görüntüsünü kesmiş."

"Peki şu an uyuyor olmasa ve bize baksa ne görecek? Bir tatil yöresinin kum ve deniz manzarasını mı?"

"Ya karanlığı ya da kendisini," dedi mavi gözlü adam ve kollarını birbirine bağladı. "Şu an ikisini birbirinden ayırt edebilir mi bilmiyorum."

"Buck..." dedi adam ve dudaklarını birbirine bastırdı. "Sen iyi misin?" Sesine olabildiğince şefkat yansıtmaya çalışmıştı ama Bucky'nin nasıl bir tepki vereceğinden yine de emin olamazdı.

"Hayır," dedi Bucky. Tıpkı saçları gibi siyah olan ceketinin birbirine kavuşturulan kolları gerildi. "Hayır, iyi değilim Sam. Kız... çok acı çekiyor."

"Şu an pek öyle görünmüyor. Daha çok... tatlı bir öğle uykusu gibi."

Gözlerini hücredeki Wanda'dan alıp Sam'e çevirdi Bucky. Yıllardır baktığı o yüzün bir parçası olan ağızdan dökülen sözlere hala şaşırabiliyordu.

Aynı şey Sam için de geçerliydi.

"Yalnızca dışarıdan bakarsan öyle görünür."

"Peki sen ne görüyorsun?" dedi Sam.

Bucky cevap vermedi. Onlara sırtını dönmüş uyumakta olan kıza baktı yalnızca.

Bir hücreye hapsedilmek. Bir silah olarak görülmek. Anılarının seninle oyun oynaması. Gerçek ile yalanı karıştırdığın o uçurum kenarı. Her şeyden kaçmayı isteyip yine de kendini olmaktan korktuğun o noktada bulmak.

Bucky, bakıyordu ve görüyordu. "Ona bunu yapmamalıyız."

"Ama onu dışarı çıkarırsak..." diyordu ki Sam, Bucky hışımla Sam'e doğru döndü.

"Bana Tony'nin tarafını tuttuğunu söyleme sakın."

"Ortada bir taraf yok Bucky."

"Olmamalı da," dedi Bucky ve önüne bakıp derin bir nefes aldı. "Ama ne yazık ki var, görmüyor musun?"

"Farkındayım," dedi Sam. "Ortada bir taraf yok; biz yaratıyoruz."

"Taraflar ve düşünceleri ne derse desin," dedi Bucky ve bir adım daha attı holograma doğru. "Onu bu şekilde tutmamalıyız."

"Arabayı kapı önüne park eder etmez doğrudan asansöre doğru koşmasaydın bunu yukarıda tartışabilirdik."

Sam ve Bucky arasında bir bakışma daha geçti. Birbirlerini vurmak üzere düelloya kalkışmış iki silahşor gibi bakıştıkları bir diğer bininci bakışmadan sonra hücrenin önünden ayrıldılar. Yukarı çıkmak için asansöre doğru yöneldiler.

---

Salonda geçen tartışmalı anlardan sonra Avengers üyeleri fasilitenin farklı köşelerine doğru dağılmıştı. Dolayısıyla Sam ve Bucky salon kapısını açıp içeriye girdiklerinde koltuğa yayılmış bira içen Thor'dan başkasına rastlayamadı.

"Herkes nerede?" diye ilk soran Sam oldu.

Sam'e cevap vermeden önce, neredeyse kolları kadar geniş olan bardağından bir yudum bira aldı Thor. Aldığı bir yudumun miktarı, Yıldırım tanrısının sözlüğündeki 'bir yudum'un karşılığıydı. "Clint ve Natasha kahve içiyor sanırım. Tony ve Steve dışarıda yürüyüş yapmakta, camdan gördüm onları... ama kaç dakika öncesiydi hatırlamıyorum... belki de saat... pek umurumda değil."

Medeniyetten Men Edilen || Wanda MaximoffHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin